ömer : niyet ettim sınav haftasının yüzü suyu hürmetine bana kendinizi göstermenize
ömer : pişt
bilinmeyen : pişt mi?
bilinmeyen : sokaktaki bir köpeği mi çağırıyorsun?
bilinmeyen : seni kınıyorum
ömer : ya senin devreler yanmış
ömer : ya da sınavlar sana giriyor
bilinmeyen : belki bilinmeyen değilim?
bilinmeyen : seni kınıyorum Ömer Han hazretleri
ömer : sen uçmuşsun
"Kızım bu çocuktan olmaz, bak senin yazmadığını anlamadı bile." Poyraz'ın sesiyle burnuma düşmüş gözlüklerimin üzerinden ona baktım. "Sence şu an onu mu düşünüyorum?"
Bir bana baktı, bir de önümdeki açık kitaplara baktı. "Gören de bu kız kimya profesörü olacak der." dediğinde derin bir nefes verdim. Bu çocuk sinirlerimi bozmak dışında hiçbir şeye yardım etmiyordu.
"Senin sınavların yok mu?" sırtını oturduğu sandalyeye yasladı ve annemin saatler önce bıraktığı meyve suyunu dudaklarına götürdü. "Abin o işi kökünden halletti." sırıtışına ve imâsına bakarak söylüyorum:
Bundan adam olmaz.
"Neyse bak ne yapıyorum şimdi iyi izle." kaşlarımı çatıp kafamı test kitabından kaldırdım. Beş şık vardı ve ben altı şık arkasında kalıyordum, öyle bir çelişki.
Telefonunu cebinde çıkarmış bir şeyler yapıyordu. Birini arayıp hoparlöre alınca kaşlarımı çattım. Telefon açılır açılmaz müptelası olduğum o ses duyuldu.
"Eğer o kuş beynin sınav haftasında olduğumuzu bilmiyorsa hatırlatmak isterim ve saat akşam dokuz!"
"Sana da merhaba Ömer," dünyanın en sakin şekliyle ona merhaba deyince Ömer'i sinirden köpürdüğünü tahmin edebiliyorum. "Ne var Poyraz?"
"Hiç öyle arayayım dedim," gözlerimi devirdim. Dudaklarımı oynatarak salaksın, demeyi ihmal etmedim ve bir saattir uğraştığım soruya döndüm.
Ben soruya dönünce telefonu kulağına götürmüştü ve Ömer'e ne konuştuklarını duymama engel olmuştu. "Ben de İlkim'e abilik yapıyorum," alttan alttan ona bakıp şaka yapıyorsun der gibi bir ifade takıntım.
En sonunda beni eziklemeye başlayınca -ki günlük hobisiydi- "Odamdan kendi ayaklarınla mı çıkarsın yoksa kovulmayı mı beklersin?" dediğimde sırıttı. "Kovulduğu yerde de dururum." oflayıp sorulara geri döndüm.
"İyi bari salayım kızı." Bu şekilde Ömer'in "Sal şu kızı" tarzında bir şey söylediğini anlamış bulundum. "Kapatıyorum canım kuzenim, sen de kendine iyi bak." deyip bana döndü.
"Çocuk senin gibi biriyle kuzen olduğu için kendine bela sanıyordur, nasıl bir his kuzeninin seni sevmemesi?" sırıttı. Bu niye hep sırıtıyor? "En sevdiği kuzeniyim, o yüzden çekiyor beni." deyip meyve suyundan bir bardak daha içti.
Annemin gözünde hâlâ üç yaşında çocuklar olduğumuz için Poyraz bize her geldiğinde önümüze meyve suyu koyuyordu. Poyraz bu durumdan şikayetçi olmasa bile, ben artık kahve içmek istiyordum.
Telefonumun titremesiyle kaşlarımı çattım ve elimi telefona attım. Sessize almıştım, büyük ihtimalle Poyraz açmıştı.
ömer : sen beni kınamazsın ve bana son adımla hitap etmezsin
ömer : bir şey mi oldu?
ömer : yoksa ben başka biriyle mi konuşuyorum?
***
bölüm sonu 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
GÖZ ÖNÜNDE | texting
Novela Juvenilbilinmeyen : söylenenlere göre bilinmeyen : burada (parmağım kalbimde) bilinmeyen : yakışıklı bilinmeyen : esmer ve kahve gözlü bilinmeyen : okulun mükemmeli ve zekisi bilinmeyen : arkadaşlarının favorisi bilinmeyen : ve göz önünde olmaktan çekin...