5.0

290 33 71
                                    

Chifuyu

Yasuhiro'nun ölümünün üzerinden 1 hafta geçmişti. Bu süre boyunca şirkete gitmeyip evde kalmıştım bir hafta boyunca. Baji, cidden kötü durumdaydı. Birkaç kemiği kırılmış, akciğeri yırtılmış ve sinirleri zedelenmişti. İlk 2 günü yarı baygın geçirmişti zaten. Ama yaraları hızlı iyileşmişti; onun için hazırladığım ilaçları içmemesine rağmen. 

Baji, Yasuhiro'nun kalbini bana uzatırken şoka girmiştim. Evet, onu öldürmesini söylemiştim ama böyle bir şey beklemiyordum. Kalbini sökmekle kalmayıp başını da bedeninden ayırmıştı. O gün, ilk defa bir vampirden ve yapabileceklerinden korkmuştum. Gözleri kırmızının en koyu tonuna bürünmüştü ve insani tarafı tamamen uykuya yatmıştı. O an bana da saldıracağını düşünmüştüm, kendinde değildi sonuçta. Ama bana doğru yürürken aslında ne kadar yorgun olduğunu fark etmiş, gözlerinde son insanlık kırıntılarını görmüştüm. Beni tanımıştı ve içinde bulunduğumuz durumun farkındaydı. Düşeceği sırada kendime gelip öne atılmış, omuzlarından yakalayıp bana tutunmasını sağlamıştım. Ayakta durmaya bile mecali yokken ağırlığını üstüme vermemek için büyük bir direnç göstermişti yine de. Baji'yi arabaya taşıdıktan sonra Takemichi'yi arayıp ortalığı temizlemesini söylemiştim.

O günden sonra Baji ile doğru düzgün konuşamamıştım. Günlerinin yarısından fazlasını uyuyarak geçirmişti. Ben de onu kendi haline bırakmış, sadece yaralarıyla ilgilenmek ve yemek getirmek için uğramıştım yanına.

Şirketteki işlerim birikmişti ama umurumda değildi açıkçası. Takemichi, önemli olan evrak ve dosyaları getirmişti 1 hafta boyunca. 

Bugün de imzalamam gereken birkaç dosyayı getirmek için gelmişti. Önüme koyduğu dosyaları imzaladıktan sonra kollarımı önümde birleştirip Takemichi'ye döndüm. "Şu avcı olayını soruşturdun mu?" 

Takemichi, dosyaları çantasına attıktan sonra bir sigara yakıp oturduğu koltuğa iyice gömüldü.

"Evet, hiç kimsenin bir bilgisi yok ve öyle bir şeyin mümkün olmayacağını söylüyorlar."

Takınabileceğim en alaycı ifadeyi takınıp dilimi yanağımda gezdirdim. "Çocuğun göğsünden 4 kurşun çıkardım ve o kurşunlar avcılara aitti.

Takemichi, omuz silkmekle yetindi. "Sorabileceğim herkese sordum. Avcıların ilk kuralını biliyorsun zaten; gizlilik esastır. Eğer öyle bir şey varsa bile kendi aralarında anlaşmış bir kesim yapıyordur bunu."

Bir elimi masaya koyup parmaklarımla masaya vurarak ritim tutturmaya başladım. Pekala, vampirlerle avcıların iş birliği yapmaları kulağa saçma ve imkansız geliyordu. Ama Baji'nin yediği kurşunlar, avcıların kullandığı kurşunlardı. Yani, Yasuhiro avcılarla iş birliği yapmıştı.

"Zaten Yasuhiro'ya takip edildiği haberini sen vermedin mi? Baji'nin başına gelebilecek her ihtimale hazırlıklı olman gerekiyordu." Takemichi sigarasını söndürüp sorgulayıcı bir ifadeyle bakmaya başladı bana.

Evet, her şeyi önceden planlamıştım; Yasuhiro'ya takip edildiğini söylemiş ve Baji'nin kuyusunu kazmıştım. Amacım Baji'yi denemekti sadece. Bana ihanet edip etmeyeceğini görmek istemiştim.

"O bir vampir ve senin de dediğin gibi her an her şeyi yapabilir. Yasuhiro muhtemelen onu kimin gönderdiğini sormuştur. Aldığı cevap ise kellesinin uçması ve kalbinin sökülmesi oldu. İşimi sağlamak istedim. Hem, yolumuza çıkan bir ahmaktan kurtulmuş olduk." Kaşlarımı havalandırıp muzip bir ifade takındım.

Takemichi, bana inanamaz gibi bakıyordu. Dudağının bir kenarı kıvrılmış, alaycı bir gülüş kaplamıştı dudaklarını. "İyi bir noktaya parmak bastın ama o piçin en iyi adamlarından birini öldürdük. Bu işten kolay sıyrılamayız, biliyorsun değil mi?"

Never Too Late | BajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin