3k kelime + smut, yavaş yavaş okuyun ya da yardırın gitsin
malum yere geldiğinizde de medyadaki şarkıyı açmanızı öneririm çünkü kurguyla uyuşuyor ve ilham kaynağım ve de favım
Baji
Giderek güçsüzleşen, sönmek üzere olan lambanın çıkardığı cızırtılar ve ona eşlik ederek aynı sesi çıkaran bozuk televizyon, bir süredir duymakta olduğum tek sesti. Bir başıma kaldığım oda, önceden içilmiş sigaralardan kaynaklanan hafif bir sis tabakasıyla örtünmüştü. Yer yer aşınmış duvar kağıtları, çatlamış tavan, televizyonun üstündeki tozlar ve paslanmış pencere, bu yerin uzun zamandır bakıma uğramadığını gösteriyordu. Pencere, muhtemelen pastan dolayı açılmıyordu. Cama türlü türlü yazılar yazılmıştı ve üzerindeki buğuda iz bırakmış iki el izi vardı. Birileri iyi eğlenmişti anlaşılan.
Bir köpeğin bile durmak istemeyeceği bir odaydı burası ama benim için sorun değildi. Chifuyu'yla tanışana kadar hayatımın büyük bir kısmını böyle yerlerde geçirmiştim zaten. Tek sorun, rutubet ve küften kaynaklanan ağır kokuydu. Muhtemelen o kadar ağır değildi ama vampir olduğum için bana misliyle etki ediyordu.
Kırık dökük kapı, büyük bir gıcırtıyla aralandığında başımı o tarafa çevirdim. Chifuyu, elinde tuttuğu bir şişe viski ve buz kalıbıyla kapıda belirdi ve bir süre etrafa bakındı. Otele girip bir oda ayarladıktan sonra buz bulma bahanesiyle yanımdan ayrılmıştı ve şimdi de viski şişesiyle geri dönmüştü. Muhtemelen kafa dağıtmak için almıştı viskiyi. Bir anda kendini kavganın ortasında bulmuştu sonuçta.
Odayı incelemeyi bitirdikten sonra içeri adımladı ve hemen karşımdaki sandalyeye oturup şişeyi yere bıraktı. Üzerindeki ceketi çıkartıp sandalyenin arkasına astıktan gömleğinin düğmelerini karnına kadar açtı ve buzu göğsünün sol tarafına bastırdı. Başımı uzatıp yarasına daha yakından baktım. Kırmızıya çalan bir morluk oluşmuştu kaburgalarında.
Yutkunup bakışlarımı yüzüne çıkardım. "Bu nasıl oldu?"
Eğik duran başını bana çevirdi ve baygın bakan gözlerini üzerimde gezdirip omuz silkti. "O piçle kapışırken oldu. Beni havaya kaldırıp kolları arasına aldığı sıra, kaburgalarımı fena sıkmıştı."
Oturduğum yatağın çarşafını parmaklarım arasına alıp sıktım istemsizce. O herifin Chifuyu'nun canını yakmış olması, fena sinirlendirmişti beni. Uzun zamandır hissetmediğim öfke duygusunu şu an iliklerime kadar hissediyordum. Hiç kimsenin, Chifuyu'ya zarar verme ve dokunma hakkı yoktu. Özel bir husumetleri olmasaydı o herifi kesinlikle kendi ellerimle öldürürdüm.
Chifuyu, göğsündeki buzu indirince bakışlarımı daldığım yerden çekip ona baktım. Aheste bir tavırla şişeyi yerden alıp kafasına dikti ve bu sırada da bana yandan bir bakış atıp sırıtmaya başladı. Neye güldüğünü anlamaya çalışırken şişeyi dudaklarından çekti ve elinin tersiyle ağzını silip bana döndü.
"Gözlerinin rengi değişti. Sinirlendin mi yoksa?"
O söyleyene kadar göz rengimin değiştiğini fark etmemiştim bile. Kendime gelmek için gözlerimi birkaç kez kırpıştırıp başımı salladım hızlıca. Chifuyu, tepkime daha çok gülüp kıkırdamaya başlamıştı.
Yüzüne bakmaya utandığım için başımı eğdim ve hayali bir taşı tekmeliyormuş gibi ayaklarımı hareket ettirmeye başladım. Beni aniden öpmesi yeterince kafamı karıştırmıştı ve hâlâ kendime gelememiştim. Hoşuma gittiğini inkar edemezdim tabii. Dudakları yumuşak olmasına rağmen öperken çokça hoyrat davranmıştı. Islak ve dolgun dudaklarının tadını başka hiçbir şeyde almamıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Never Too Late | Bajifuyu
Ficção Geral"Vampirler seni asla incitmez." Kendilerini bile inandıramadıkları bir yalana benim inanmamı beklemeleri, tam bir fiyaskoydu. Vampirlerden sadakat beklemek başlı başına delilikti zaten. Bir vampir, ne kadar sadık olabilirdi ki?