[24] açığa çıkan bir gerçek

11.2K 900 628
                                    

selamlarr

size guzel bir haberim vaaarrr

yazacagim şeyleri sigdirabilirsem bir sonraki bolum final, ama sigdiramazsam birkac bolum uzatacagim

angst olup olmayacagi hakkinda bir bilgi vermeyecegim, bunu siz anlayin istiyorum. ki zaten goreceksiniz, yani anlayacaksınız xmsldmsjxksls bir sey demeyecegim

umarim bolum hosunuza gider, keyifli okumalar

sizi seviyorum<3

-

yine okul günlerinden birindeydik. jeongguk sabah beni okula yakın bir yere bırakmıştı. kimya dersi de 3 ve 4. saatlerdi. ilk iki dersimiz fizikti, ve bu yüzden somurta somurta merdiven çıkıyordum hâlâ.

sonunda sınıfa ulaştığımda, içeride oturan yoongi, jimin ve hoseok'u gördüm. "günaydın," diye mırıldanıp sırama oturdum ve cama yaslandım hafifçe.

"noldu?" dedi hoseok arkadan omzumu dürterek .

"fizik var," dedim ağlamaklı bir sesle. fizik iyi güzel dersti de, hocası cidden görüp görebileceğiniz en huysuz kadındı. tanrı kocasına sabır versin ne diyeyim.

"sonra da kimya var, siktir et." dedi yoongi.

"keşke jeongguk'ta öğrenci olsa. hep beraber oluruz. anneme de arkadaşım diyip eve çağırırım falan." bunun hayaliyle gülümsediğimde, jimin ayağı kalkmış ve yoongi'nin elinden tutup çekiştirmeye başlamıştı.

"yoongi, gel şu arka sıraya gidelim. bogum gelir şimdi zaten, yerimi işgal etti malum. hadi hadi hadi," yoongi ayağı kalkıp kafasını salladı. "iyi, gidelim."

duvar kenarının en arkasındaki sıraya oturduklarında, hoseok da arkamdaki sıradan yumruğunu uzatmıştı. yumruk tokuşturduktan sonra önüme dönüp okuduğum kitabı çıkardım.

yaklaşık 10 dakika kitap okuduktan sonra bogum kapıdan içeri girmişti, yanıma gelip gülümseyerek "günaydın," dediğinde. bende aynı şekilde gülümsedim. artık eskisi gibi yakın hissetmiyordum kendimi ona, ama yapacak bir şey yoktu. onu kıracak kadar kötü bir insan değildim.

"günaydın." dedim bende.

telefonumu çıkarıp ekranını açarak masaya koyduğumda, ekranda beliren, 'kahramanım' ismiyle telefonu hızla tekrar elime aldım. bogumun ekranda olan bakışları kendi telefonuna döndüğünde, yavaşça açıp kulağıma dayadım ve cama yasladım kendimi.

"alo?"

"bebeğim, ne yapıyorsun?"

"hiç, kitap okuyordum öyle." derin bir nefes aldığını hissettim.

"bogum mu var yanında? niye konuşamıyorsun rahat rahat?"

"evet," diyerek kısa kestim. daha fazlasını söylersem bogum şüphelenirdi.

"sikeceğim o bogum'u da şimdi," diye mırıldandı öfkeyle sessizce. gerçekten sessizdi ama duymuştum. "benim için kattaki erkek öğrenci lavabosuna git ve son kabinde beni bekle bebeğim."

"tamam o zaman, görüşürüz."

"görüşürüz." telefonu kapatıp bu sefer ekranını da kapatırken bogum, "şey," diye mırıldandı ama sözünü kestim.

"lavaboya gitmem gerekiyor, geldikten sonra konuşsak?" kafasını sallayıp geçmem için kalktığında, hızlı adımlarla sınıftan çıkıp lavaboya gitmeye başladım. içeride kimse yoktu çünkü henüz kimse okulda değildi. herkesin tercihi son 10 dakika gelip derse geç kalmamaktı. benim tercihim ise erken gelip arkadaşlarımla ya da öğretmen sevgilimle vakit geçirmek.

kimyager | jeongguk & taehyung Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin