Uyanış-5

3 0 0
                                    

- Görevlere başlayan Herman bulduğu gizemli yer altı bölgesinde neler bulacak?

- Bu göreveleri bitiren Herman anılarına biradım daha yaklaşabilecek mi?

- Bu bölümde Herman dışında biraz dışarı bakalım

Ölümün Ruhu

Avlunun ortasında her türlü tabut vardı taştan tahtadan hatta obsidyenden bazı tabutlar vardı bazıları boyanmış bazıları hiç boyanmamıştı. Avluda sadece ölümün kokusu vardı gözlerimi bile ağrıtan bu koku bir yandan da insanın umutsuzluğunu temsil ediyordu. Binlerce insan bu topraklara Velese ruhlarını teslim edip bedenlerinin yeniden canlanmasını bir kere daha konuşabilmeyi ummak için belki bir kere daha sarılabilmek için artık sıcak bedenler kalmamıştı ancak anılar onları orada tutuyordu. Mumların ışığı bir çok şeyi loş ve güzel gösteriyordu ancak nafile bir denemeydi burada kalkan bedenler asla eskisi gibi olmayacaktı kalktıklarında kendilerini bile tanıyamayacaklardı. Bunun acısını hissetmek bile istemezdim cübbemin kafalığını kapadım başımı öne eğip ilerlemeye başladım her kenarda bir mum yanıyordu mumların yanında bir tabak et kurban edilmiş Velesin yeniden ölüleri canlandırması için dua ediyorlardı ne kadar tehlikeli bir anlaşma değil mi tanrıyla anlaşmak?

O sizin ruhunuzu alacak ve sadece size bir kabuk bırakacaktı her taraf küçük kamplarla dolmuş insanlar hiltelerinin üzerinde yatıyorlardı o kadar ölünün burada oluşu ortamı git gide ısıtıyordu çürüme kokuları başlıyordu hissedebiliyordum birçok böcek mumların ve böcek kovan o tütsülerin bitmesini her köşede bekliyordu.

Çıkış kapısına geldiğimde yanımda bir adam daha vardı uzun boylu geniş omuzlu bir zenciydi önceden savaştığı kesindi cübbesinden sarkan kolunda kılıç yaraları bile vardı kalın bir ses tonuyla "Açıl" dedi ve kapının arkasındaki adam mekanizmayı çalıştırdı ilk önce onun gitmesini bekledim ancak o da beni bekliyordu. İlk adımı attığımda o da ilk adımı attı beraber dışarı çıktık ancak adımları yere basarken o kadar sessizdi ki yanımda olmasına rağmen yürüdüğünü duyamıyordum.

bir yerde farklı ayrımlara geldik ve ayrıldık arkamdan bana baktığını hissetmiştim ancak daha fazla fark edilmemek için yoluma devam ettim. Sokaklara çıktığımda ilk yaptığım üzerimdeki cübbeyi çıkarmak oldu çıkarıp katladım ve ip ile elbisemi bağladım. Loncaya bunun raporunu vermeli miydim? bilmiyorum açıkçası o kadar insanın üzüntüsüne bir de suç eklemek istemezdim ama bu sadece benim yolumda bir basamaktı kızlarımı görmek ve ruhumu almak için güçlenmeliydim. Loncaya doğru yürüdüm onca ölüyü düşünerek yollardaki taşlardan her birinin birisinin üzerinde olduğunu hayal ediyordum her taşın eğimleri farklı her taşın hikayesi farklıydı birçok anı ve bir okadar ilişkiler duygular gerçekten çok büyük bir yüktü. Loncaya geldiğimde önünde durdum ve ayaklarımın altındaki taşları hissetmeye çalıştım "Ya peki benim yaşantım?"

SOFİA

Sofianın evi de aynı dağda ancak biraz daha aşağıdaydı köye daha yakındı her öğlen köye inip katedral de dua ederdi. O sırada katedralden bir çok bilgi alırdı yıllar önce Sofia bebekken annesi katedralin önüne bırakıp gitmişti Sofia ise bebekliğinden sonra Rahibe Angelika tarafından büyütüldü Sofia 15 yaşına geldiğinde Katedralin gizli bir şekilde insanlara yardım etmek için bir grup içerisinde asker yetiştirdiğini farketmişti. Bu askerlere katıldığında 17 yaşına gelmişti şehir dışlarında ve bir çok haçlı seferinde bulundu. 30 lu yaşlarının ortasında Sofia artık yüksek seviyeli bir askerdi ve altında 100 tane asker vardı. Katedralin bilgi ağının başına geçtiğinde 35 li yaşlara gelmişti hayatı kötülüğe karşı savaşarak geçiyordu fakat bir gün savaş sırasında birçok çocuğun olduğu bir köyü sadece buraya şeytanlar geliyor diye yaktıklarında artık aklında bir şüphe vardı?

NekropolisHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin