Anılar Son

2 0 0
                                        

-Herman şaşkınlıkla içeri baktı ancak gördüklerini gözü almıyordu yeni şeyler öğrenecek ve 2.Louvelin burada yanında baygın Erwin ile ne işi olduğunu sinirli bir şekilde öğrenmek istiyordu kapana kısılmış hissetse de buradan çıkabilecek mi Erwine ne olacak?

-Şehrin içlerinden yükselen devrim bayrakları bugün yerini bulabilecek mi bu kadar büyücüye ve bu kadar savaşçıya ihityaç duyan proje ne ? Kızlar iyileşebilecek mi Herman sonunda eski günlere dair bir ipucu bulmuştu ancak bunlar onu nereye kadar götürecek?

"Özür dilerim böyle bir karşılama için asker" dedi soğuk çelik'in boynundaki hissinin yavaşça çekildiğini hissediyordu yanındaki adamlar mızraklarını indirerek hazırola yeniden geçtiler.

Şuan ne olduğunu kavramak gerçekten zordu ve Erwin yerde yatıyordu ani bir karar alması ve gözlerini kapatarak sonuç elde etmesi lazımdı. Fakat Louvel karşıda ona doğru el sallıyordu "Asker buraya bakabilir misin acaba?" tamamen bu sözler söylenirken dalmış gitmişti. Sözlerin sonunda gözleri açılmış durumu daha iyi inceleyebilirmi diye düşünüyordu ama Louvel biraz boş çene bir adamdı sanırım. Sürekli sesleniyordu sonunda "Efendim ve burada neler oluyor çabuk söyle Erwine ne oldu?" diyerek Louveli biraz susturarak düşünmeye başladı ancak Louvel arkasını dönüp askerlerden birinin kulağına bir şeyler söyledi. Ne dediğini duyamamış olsa da kendisi ile alakalı bir şey olmak zorundaydı buradan hala nasıl kaçacağını düşünüyordu ancak yanlardaki mızraklıları saymazsak bile odada en az 6 asker daha vardı ve 3 ünün elinde uzun kılıçlar vardı herhangi hamlesinde kesilmesi an meselesiydi. Louvel son gördüğünden beri biraz zayıflamıştı sanki hemde fazlasıyla elbiselerinin rengi de baktığında biraz solmuş ancak iyi bakımlıydı. Bir kralın bu odada cübbeli askerleri kullanarak Erwini yakalamış olması çok küçük bir ihtimaldi. Erwin baygın olması dışında bir sorun yoktu elbiselerinde herhangi yırtılma veya üstünde bir kan izi göremiyordu ama ellerine bakacak olursak kılıcına uzun bir süre tutunduğu kesin olmalıydı el içi kılıç kabzasından ötürü aşınmış haldeydi. Erwini bu kadar uzun sürek kılıç savaşında kim tutmuş olabilirdi ki Erwin tanıdığı en iyi kılıç ustalarından birisiydi hergün neredeyse kılıç pratiği yapardı. Zamanında da savaşlarda onunla kılıç tutan kimse galip gelemez di o yüzden ona bazen kılıçbalığı bile derlerdi. Giden askerin sesi yeniden odaya dönüyordu büyük ihtimal yakın menzilli bir silah ya da işkence için bir şeyler getirecekti zor bir gün olabilirdi ancak Louvelin bildiklerini öğrenmesi lazımdı. Erwini kurtarması biraz zor olabilirdi ama buradan beraber çıkmalıydılar. Arkadan gelen askeri dikkatle izliyordu askerin elleri kapalı odanın karanlığından çıktığında elinde sadece tahta bir sandalye görünüyordu. Büyük ihtimal ip ve diğer şeyleri çantasına atmıştı oturtup işkence edeceklerdi. Asker elindeki sandalyeyi Louvelin yanına koydu Louvel ise sandalyeye karşı dönüp şimdi konuşmak istermisin diye sordu gözlerini birleştirirken. Koltuğa zorla değil çağırarak oturtması gerçekten o kadar güçsüz mü sanıyordu onu. Girdiği her savaştan ve mücadeleden sağ çıkmış 30 yıllık paralı asker Hermanı bunu oturduktan sonra bağlamak için geldiklerinde ona gösterecekti. Yavaşça sandalyeye ilerledi ve yavaşça oturdu hazırda ipleri getirecek olan askeri bekliyordu ellerini kolaylık olsun diye arkaya doğru uzattı ancak sandalyeyi bırakan asker Louvelin arkasına geçti ve kapıdaki askerler burada olduğundan beri hiç hareket etmemişlerdi bile.

"Rahatmısın Herman?" diye sordu Louvel artık konuşabilir miyiz diyordu. Gerçekten ne kimse kılıcını çekmiş ne mızrağını ona doğru yönelmişti Louvele hamle yapmalı mıydı?

Sonuçta o gaddar bir katilden başka bir şey değildi elini kılıcına yöneltti fakat kabzası yerinde değildi belki ayak bileklerindeki bıçaklar? Hiçbiri yerinde değildi Louvel bunları mı arıyorsun diyerek kılıçlarını yere bıraktı. "Bak asker ben tanıdığın veya öldürmek istediğin o gaddar yaratık değilim sadece şunu açıklığa kavuşturalım olur mu?" diye konuştu ancak ne gözlerine ne de duyduğu şeylere inanamıyordu gözlerine yeniden odaklandı yalan söylemediğini biliyordu yıllar boyunca o kadar insanı konuşturmak için eziyet etmişti ki doğruyu söyleyen ve yalan söyleyen kişilerin yüzlerindeki değişimi farklılıkları ifadeleri ezbere biliyordu ve karşısındaki Louvel yalan söylemiyordu. Biraz rahatlayarak arkasına yaslandı ve dinlemeye karar verdi Louvele "Anlat o zaman" diyerek gerginliğini biraz düşürdü sandalyenin arkasına yaslandı ve dinlemeye başladı.

NekropolisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin