B Ö L Ü M 1 5: H İ C R A N

10 1 0
                                    

"Şurdaki masa boş."

Rüzgâr'ın gösterdiği yere doğru ilerledik ve masaya yerleştik.

Okan, "Kurt gibi açım." derken yemeğinden kocaman bir kaşık aldı ve ağızına attı.

Vera, Okan'ı kısık gözleriyle izlerken "Yamyam." diyerek gözlerini devirdi. "Doy artık ya, yeter." diye isyan etmeyi de unutmadı.

Son zamanlarda okul iyice karışmış durumdaydı. Hergün yeni bir dedikodu yayılıyordu. İnsanlar birbiriyle sadece bunu konuşuyordu. Birbirlerini suçluyorlardı. Akınlar son zamanlarda pek ortada görünmüyordu.

Dilara, sessiz ve sakindi. Aynı zaman Akınla pek görüşmüyordu.

Kaan, kütüphane olayından sonra bir daha hiç karşımıza çıkmadı. Okula geliyordu ama yüzümüze dahi bakmıyordu.

Ayazla ilişkimiz aynıydı. Vera ve Rüzgâr ilişkilerine aynı şekilde devam ediyorlardı. Vera ve Okan sürekli didişiyordu. Herkes değişmişti ama biz hep aynıydık.

Ben bunları düşünürken bir yerde bağırtılar koptu. Sesin geldiği yöne baktığımızda kalabalık olduğunu fark ettik Dekan da kalabalığa doğru koşuşuyordu. Yerimizden kalkıp birlikte kalabalığa doğru gittik.

Duvara büyük harflerle "sır" yazılmıştı ve yazının olduğu duvarın önünde bir erkek öğrenci yatıyordu. Yarı baygındı, alnında yarık vardı, bir tane gözü şişmişti, dudağının kenarı patlamıştı ve elinde morluklar vardı. Baygın bedeni duvara yaslanmıştı.

Dekan, bizi biraz geriye savuşturdu ardından yerde yatan çocukla konuştu.

Sinirli bakışlarla bize döndü. "Bu saçmalığın okulu batırmasına izin vermeyeceğim. Bu olayı polisler halledecek." dedi ve cebinden telefonu çıkartırken yanımızdan ayrıldı.

Aradan yarım saat kadar geçti. Biz bahçede oturmuş öylesine muhabbet ediyorduk. Etrafa baktığımda insanların telefonuna bakıp fısıldaştıklarını gördüm. Yerimden kalkarak telefona bakan birinin yanına yaklaştım. "Bakabilir miyim?" diyerek izin aldım ve ekrana baktım.

"Katilin yüzü belli olmasada vücudu ve saçları görünüyor." dedi telefonun sahibi.

Beynim bir anlığına işlevini yitirdi. Hayatla olan bağlarımı kısa bir an için kestim ve düşüncelerimin içine hapsettim kendimi.

"Canını yakan herkesi öldürmek istiyorum."

"Sanırım bir katille olmak istemezdim."

"Ya bilerek katil olmamışsa?"

Bu konuyu açtığımda hep sessiz kalmıştı. Olabilir mi? Katil olabilir mi?

Dönüp Ayaz'a baktım. Anılarımız geçti gözümün önünden. Kendimden utandım.

Ben nasıl Ayaz'ın katil olduğunu düşünebilirim. Ayaz, öyle bir insan değil. Ayaz, naif bir insan asla birini öldüremez.

Hızlı adımlarla bizimkilerin yanına gittim. "Gidiyoruz." dedim ve onları acaleyle tenha bir yere götürdüm.

Vera, "Ne oluyor Masal?" diye sordu. Ardından bana yaklaştı ve "Yüzün kireç gibi." dedi.

"Katilin fotoğrafını atmışlar." dedim.

Rüzgâr, "Masal, katil kimse kim bizi ilgilendirmiyor?" dedi.

Vera, "Masal, sen bu işe kafayı taktın. Kızım bize ne?" dedi ciddiyetle.

Okan, "Ben gidiyorum ya. Katil bulmaca mı oynayacağız." dedi. Ayaz yine sessizdi.

DinleyiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin