"Aman tanrım."
Bir efsanenin gerçek olduğunu düşünmek kanıtlarıyla bile olsa manyakça geliyordu. Ama bu.. bunlar çok fazla gerçekti. Özellikle son zamanlarda yaşanan cinayetleri kimsenin çözememesi, cesetlerin vücutlarından çekilen kanlar, kesilen boğazlar ve nedenini anlayamadığımız o kadın cesetinin boğazındaki delik...
Bunların hepsi gerçeği açıklıyordu. Ama bu zamana kadar neden ortaya çıkmamışlardı? Neden şimdi buna gerek duydular?
"Bu ne böyle? Buna gerçekten inanmıyorsun öyle değil mi?"
Neye inanmam gerektiğini bilmiyordum. Bu oldukça gerçek görünüyordu. Gerçek olmasa neden evin gizli bir yerinde saklansın? Veya neden böyle bir şeyle uğraşılsın? Kağıtların oldukça eski olduğu belliydi. Kömürden yazılmış yazılar ve çizilmiş resimler... Bu fazlasıyla gerçekti.
"İnanıyorum."
"Sus."
Hyunjinin fısıltıyla söylediği şeyle kaşlarımı çattım. "Ne?"
Sanki tehlikeli bir şeyler seziyormuş gibi bir yere kulak kesilmişti ve işaret parmağıyla bana susmamı söylüyordu.
Hızlı bir şekilde beni kolumdan tutup kaldırdı ve oturma odasına koşmaya başladı. "Hyunjin neler oluyor?"
"Sana sessiz ol dedim."
Dişlerinin arasından konuşması gerildiğini ve sinirlendiğini gösteriyordu.
Beni oturma odasının kenarında duran koltuğun arkasına yerleştirmiş kendisi de yanıma geçmişti. "Sakın ses çıkarma."
Dış kapının açılma sesi kulaklarıma dolduğunda şaşkın bakışlarımı Hyunjinin üzerinde gezdirdim. Ses çıkartabileceğimi sezmiş olacak ki eliyle ağızımı oldukça sıkı bir şekilde kapattı.
İçeriye giren ayak seslerine kulak kesildim. Tahminen içeriye üç kişi girmişti.
"Sesin bu evden geldiğine eminim."
Sesi oldukça kalındı konuşan kişinin. Elimi belimde taşıdığım silaha götürdüm. Ne olur ne olmaz elim silaha yakın olmalıydı. Hyunjin bir bana bir de belimdeki silaha bakıp önüne geri döndü ve konuşmaları dinlemeye devam etti.
"Buraya bizden başka kimse uğramaz yanlış duymuş olmalısın üstelik kim neden gelsin ki?"
"Bizim gibi kenevir ekmek isteyen birkaç fakir?"
Kaşlarımı çatıp belimdeki silahı çıkarttım. Kenevir ekmenin cezası büyüktü. Üstelik burada polis olan bendim neden saklanıyordum ki? Onların hepsini tutuklama hakkım var.
Ayağa kalkacağım sırada kapının tekmelenerek açılması beni yerime sabitledi ve Hyunjin kolumu daha sıkı tuttu. O kadar sert tekmelemişti ki her kimse kapının kırıldığına emindim.
"Sen de kimsin?"
O üç adamdan birisinin yönelttiği soruya tıslama sesiyle karşılık gelince kalbim çarparak atmaya başladı. Bu insana ait bir ses değildi. Bir yılan kapıyı tekmeleyerek açamazdı öyle değil mi?
Aniden gelen boğuşma sesleriyle merakıma yenik düşüp başımı hafif bir şekilde kaldırdım.
Bir kadın... O üç koca adamı saniye bile geçmeden yere sermiş bir kadın.. Gördüklerimin en kötüsü de dişlerini birinin boynuna geçirmiş yoğun bir hazla kanının tadına bakıyor oluşuydu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Blood ties of spirits | Hyunlix
FantasiaKanın tadı güzeldi, özellikle kokusunda aşk varsa.