8.0

334 35 151
                                    

Chifuyu

Gözüme çarpan güneş ışığı yüzünden birkaç küfür mırıldanıp ellerimi yüzüme siper etmiş, tam zamanını bulup çalmaya başlayan saate de bir yumruk savurup yere düşmesine sebep olmuştum. Sikik alarm kırılmıştı muhtemelen çünkü ötmeyi kesmişti.

Güne ne mükemmel başlamıştım ama..

Gözlerimi ovalayıp ayılmaya çalıştığım sırada aklıma, dün gece Baji'yi odama davet ettiğim gelmişti. Siktir, aklımdan çıkmış tamamen.

Baji'nin yattığı yere döndüğümde hiç beklemediğim bir manzarayla karşılaştım. Kedim Excalibur, Baji'nin kolları arasında yatıyordu ve Baji resmen sarılmıştı kedime. Şaşırmıştım çünkü Excalibur yabancıları pek sevmezdi ve bırakın yanlarına yaklaşmayı, onlarla bu kadar yakın durmazdı asla. Ayrıca çoğu zaman bodrum katında takılırdı. Oradaki odaların hepsini ona özel hazırlamıştım. Yani Baji'yi daha önce görmüş olması da muhtemel değildi.

Ulan Baji, kedimi ne ara çaldın lan?

Biri kedi, biri de vampir olmasına rağmen, sebep olduğum gürültüyü iplememiş gibiydiler. Hallerinden memnun bir şekilde yatmaya devam ediyorlardı. Excalibur uysalca mırıldanıyor, patilerini ağır hareketlerle oynatıyordu. Baji de hiçbir rahatsızlık belirtisi göstermeden uyuyordu.

Vücut ısısını yoklamak için alnına dokunacağım sırada başını hafifçe aşağı eğip engel oldu bana. Excalibur'u da iyice kendine çekmiş, sırtını göğsüne bastırmıştı kedimin. Kabus görüyordu ya da dokunuşumdan ürkmüştü. Kaşlarını çatmış, bir şeyler mırıldanıyordu ama ne dediğini anlamıyordum.

Bu sefer daha yavaş ve hafif şekilde alnına dokunduğumda aynı tepkiyi vermemiş, hatta yüz ifadesi yumuşamıştı. Vücut ısısı düne göre daha iyi, olması gerektiği gibiydi.

İkiliyi kendi hallerine bırakıp odadan çıkmış, banyoda işlerimi hallettikten sonra da aşağı inip kahvaltı hazırlamaya başlamıştım. Baji, önüne ne koysam yiyordu zaten. İkimiz için krep, Excalibur için de ton balıklı mama hazırlamıştım.

Tabakları masaya yerleştirdiğim sırada Baji, kucağında tuttuğu kedimle beraber salona gelmişti. Excalibur'u tek koluyla tutuyordu ve küçük bedenini göğsüne yaslamıştı. 

"Günaydın, Matsuno." Bana selam verdikten sonra sandalyelerden birine oturup; kedimi de kucağına oturtmuştu.

Şaşkınlığımı belli etmemeye çalışarak tabağı önüne koyup kendi yerime oturdum. Excalibur, yemeklerin kokusunu alınca patilerini masaya koyup iki ayağı üzerinde ayağa kalkmış, masadaki yiyeceklere bakınmıştı. Baji de bunu bekliyormuş gibi krepten bir parça koparıp kedime vermişti.

Harika.. kedimi de kendine benzetecekti.

Onları izlemekten kendi yemeğime bile odaklanamamıştım. Kedimle konuşmaya başlamıştı şimdi de. Baji, hiç yaşamadığım deneyimleri tattırıyordu bana.

Yere koyduğum mama kabını fark edince kabı alıp masaya, Excalibur'un önüne koymuştu. 

Excalibur, yaramazlık yapmayı seven bir kediydi ve başka bir zaman onu masaya almış olsaydım ortalığın anasını ağlatırdı. Ama şu an çok uysal davranıyordu. Baji manyağı, garipliğini kedime de bulaştırmıştı anlaşılan.

Karşımdaki şirinlik abidesi manzarayı görmezden gelmeye çalışarak yemeğime döndüm. Evet, itiraf ediyordum ki fazlasıyla sevimliydiler.

Excalibur, mamasını bitirdikten sonra Baji'ye sırnaşmaya başlamıştı. Patilerini göğsüne bastırıyor, boynuna sokuluyordu. Baji de halinden memnun gibiydi. Bir eliyle kedimin tüylerini okşarken diğer eliyle de yemeğini yemeye devam ediyordu. Masada benim de bulunduğumu unutmuş gibiydiler.

Never Too Late | BajifuyuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin