Efendimiz

3.9K 450 721
                                    

Günlerdir beynimi yiyen düşünceler artık sabrımı zorlamaya başlamıştı. Gördüklerimi bizimkilere anlatmak o kadar çok istiyordum ki... Ama inanmazlardı buna eminim.

Ben de somut bir kanıt olmadan inanmazdım. Eğer o gün o görüntüyü görmeseydim ben de kitapta yazan şeylere hep şüpheyle yaklaşacaktım.

Kafamdaki çoğu soru işareti gitmişti. Cinayetler, kolye.. hepsinin sebebi belli olmuştu ama artık merak ettiğim daha büyük bir şey vardı. Asırlardır gizlenmeyi nasıl başarmışlardı ve şimdi neden ortaya çıkmak istiyorlardı?

Bu insanlara karşı yapılan bir savaş ilanı mıydı? Aytiyeten bir insan ve bir vampir ayırt edilemiyorsa benim en yakınımdaki kişinin bile vampir olma ihtimali vardı.

Daha fazla düşünürsem gerçekten kafayı yiyeceğim. Şehir merkezinden kasabaya gelmemin üzerinden 3 gün geçmişti ve üç gündür bunun üzerine kafa patlatıyordum.

Kapım tıklanmaya başlayınca sırt üstü uzandığım yatakta doğrulup kapının ardındaki kişi her kimse gelmesini söyledim.

İçeriye gülümseyen yüzüyle Changbin peşinden de sırayla çocuklar girince yaşadığım hem şok hem de sevinç duygusuyla koşarak Changbine sarıldım.

"Burada ne işin var?"

"Geri gitmemi mi istersin?"

Kıkırdayıp yavaşça omuzuna vurdum.

"Akıl sağlığını düşünmek istiyorsan gitmen en mantıklısı."

Changbin küçük bir kahkaha atıp koşarak yatağıma atladı. Diğerleri de kendilerine oturacak yer beğeniyorlardı.

Seungmin Changbinle yeni tanıştığı için tavırları biraz çekingendi tabi.

"Uzun süre oldu Jeong- eeee hepimiz özledik seni."

Jisungun söylediği şeyle kahkaha atıp Jeongin'in tepkisine baktım. Koltuğun üzerinde duran yastığı alıp Jisungun tam kafasına attı.

"Ben de sizi özledim. Eee var mı yakaladığınız bir şey?"

Changbin umursamaz konuşunca Jeongin'in suratı asılmıştı ama çok fazla belli etmemek için toparlanmış gibi davranmaya başladı.

Çok üzülüyordum bu çocuğa bazen karşılık alıyordu bazen almıyordu. Aralarındaki şeye karışmak istemiyordum ama Changbinin de ağızından laf almayı düşünüyordum tabi.

"Hiçbir şey bulamıyoruz. En ufak bir ipucu için bile yoğun bir çaba sarf ediyoruz."

Seungmini umutsuzca onaylayan Jisung'a ufak bir bakış atıp başımı önüme eğdim. Onlara anlatmadığım için vicdan azabı çekiyordum ama sadece kitabı kanıt olarak gösteremezdim bir şey yapmam lazımdı.

Gözlerimi pencereden dışarıya çevirdiğimde havanın karardığını gördüm. En iyisi bir akşam yürüyüşüne çıkmaktı.

"Ben bir yürüyüşe çıkıp geliyorum."

"Ben de geleyim mi?"

Jeongin'e dönüp başımı olumsuz anlamda salladım.

"Biraz yalnız kalmak istiyorum."

Beni onayladığında üzerime hırka alıp odadan çıktım. Hızlı adımlarla pansiyondan da çıktığımda nereye olduğunu bilmeden yavaşça yürümeye başladım.

Çocuklara gerçeği nasıl açıklayacaktım? Somut bir kanıt nasıl elde edecektim?

Aklımda yanan ampulle birlikte gözlerimin parladığını hissettim.

Blood ties of spirits | HyunlixHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin