Arkadaşlar hepinize teşekkür ederim. Sizleri çok seviyorum. Okuduğunuzu bilmem bana çok destek veriyor. Ama bir düzeltme yapmak zorundayım. İlda yurtta kalmıyor lisede.
Medyada Burak var.
Bu arada bölümü arctic monkeys arabella eşliğinde okumanızı öneririm. Bölümü (akillkaresi) ne ithaf ediyorum. İyi okumalar...
Temmuzun hayatına girmek... Haklıydı her şeyimiz aykırıydı bizim, tersti, sertti, olması gerekenden uzaktı. Tanışmamız bile ayrı bir muammaydı. Yine okul çevremin olmadığı zamanlardaydık. Belçim le tanışalı bir aydan kısa bir süre olmuştu. Bu yüzden onu da tam anlamıyla tanımıyordum. Bana arkadaşıymışım gibi davranıyordu. Belçim aşırı sosyaldi, güzeldi ve zengindi. Ben ise ketum, asosyal, soğuk, yabancı bir kızdım. Nasıl olup da benle arkadaş olmaya çalışmıştı hala hayret ediyorum. Ben yine kulağımda kulaklık sıramda uyuklarken birisi kulaklığımı çıkarmıştı. Kafamı kaldırıp baktığımda Belçim i gördüm. "Partiye geliyorsun di mi?" diye sordu gözleri ışıldayarak. Kaşlarımı çattım. "Ne partisi ya?" Gözlerini devirdi önce. Sonra da "Nasıl ne partisi? Çisemlerin evinde olacak. Çisem organize etti. Yazılı haftasından kurtuluşumuzun şerefine. " deyip kıkırdadı. "Ben gelmiyorum. " Kafamı tekrar sıraya gömdüm. " Nasıl gelmiyorum? Bal gibi de geleceksin. Ölene kadar yalnız mı dolancaksın ortalarda? " " Evet" dedim bütün kayıtsızlığımla. Sesim boğuk çıkmıştı. " Niye gelmiyorsun peki?" diye sordu bu sefer. "Şimdi bir sürü insan olur orada. Hiç çekemem Belçim. " " Hayır geleceksin. Bu akşam parti. Okul çıkışı da bize gidiyoruz. Beraber hazırlanırız." Bütün itirazlarıma rağmen o gün okul çıkışı Belçim beni evlerine götürmüştü. Daha doğrusu villalarına.
Etrafını şirin bir bahçenin çevrelediği havuzu geçip villalarına girdik. Bembeyaz bir salon mutfağa açılıyordu. Öbür tarafta da tuvalet ve banyo olduğunu tahmin ettiğim kapılar vardı. Beni bileğimden tutarak merdivenlere sürükledi. Üst kat da alt taraf ladar güzeldi. Bir kapıyı açtı ve içeri girdik. Benim evdeki odamın 3 katı kadardı. Hele bir yatağı vardı girsem kaybolurdum. Gerçi oturmaya kıyabileceğimi sanmıyordum ama.
Sonradan odada bir kapı daha olduğunu fark ettim. O tarafa baktığımı görünce " Orası benim giyinme odam. Dolabım da orada." dedi. Ardından o kapıdan içeri girdi. Orası apayrı bir cennetti zaten. Her kıyafet çeşidi için ayrı bir dolap vardı resmen. Elbiseler, etekler, şortlar, tişörtler, kazaklar, ceketler, abiyeler...Başım dönmüştü. Her yeri karıştırmak istiyordum. "Şimdi sana akşam için elbise seçelim." dedi elini beline koyarak. Ben tam itirazlarımı sıralamaya başlayacaktım ki dolaptan pembe pullu bir elbise çıkartarak üzerime doğrulttu." Bu nasıl? " dedi. "Bu elbiseyi kulaklığımı çöpe atacağını bilsem giymem." dedim. Hiçbir kuvvet beni o elbiseyi giymeye ikna edemezdi. " Peki tamam o zaman . Nasıl bir elbise istersin? Ona göre bir şey bulalım. " dedi. " Mümkünse pembe olmasın. " dedim. Bu sefer cırt sarı bir tulum tutuyordu. Kafamı iki yana salladım. "Ya bu?" dedi elindeki yerlere kadar uzanan balık model saten aşırı taşlı mor elbiseyi gösterirken. " Fazla iddialı. " dedim imalı imalı.
Ve ondan sonraki bir saat boyunca çeşit çeşit elbise denedik. En sonunda siyah kadife sırt dekoltesi olan orta mini bir elbisede karar kıldık. Sıra onunkini bulmaya gelmişti. Hoş o çuval giyse yakışırdı ama. Ona da kırmızı ön eteği kısa, arka eteği uzun, bebe yakası taşlı ve uyumlu bir kemeri olan bir elbise beğendik.
Ellerini çırparak "Veee sıra ayakkabıda" diye sevinç çığlığı attı. Sadece bir anlığına onun neşesini paylaştım. Peşinden gittim. İçinde ayakkabıların dolu olduğu devasa bir ayakkabılığın önünde durunca ben de durdum. Topuklu ayakkabı giyeceğimiz kafama dank ettiğinde huzursuzlandım. O ise çoktan ayakkabıları eline alıp incelemeye başlamıştı. Tüm endişemi ses tonuma yansıtarak "Ben topuklu ayakkabı filan giyemem." dedim. Belçim surat astı. " Yine neden?" "Çünkü en son giydiğimde bileğimi incittim ve 2 hafta boyunca yürüyemedim." dedim. " O elbisenin altına spor ayakkabı giyecek değilsin. " dedi. " Belçim bak benim o partiye gitmem bile büyük saçmalık. Bırak da eve gideyim. Sen eğlen. Yarın da olanları bana anlatırsın." dedim. Çünkü gerçekten gitmek istemiyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SİS 34
Teen FictionKaranlık bir batakliktan ,gece kadar ıssız bir sokaktan gelen ,en az o sokak kadar karanlık bir kız... Her şeyini kaybetmiş, öfkesiyle beslenen bir adam... Ortada ise bir hayat kurtarılmayı bekleyen... Bu onların hikayesi...