B Ö L Ü M 1 9: C Ü D A

5 0 0
                                    

Ayaz'ın ağzından

Koştum. Bacaklarım acısada koştum. Ona yetişebilecekmişim gibi koştum. Onu bulabilmek için hastanenin her bir köşesini geçtim, bütün hasta odalarını gezdim ama onu morgda buldum.

Orkide kadar güzel sevgilim, hayata gözlerini yummuştu. Belki de bekledi beni ama ben ona yetişemedim.

Buz gibi morga girdim. Ah güzel sevdiceğim, ne kadar da üşümüştür şimdi.

Morg dolabından çıkardılar onu, üzerinde beyaz bir örtüyle. Ona doğru yaklaştım yavaşça. Örtüyü çektim yüzünden. Morarmaya başlayan yüze baktım.

Geri çekildim. Dokunmak istedim ama yapamadım. Ellerim titredi, bacaklarım bana itaat etmedi. Yüreğimdeki acıyı nasıl tarif edebilirim ki? Ben hayatımı burada kaybetmiştim, annemin ölümüyle. Sonra Masal girdi hayatıma, yeniden hayata döndürdü beni ve ben şimdi hayatımı tekrar kaybediyorum. Ben sadece hayatı değil, kendimi de kaybediyorum.

Topladım cesaretimi, yaklaştım ona. Gökyüzü gibi umut barındıran gözleri kapalıydı. Dudaklarıma değen o sıcak dudaklar artık buz gibiydi. Masal, böyle biri değildi ki. O, hayatın renginin bir parçasıydı. Şimdi her şey renksizdi. Masal gitti, hayat bitti.

O güzel saçlarına dokundum son kez. Saçlarını kokladım, ciğerlerimi doldurdum o kokuyla. Kaşlarında, kirpiklerinde, yanağında ve dudağında gezdirdim ellerimi. "Özür dilerim sevgilim." dedim cansız sesimle.

"Yetişemedim."

Masalla yaşadığım her şey bir rüya gibiydi, gerçek olmayacak kadar güzeldi ama şuan çok gerçekti.

Masal'ın ölümü çok gerçekti.

"Beyefendi süreniz doldu."

***

Rüzgâr'ın ağzından

Hastanenin bahçesinde Vera ile oturuyorduk. Vera, sinir krizi geçirdiği için serum takılmıştı, uyandığı zaman hava alması için onu dışarı çıkarttım.

Ağlaması bir saniye bile durmuyordu. Ağzını açıp tek bir kelime bile söylemiyordu, olayı anlatmıyordu. Yemek yemiyor, su içmiyordu, sadece ağlıyordu.

Vera'yı tek başına bırakamadığım ve dürüst olmak gerekirse Masal'ı görme cesaretim olmadığı için morga gitmedim. Masal'ı morgdaki hâliyle hatırlamak istemiyordum. O, benim kardeşim gibiydi. Sessizdi, sakindi, herkesle konuşmazdı, her zaman dinlerdi.

Ondan ayrılmak çok zor, keşke elimden bir şey gelebilseydi. Onun yerine ölmeyi tercih ederdim.

Vera'nın sesi ilişti kulağıma, güçsüz ve kısıktı.

"Rüzgâr, ben ne yapacağım onsuz?"

***

Okan'ın ağzından

Üç günlük dünyaya ne kadar da aldanmışım öyle. Ölümsüz gibi yaşarken hayatın acı tokadı yedik. İnanmadım öldüğüne. Masal, güçlü bir kızdı. Yaşamayı çok severdi, daha bir sürü hayalleri vardı.

Hayalleri kaldı ama o gitti. Bir yıldız gibi kaydı hayatımızdan. Geride biz ve tarif edilemez bir acı kaldı.

Morgda son kez sarıldım ona. Ben Okan, ilk defa güçsüz görünmekten korkmuyorum. İlk defa kim ne der düşünmüyorum. Duvarın kenarına çöktüm ağlıyorum. Hıçkırıklarım yayılıyor etrafa. Ben ilk defa bu kadar rahatlamış hissediyorum, ben ilk defa bu kadar eksik hissediyorum.

DinleyiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin