Komodini duvarın kenarına sürükleyip üzerine çıktım ve tavanın hemen altında olan küçük pencereye ulaşmaya çalıştım. Ulaşsam bile içinden geçemeyeceğimi biliyordum fazla küçüktü ama denemediğim bir yol kalmasın istiyordum.
Tavan yüksek olduğu için ne kadar uğraşsam da değil pencereden geçmeye çalışmak ulaşamamıştım bile.
Kapının açılmasıyla hala komodinin üzerinde duran bedenimi çevirerek gelen kişiye baktım. Hyunjin yüzündeki sırıtışıyla beni izliyordu.
"Ne o kaçmayı mı düşünüyorsun?"
Göz devirip komodinden indim ve yatağa geri oturdum.
"Emin ol bunu ilk beni bu deliğe tıktığın andan beri düşünüyorum."
Adımlarını bana doğru yaklaştırıp yatağa oturdu ve soğukluğunu iliklerimde hissettiğim elini bacağımda gezdirmeye başladı.
"Arkadaşların deliye döndü. Seni onların yanına göndermek çok isterdim ama kusura bakma bebeğim.. o güzel kulakların duymaması gereken şeyler duydu vee bu güzel gözler de görmemesi gereken şeyler gördü."
Son cümlesini söylerken parmaklarını yanaklarımda gezdirmişti.
"Umarım şehir merkezinde yaşayan sevgilimin bir gecede kayıplara karıştığımdan haberi yoktur."
Gönderdiğim şeytani gülümsemeye Hyunjin kaşlarını çatarak yanıt verdi. Nefesi hızlanmaya başlamıştı. Sinirlendiği her halinden belli oluyordu.
"Sevgilin?"
Başımı olumlu anlamda sallayıp sinirden moraran suratına baktım. Belki şehir merkezini gidip araştırırsa oranın durumu hakkında bilgi sahibi olabilirdim.
"Evet erkek arkadaşım?"
Hyunjinin beliren ön dişleriyle gözlerim fal taşı gibi açıldı. Damarları belirebildiği kadar belirmişlerdi ve şu an o kadar ürkütücü duruyordu ki...
Evet şu anki görünüşü beni korkutuyordu ama geri adım atmak saçma olurdu öyle değil mi? İlk defa tamamen vampir görünüşüyle karşımda duruyordu. Bu garipti. Oldukça garip.
Ağır hareketlerle bana daha çok yaklaşıp ince uzun parmaklarıyla boynumu kavradı ve beni yatak başlığına yasladı.
Sinirden dolayı kesik kesik aldığı nefesleri yüzüme çarpıyordu. Korkumu gizlemeye çalışarak gözlerimi diktim gözlerine.
Boynuma doğru eğilip kulağımın altına içimi karıncalandıran bir öpücük bırakıp nefesini üfledi. Eli hala boynumu kavramış durumdaydı.
"Sen bana aitsin Lee Felix."
Söylediği şeyle gözlerim kocaman açılmıştı. Ne demekti şimdi bu? Başımı ona çevirmeye çalıştım ama kavradığı boynum yüzünden hareket edemiyordum. Fark etmese de boynumu sıkmaya başlamıştı.
"Hyunjin boynumu sıkıyorsun."
Elini yavaşça gevşetip boynuma sırasıyla öpücükler bırakmaya başladı. Diliyle boynumdaki her yeri keşfe çıkmış gibiydi. Bana böyle davranıp hala beni deli gibi tahrik etmesi sinirlerimi çok bozuyordu.
Eli boynumdan göğüsüme ordan da kasıklarıma uzandı. Vücudumda elinin değdiği her yer adeta yanıyordu. Bana her dokunuşu onu daha fazla istememe sebep oluyordu. Terliyordum. Fazlasıyla yanıyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood ties of spirits | Hyunlix
FantasyKanın tadı güzeldi, özellikle kokusunda aşk varsa.