B Ö L Ü M 1: T E V Â F U K

48 7 1
                                    

Nihayet okulun son dakikalarına gelmiştik.

Bugün günlerden salıydı, haftanın en ağır günü. Soluk almadan işlediğimiz derslerin bitmesi için dakikaları sayıyordum. Vera ve Okan, Dekan ile bir şey görüşmesi gerektiği için son derse girmeme kararı aldılar. Derste not tutabilmek için harcadığım üstün çabadan sonra hocanın "Ders bitmiştir." demesiyle rahat bir nefes aldım.

"Hey! Şu soruları yaptın mı?"

Bana yalvarıcı bakışlar atan sarışın çocuğu başımı yukarı aşağı sallayarak yanıtladım. Sanırım yüzümdeki bıkkınlığı fark etmişti.

"Anlatmanı istemiyorum korkma, cevapları alsam yeter."

"Dürüst olmak gerekirse zaten anlatmakla uğraşmayacaktım." dediğimde mavi gözleri açılmış, şaşkın bir ifadeyle bana bakıyordu.

"Bu çok dürüstçeydi." derken soruların resmini çekiyordu.

O, görmese bile omzumu silktim.

Normalde tanımadığım insanlar ile sohbet etmek istemezdim ama bu çocuk zararlı bir tipe benzemiyordu. Soruları istediğine göre bu derse önem veriyordu.

"Ben de dürüst olayım mı?" demesi dikkatimi çekmişti.

"Ol." dedim kısa cevap vererek.

"Dürüst olman tuhaf geldi, siz kızlar daha çok bahanelerinizi kullanırsınız sanıyordum." dediğinde tek kaşım havaya kalkmıştı.

"Neden böyle bir düşünceye kapıldığını merak ettim? Yaptığın genellemeye dahil olmamak gururumu okşadı. Ayrıca insanları dışarıdan gözlemlemek o kadar kolay değil." dedim ciddiyetle.

Sarışın çocuk bir an afalladı ve gülerek "Tamam, sakin ol." dedi.

"Bir insanı çözmek o kadar kolay değildir, yürek ve bolca sabır gerekiyor. Söz konusu bensem bu dediklerime ek olarak kırk fırın ekmek de yemelisin." dedim. Sonunu şakaya vurmaya çalışmıştım çünkü karşımdaki çocuk da ciddileşmeye başlamıştı.

"Hayır, buna bir daha girişeceğimi düşünmüyorum." dedi yüzünde tatlı bir tebessümle.

"Neyse, daha fazla teyze nasihati vermeyeceğim. Üniversitedeki insanların bunu yaptığını pek sanmıyorum." dedim.

Ona söylüyor gibi değil de daha çok kendi kendime konuşuyor gibiydim. Defterimi çantama koydum ve beni izleyen sarışın çocuğa baktım.

"Görüşürüz, hem belki bir dahaki sefere soruyu da anlatırsın."

Tebessüm ettim "Görüşürüz." diyerek onun yanından ayrıldım. Sınıftan çıkar çıkmaz kapının önünde beni bekleyen Vera ve Okan'ı gördüm.

Okan, 1.85 boylarında, kahverengi yukarı doğru taranmış saçlara ve mavi gözlere sahip. Biraz kaba ve agresif bir insan. İnsanların sevdiği bir tip sayılmaz.

Vera ise 1.68 boylarında, saçları kahverengi, kısa ve kâküllü. Saçının sol tarafındaki bir tutam mavi renk. Kahverengi büyük gözlere sahip. Deli dolu ve anı yaşayan bir insan. Vera, Okan'ın aksine insanlar tarafından sevilen bir tip.

Yanlarına ulaştığımda Vera, her zaman ki neşesiyle "Nasıldı bizsiz ders?" diye sordu.

"Çok güzeldi, senin dırdırın olmayınca daha zevkli." dediğimde Vera, alaycı bir biçimde gülümsedi ve hafifçe omzuma vurdu.

Guruldayan karnımı ovalarken "Hadi gidelim, acıktım." dedim

Okan, "Nereye?" diye sorduğunda Vera, yüzünde sahte ve abartılı bir şaşkınlıkla "Ne demek nereye? Cuma günü sözleştik ya. Yemek yiyecektik." dedi.

DinleyiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin