14

151 16 24
                                        

medyayı dinlemeden geçmeyin özenle seçiyorum ha

Chifuyu

Yaklaşık 1 saattir yumrukladığım kum torbasına attığım son yumruktan sonra torba yere düşünce bir tekme savurup odanın diğer tarafına geçtim. Diğer kum torbasını da yumruklamaya başladığımda; elimdeki bandajlar bile aşınmaya başlamış, ellerimden süzülen kan yere damlamaya başlamıştı.

Odanın kapısı gürültüyle açıldığında yumruklamayı kesip kapıya döndüm. Takemichi, sinirle soluyor, elinde tuttuğu havluyu yumruğu arasında sıkıştırıyordu.

"Ne bok yediğini sanıyorsun, Chifuyu?"

Yaklaşık 3 haftadır Takemichi ile ilişkimiz böyleydi. Beni her gördüğünde yüzü düşüyor, yaptığım işlere karışıyor ve sürekli laf sokuyordu.

"Antrenman yapıyorum sadece." Bir şey yokmuş gibi önüme dönüp torbayı yumruklamaya devam ettim.

"Hah, ne çeşit bir antrenman bu? Çünkü neredeyse 1 saattir kum torbasını ve duvarları yumrukluyorsun da." İçeri adımlarken sesini iyice yükseltmişti.

Ondan tarafa bakmayıp; torbayı yumruklamaya devam ediyordum ki beni kolumdan tutup çekti ve duvara savurdu. Ne bok yediğini soracakken dibimde bitti ve elindeki havluyu bana doğru tuttu.

"Bunun için sonra özür dileyeceğim. Ama buna artık son vermen gerekiyor amına koyayım!"

Bakışlarımı kaçırıp iç çektim ve elimdeki bandajları açmaya başladım. Takemichi, bana iyice yaklaşıp ellerime bakınca bir küfür savurdu ve bana engel olup bandajları kendi açmaya başladı. Bandajları açtıktan sonra elindeki havluyu uzattı. Uzattığı havluyu alıp boynuma ve göğüslerime bastırdım.

"Baji nerede haberin var mı?"

Kaşlarımı çatıp havluyu vücudumda gezdirmeye devam ettim. "Bilmiyorum, neredeymiş?"

"Bilmiyoruz işte sorun da bu amına koyayım. Başına her şey gelmiş olabilir."

"Umurumda değil." Havluyu yere atıp tişörtümü üzerime geçirdim ve kapıya yöneldim.

Merdivenleri çıkarken Takemichi, beni kolumdan tutup durdurdu.

"Chifuyu, beni dinle. Baji'ye ilk başta güvenmemeni anlıyorum, hiçbirimiz güvenmedik. Ama sonra onun güvenilir biri olduğunda karar kılmıştık, değil mi? Onu seviyordun ve sevgiliydiniz. Neden bunu yapıyorsun?"

Sinirle soluyup ses tonumu stabil tutmaya çalıştım. "Sonradan güvenilmez biri olduğunu anladım. Onu sevmiyorum ayrıca. Sen de biliyorsun; onu piyon olarak kullanacaktık. Ama artık umurumda değil. Nerede olduğu ve ne yaptığıyla ilgilenmiyorum. Sen de artık aynı şeyleri söyleyip durma. Babamızın mirasının, her şeyden ve en önemlisi de o canavarlardan önemli olduğunu biliyorsun."

Takemichi'nin bakışları kararmış, solukları hızlanmıştı. Her an suratıma yumruğu indirecek gibi duruyordu.

Ani bir hareketle yakama yapıştı. "Seni aptal! Sana söylemiştim; o adam benim babam falan değil! İkimizi de kandırdı ve beyinlerimizi yıkadı! Senin biyolojik baban olabilir ama sana babalık yapmadı. Seni bir canavara dönüştürmeye çalıştı. Ve görüyorum ki başardı da! Hâlâ onun sende yarattığı etkiden kurtulamamışsın.."

Sonlara doğru sesi çatlamış; giderek alçalmıştı. Ben sözlerini sindirmeye çalışırken yakamı bırakıp geriledi. Gözleri dolmuştu ve ağlamamak için zor duruyordu. Titrek bir nefes aldı ve dolan gözlerini sildi.

"Baji'yi kabullenip onunla sağlıklı bir ilişki kurduğunda çok mutlu olmuştum. Değişmiş gibiydin.. öyle sanmışım."

Başını kaldırıp gözlerime baktı ve iç çekti. "Böyle olduğu için üzgünüm, Chifuyu. Ama bunu sen yaptın. Baji'yi kendi ellerinle yok ettin. Şimdi ne bok yersen ye."

Başka bir şey söylemeden merdivenleri hızlıca indi ve kapıyı arkasından gürültüyle kapatıp evden ayrıldı. Ne kadar zaman geçtiğini bilmiyordum ama bir süre merdivenlerde dikilmeye devam ettim. Ne düşündüğümü bilmiyordum. Zihnim, tam anlamıyla bir kalabalıktan ve karmaşadan ibaretti.

Söylediklerini yavaş yavaş idrak etmeye başlarken merdivenleri çıkıp odama girdim. Yatağın karşısında dikilirken bakışlarım çekmecenin üzerindeki resme kaydı. Baji'yle çekildiğimiz resimlerden biriydi bu. Beraber lunaparka gittiğimiz gün çekilmiştik. Bunu çerçeveletmek için çok ısrar etmişti. Resmi elime alıp parmağımı üzerinde gezdirdim.

Baji Keisuke... Baji Keisuke kimdi sahiden?

Resme bakarken bütün anılar gözlerimin önünden geçmeye başlamıştı. Baji'yi ilk görüşüm, onu şirkete ilk getirişim, Takemichi'yle tanışması, bütün o vampirleri öldürmesi, beraber oyun oynamamız, sarhoş olmamız ve sevişmemiz...

Elimdeki resmi yerine bırakıp odanın içindeki diğer eşyalara bakındım. Baji'nin benim için çizdiği bir karakalem çalışması vardı. Bir gece uyumayıp bütün gece beni izlemiş ve o halimi çizmişti. Resmi elime aldığımda daha fazla anı gözlerimin önünden geçti.

"Hayatımı sana borçluyum, Chifuyu. Gerekirse senin için canımı bile vermeye hazırım."

Siktir.. bu sahne. Bana söylediği her şeyi hatırlıyordum. Sürekli bana borçlu olduğunu söyleyip durmuştu. Ben onu gün gün zehirleyip; ölüme götürürken o benim için canını vermeye hazır olduğunu söylemişti.

Siktir, ne yapmıştım ben? Baji, benim sevgilimdi. Canavar veya bir yabancı değildi.

Resmi yerine bırakıp odadan hızla ayrıldım. Nefes nefese kalmıştım; kalbim küt küt atıyordu.

Takemichi'yi arayacakken kapı çalınca apar topar merdivenleri indim. İçimden Keisuke'nin gelmiş olmasını diliyordum.

"Keisuke?" Kapıyı aralayıp dışarıya bir adım attım ama etrafta kimse yoktu.

Etrafa bakınırken başıma aniden bir şey çarpmış; gözlerim kararırken kendimi yerde bulmuştum. Gözlerimdeki karartı gidip gelmeye devam ederken üzerime birinin eğildiğini görmüş, ama kim olduğunu çıkaramamıştım.

"Kei..Keisuke?"

Tepemdeki kişi her kimse bana daha çok yaklaşıp yakalarımı kavradı.

"Tatile çıktı. Yeni arkadaşların bizleriz."

Bir şey söyleyecekken kafama aldığım ikinci bir darbeden sonra gözlerim tamamen kararmış, sonrasında da algılarım kapanmıştı.

geçiş bölümüydü hadi görüşürüz




Never Too Late | BajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin