Olmadığı zamanlarda bile birine sadık kalmak her yüreğin harcı değildir, demiş Cemal Süreya. Vefa, insana yakışan ve insana has bir özelliktir. Bir kişinin gönül dünyasının olmazsa olmaz temel direklerinden biridir. Ahd iki tarafın sözleşmesi demek. Bir taraf söz verirse bu vaad olurdu. Fakat vefa ise, ''sevgiyi sürdürme, sevgi ve dostluk bağlılığı'' anlamındaydı. Elimdeki şiir kitabının sayfasını çevirdim. "Ne kadar yakından ve arada uçurum; insanlar, evler, aramızda duvarlar gibi. Uyandım, uyandım, hep seni düşündüm. Yalnız seni, senin gözlerini.."
Yanımdaki ağırlıkla beraber kitabı kapatarak divanda doğrulmuş, kitabı göğsüme bastırmıştım. Abimden böyle bir şeyler saklamak beni o kadar kötü hissettiriyordu ki.. ama bu konuyu ona açamazdım. İmkansız bir şeydi, onun kalabalık başını bir de bununla doldurmak istememiştim. Kaşlarını hareket ettirmişti, aynı şekilde karşılık verdim. Kafa hareketlerini kopyalamış, kafamı omzuma doğru yatırmıştım.
"Ben senin hallerinin ne olduğunu tahmin ediyorum ama karışmayacağım.. Bugün işten biraz geç çıkacağım abim, haberin olsun. Babam sana emanet."
"Tamam abi, merak etme sen. Akşama taze fasulye yapacağım, haberin olsun. Bir şeyler atıştır ama çok doyurma karnını. Sonra yemek bitmiyor, ziyana gidiyor bak."
"Tamam tamam, yemem bir şey."
Başımın kenarındaki öpücükle gülümseyerek kitabı yeniden kucağıma bırakmış, abimin uzaklaşmasını izlemiştim. Bugün yapmam gereken pek bir şey yoktu. Yemeği yapabilmek için de biraz erkendi. Aklıma gelen fikirle ayağa kalkarak kitabı divana yerleştirmiş, içeriye girmiştim. Babam salonda oturmuş, camdan dışarıyı izliyordu. Gözlerinde gelen yaz havasının değişikliği vardı, eskisi gibi karamsar bakmıyordu. Gedelli ona iyi gelmişti, gerçekten iyi gelmişti.
"Babam, ne yapıyorsun bakalım?"
Gözleri camdan bu tarafa dönmemişti. Biliyordum, duymuştu beni. Düşünceliydi her zaman olduğu gibi. İlgisini çekmek pek kolay olmuyordu. Yanına oturarak derin bir nefes aldım. Annemin vefatından bir süre sonra olmuştu bu, kendisini kapatmıştı. O zamandan beri ne sesini duymuştum, ne suratına yansıyan duygularını. Gözlerinin içine bakınca biraz da olsa anlıyor gibiydim ama işte.. sesini özlemiştim. Bana kızım deyişini, sorular soruşunu, hatta kızmasını bile.. Sağlık ocağına götürmüştük o zamanlar, kendi imkanlarımızla. Tabii, pek bir bilgi alamamıştık. Abim liseden mezun olunca kazandığı üniversitenin hastanesine götürmüş, hastalığını öğrenebilmiştik. Selektif Mutizm deniyordu buna. Nasıl olduğunu o zamanlar akıl edememiştik yine. Doktor bu hastalık için kişinin konuşma becerisi bulunduğu halde konuşmaması diye bir tanım vermişti bize. Kişi konuşacağı kişileri seçer ve sadece onların yanında konuşur demişti ama bize bu dahi olmamıştı. Belki de çocuklarını seçmek istememişti. İhtiyacı olan tek şey annemdi belki de. Göz temasını sürdürmede güçlük, boş ifade ve gülümsemeye isteksizlik veya aralıksız gülümseme, aile üyelerine bile duyguları ifade etmede güçlük, hatta hiç ifade edememe.. Çocuklarda da görülebilen bu rahatsızlığın bir tedavisi vardı ama babamın durumunda pek işe yaramamıştı. Bu yüzden belki de onu kendi haline bırakmamız, yine de ara sıra kendimiz denemeyi kararlaştırmıştık. Duvardaki bağlama ve saz ikilisi gözüme ilişti. Nasıl da mutluydu onları çalarken. Hepimiz bir aradayken. Yaşam enerjisi veriyordu bizim varlığımız ona, özellikle annemin varlığı. Onun vefatından sonra bir süre kendimize gelememiş, babamın da bu hale geldiğini görünce abimle daha da paniklemiştik. 'Babam artık bizi sevmiyor mu?' diye sorduğum sorular olmuştu. Gerçekten bizi sevmiyor zannetmiştim, hatta annem yerine ben ölmek bile istemiştim. Sırf o mutlu olsun diye. Allah'ın takdiri, zamanı gelen insan gidiyor. O zamanlar bunu anlamak istemiyordum belki de, şu an ise oldukça farkındaydım. Kendimle de bu konu hakkında çok barışıktım. Duvardaki bağlamayı alarak dikkatlice babamın yanına yerleştirdim. Şimdi o kadar küçük kalıyordu ki ellerimde.. Küçükken abimle beraber taşımak zorunda kalıyordum bazen. Aklıma gelen görüntüler ile gülümseyerek babamın yanına yerleştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝒏𝒆𝒓𝒆𝒅𝒆𝒔𝒊𝒏 𝒔𝒆𝒏? // •gönül dağı fanfic.
Fanfiction•gönül dağı fanfic. "𝖺𝗁 𝗈 𝗀𝗈̈𝗓𝗅𝖾𝗋, 𝖺𝗁 𝗈 𝗀𝗈̈𝗓𝗅𝖾𝗋, 𝗀𝗈̈𝗋𝗎̈𝗇𝖼𝖾 𝗒𝗎̈𝗋𝖾𝗀̆𝗂𝗆 𝗌ı𝗓𝗅𝖺𝗋. 𝗒𝖺𝗄𝗍ı 𝖻𝖾𝗇𝗂 𝗄𝗎̈𝗅 𝖾𝗒𝗅𝖾𝖽𝗂 𝗌𝗈𝗀̆𝗎𝗍𝗆𝗎𝗒𝗈𝗋 𝖻𝖺𝗀̆𝗋ı𝗆ı 𝖻𝗎𝗓𝗅𝖺𝗋. 𝖺𝗁 𝖻𝖾𝗇 𝗇'𝖾𝖽𝖾𝗒𝗂𝗆, 𝖽𝗈𝗌𝗍 𝖻𝖾𝗇...