B Ö L Ü M 2 2: M A H P E R İ

14 1 0
                                    

Ayaz'ın ağzından

Toprağa değdirdim ellerimi. Bir süre toprağı sevdim. Benim güzel sevgilim toprak oldu.

"Biz geldik sevgilim. Bak, bu sefer başım dik. Akın ve babası ceza aldı sevgilim, onlar dört duvar arasında ölümü bekleyecekler."

Mezar taşında gezdirdim ellerimi. Damla damla aktı göz yaşlarım. "Huzurlu hissetmiyorum yine de sevgilim. Sen gittiğinden beri uyuyamıyorum, olmuyor."

"Masal, rüyama girer misin? Sana sarılmayı çok özledim." Sesim, ellerim hatta tüm bedenim titriyordu. Boğazım yanıyordu, kelimeler canımı yakıyordu. Konuşmak çok zordu.

Omzumda bir el hissettim ve göz ucuyla baktım. Dilek teyze gelmişti. Elini benden çekti ve toprağa dokundu. "Anneciğim, rahat uyu kızım. O heriflerden kurtulduk."

Dilek teyze şiddetle ağlamaya başladı. Yüzü kıpkırmızı olmuştu, nefes alamıyor gibiydi.

"Özür dilerim bebeğim. Beni affettin mi? Bak, biz babanla çok mutluyuz." dedi zar zor. Hakan amca da geldi yanımıza.

"Özür dilerim kızım, seni hep yalnız bıraktığım için." dedi Hakan amca. Pişmanlık doluydu sesi.

Burdan ayrılmak istemiyordum, bu mezar her şeyden daha huzurlu.

"Venüs çok büyüdü Masal, bir sürü yavrusu oldu. Onlara gezegenlerin isimlerini verdim." dedim ve gülerek ekledim. "Satürn sana çok benziyor, aynı senin gibi pek meraklı."

"Masal geliyor!"

Şaşkınca etrafa bakındım. Nerede? Ben neden göremiyorum?

"Ahhh! Masal doğacak!"

Arkamı döndüm ve Vera'ya baktım. Bir eli karnındaydı, derin nefesler alıyordu.

"Adını Masal mı koyacaksın?" dedim süzülen gözyaşlarımın arasında.

Vera, bana baktı ve gözünden bir yaş aktı. Bu evet demekti. Bir türlü karar veremedikleri isime sonunda karar vermişlerdi.

Dilek teyze "Ambulansı arayın." dedi ve koşarak Vera'nın yanına gitti. Melek, Vera'nın elini tutuyordu. Ambulans gelene kadar hepimiz Vera'ya destek olduk.

Hastane koridorunda telaşlı bir bekleyiş başladı bizim için. Hastaneye girmek benim için biraz zor olsada bunu yaptım. Aradan birkaç saat geçti ve sonunda ameliyathaneden bir hemşire çıkıp bizi bilgilendirdi.

"Bebek sağlı bir şekilde doğdu."

Bu haber hepimizin rahat bir nefes almasını sağladı. Aradan çok vakit geçmeden Rüzgâr kucağında bebeği ile yanımıza geldi.

Hepimiz için duygusal bir andı. Bebeğe yaklaştım ve yüzünü inceledim. Masal gibi mavi gözlere sahipti. Küçücüktü, gözlerini zar zor açıyordu. Ellerini açıp kapatıyor, garip sesler çıkartıyordu. Kulağına doğru eğildim ve şu sözleri söyledim;

"Hoşgeldin Masal."

***

Masal ile dilek dilediğimiz yere geldim. Acaba hangimizin fidanı yeşermişti?

Fidan diktiğimiz yeri itina ile aradım ve buldum. O gün canlandı yeniden gözümde.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum.

"Şarkı söylüyordum."

"Sesli söyler misin?" diye sorduğumda beni reddetti. "Sesi güzel olan sensin."

"Sen başla, eşlik ederim." dedim.

Bir süre sustu ve başını tekrar gökyüzüne çevirdi. Ritmi aklında canlandırıyor gibiydi. Şarkıyı mırıldanmaya başladı.

"Benimsin dedim, değişmez ki bu
Yüzünde bütün renkler var."

O güzel sesi ruhumu okşuyordu. Yüzündeki tebessüm içimi eritiyordu.

"Akılsızım çok,
Benim yerle gökle ne işim var?"

Gözleri biraz daha parladı.

"Öldüm, kollarında cenneti gördüm
Senden sonra söndüm, yakan yok."

Seslerimiz birine karıştı.

"Seninim dedim, değişmez ki bu
Yüzümde yorgun rüzgârlar var."

Gözlerini ban dikti, "bu sözler sana" der gibiydi.

"Önemlisin çok,
Senin dünle yarınla ne işin var?"

İkimizde kısa bir an için sustuk. Bakışlarımı gökyüzüne çevirdim.

"Neden insan hep kendine köle?
Değişmez mi, söyle
Ve o an bende bile yok."

Masal şarkıya girdi ve bakışlarını kısa bir an için gökyüzüne çevirdi.

"Neden insan ayıpladığını
Yaşamadan ölmüyor?
Ve o an bende bile yok."

Yüksek çıkan sesimle son sözlere giriş yaptım.

"Ben öldüm." dedim ve bakışlarımı Masal'a çevirdim.

"Ben öldüm." dedi yüzüme bakarak.

"Ben öldüm." dedim tekrar. Bakışları çok şey anlatıyordu bana.

"Ve ben öldüm." diyerek şarkının son sözlerini söyledi.

Sağ kolumun üzerine yatarak bedenimi tamamen ona çevirdim. Sol elimle önce saçlarına sonra yanağına dokundum. Masal, yavaşça gözlerini kapattı, yüzünde masum bir tebessüm vardı.

Masal, yavaşça yerinde doğruldu ve cebinden bir şey çıkardı. Ellerimi ensemde birleştirdim ve sırt üstü uzandım. Tam olarak ne yaptığını göremedim. Bir süre uğraştı ve en sonunda bana döndü. Gözleri dudaklarıma gitti ardından yüzünde koca bir gülümseme oluştu.

Ellerimi tuttu ve ikimizi de ayağa kaldırdı. "Bu benim için çok özel, benim için onu koru." dedi ve penanın takılı olduğu kolyeyi boynuma taktı.

Penayı tuttum ve kısaca inceledim. Bu benim için çok anlamlıydı. "Koruyacağım."

Masal, gökyüzüne çevirdi tekrar başını. "Keşke yıldız kaysa, tam şuan bir dileğim var." diye mırıldandı. Gökyüzünde gözlerini gezdirdi ve tekrar bana baktı.

"Dilek tutmak için yıldızlara ihtiyacın yok."

Ellerinden tuttum ve onu çimlik alana getirdim. Cebimden iki tane kutu çıkardım, dilek kutusu.

"Bunlar ne?" diye sordu merakla.

"Dilek tohumu. Uzak Doğuda yaşayan insanlar, toprağa dikecekleri tohuma umutlarını, hayallerini, beklentilerini fısıldarlar ve tohumun tutmasını beklerlermiş." dedim ve elimdeki kutulardan birini ona verdim.

"Vay be!" dedi, yüzü şaşkın ama memnundu.

"Tohumu elinin içine al, gözlerini kapat ve dileğini dile." dedim.

Masal, kutuyu açarak içinden tohumu çıkardı. Tohum avuçlarının arasına aldı ve gözlerini kapattı.

Onunla birlikte bende aynı ritüeli yaptım.

Masal'ın hep yanımda olmasını diledim.

"Teşekkür ederim." dedi yüzündeki tebessümle. "Her şey için."

İkimizin tohumu da yeşermemişti. İki dilek de kabul olmamıştı. Cebimden bir dilek kutusu daha çıkardım. Tohumu avuçlarımın arasına aldım.

"Masal bebek, yaşadığı süre boyunca hep huzurlu olsun. Masal ile ismi bir olsun da kaderleri bir olmasın."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jul 07, 2022 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

DinleyiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin