B Ö L Ü M 7: S E R E N D İ P İ T Y

18 2 8
                                    

Yorucu bir dersin sonunda sınıftan çıkarken biraz olsun rahatlamıştım. Dersler ağırdı ve hava çok sıcaktı. Sıcak havada ders çalışmak insanı yoruyordu. Okan vr Vera ile sınıfın kapısında bekleyen Ayaz ve Rüzgâr'ın yanına ilerledik.

Rüzgâr, enerjik bir şekilde "Bir yerelere mi gitsek?" demişti.

"Çok yorgunum bugün, başka zaman yapsak?" dediğimde diğerleri yüzünü asmıştı.

"Hadi ama Masal." dedi Rüzgâr.

"Gerçekten hiç gezecek hâlim yok." dediğimde Vera'da bana katıldı.

Ayaz, "İsterseniz bize gidebiliriz." diye teklif sundu. Aramızda yaptığımız kısa bir konuşmadan sonra teklifi kabul ettik.

Kampüsten ayrıldıktan sonra tramvay durağına ilerledik. Tıklım tıklım, havasız insan araçlarından biri olan tramvay geldiğinde zar zor içeri girmiştik. Tramvay çok kalabalık olduğu için bizimkilerle hiçbir şey konuşamamıştık.

Tramvaydan inince derin bir nefes çektim içime. "Araba şart oldu." dedim ciğerlerim bayram ederken. Ayazların evinin yokuşunu çıkarken hepimiz çöldeki bedevi gibi hissediyorduk. Zorlu yolculuktan sonra Ayazların evine geldiğimizde Ayaz, "Ceketlerinizi alayım." dedi. Elimizde tuttuğumuz ceketleri Ayaz'a verdik. Rüzgâr, kibarca bizi salona buyur etti.

Dış kapının hemen karşısında büyük bir salon vardı. İçeriye girdiğimde gözüme çarpan ilk şey duvara asılmış olan tabloydu. Tablonun hemen altında üçlü koltuk, boydan camın hemen önünde iki tane berjer, üçlü koltuğun karşısında televizyon ünitesi vardı. Salonun sol tarafında ise büyük bir kitaplık ve ipten yapılmış, örgülü bir salıncak vardı.

Üçlü koltuğa dizildiğimizde Ayaz ve Rüzgâr berjerlere oturdular. Bir süre derin bir sessizlik oldu. Bu sessizliği Okan böldü.

"Oğlum, acıktım. Büsküvi falan getirin bari de kemirelim. Bu nasıl ev sahipliği böyle?" dediğinde Ayaz ve Rüzgâr birbirine baktı.

Rüzgâr, "Büsküvi yok ki." dediğinde Okan, onlara ayıplar bir şekilde bakmıştı.

Vera, "Dur ben bir bakayım mutfağa. Yemek yaparım size." dedi ve ayağa kalktı.

"Mutfak nerede bu arada?" diye sorduğunda Okan, "Kızım, bizim evde mutfak neredeyse burda da orada." diyerek Vera'yı tersledi, acıktığı için sinirliydi.

Vera, beş dakika sonra yanımıza geldiğinde "Hadi, alışverişe gidiyoruz." dedi.

"Ben gelmem." dedi Okan.

Rüzgâr, kısaca düşündükten sonra "Benimde hiç çıkasım gelmedi." dedi.

Ayaz, "Ben giderim." derken ayağa kalkmıştı.

Vera, bana dönerek "Sende Ayazla git." dedi.

"Olur, bana farketmez." dedim ve bende ayaklandım.

Vera, bir liste hazırladı ve elimize tutuşturdu. Ayazla birlikte yakınlardaki bir markete girdik. Girişten alışveriş arabası aldık ve marketi gezmeye başladık. Listeyi tamamlamaya çalışıyorduk.

"Süt, yumurta, kabartma tozu, sebzeler alındı." dedim.

"Buzdolabından alıcakalarda alındı." dedi Ayaz, alışveriş arabasına göz gezdirirken.

Listeye göz gezdirdim. "Sadece aburcuburlar kaldı o zaman." dedim.

"Hadi onları da alıp çıkalım artık." dedi ve alışveriş arabasını ilerletti.

Abur cuburların olduğu reyona geldiğimizde kendimi kaybetmiş ve çoğu şeyi almak istemiştim. Boyumdan daha büyük olan raflarda istediğim her şey yukarıdaydı ve benim oraya erişmem imkansızdı.

DinleyiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin