B Ö L Ü M 1 6: T E G A V V Ü R

7 1 0
                                    

Ayaz'ın şüpheli olarak gitmesinin üzerinden iki gün geçti, iki koca gün. Onunla görüşmeye çalışsamda bu pek mümkün olmadı.

Her şey olabilecek en kötü halde. Bense Ayaz'ın suçsuz olduğuna dair bir kanıt arıyorum. Olaylardan sorumlu tutulan polisin yani Akın'ın babasının söyledikleri hâlâ kulağımda.

"Eğer durumla ilgili bir gelişme ya da kanıt bulursan bana gel. Raporlarla ilgileneceğim."

Hâlâ arıyorum. Her şeyi defterime not ediyorum.

Şüpheliler;

Arda
Kaan
Ayaz

"Cidden olabilir mi?" mantığıyla yazdığım şeyi iki gündür okuyorum. Bu kişiler katil olamaz ki. Arda'dan bahsetmiyorum. Kaan kibar birisidir, dedikodu hakkında herkes konuştu bu onu suçlu yapmaz. Ayaz hakkında böyle düşünebilmek bile canımı acıtıyor.

Ona güveniyorum.

Ya şüphelilerden biri katil değilse? O zaman katil hâlâ dışarıda demektir.

Sıramda kıvranıyorum artık alnım acıyor. Uyuyamıyorum. Onu görüyorum, ellerinde kelepçe var oysa hiç yakışmıyor o güzel ellere.

Bulmalıyım, o kanıtı bulmalıyım. Nasıl bulacağım!

Düşün.

Tabikide iyi yaptığım şeyi yaparak. Dinleyerek!

Kafamı sıradan kaldırdım. Artık okul o kadar da eğlenceli değil, aydınlık değil. Ayaz gittiğinden beri renkler daha soluk gözüküyor gözüme. Sanki kuşlar hiç ötmüyor gibi. Güneş hiç doğmuyor, gece hiç bitmiyor gibi. Hava hep rüzgârlı, sanki her an fırtına çıkacakmış gibi. Yemeklerin de tadı tuzu yok. İnsanların konuştuklarının bir önemi yok artık, Ayaz yok.

Lavobaya girip kendime çeki düzen verdim, morarmış göz altlarım normal görünmeli ve konuşulanları dinlemeliydim. Yüzümü yıkarken tuvalet kapısının dışından sesler geldi. Bu yüzden kabinlerden birine girdim.

Kızların sesleri geliyordu. Makyajlarını tazelerken birbirleriyle konuşuyorlardı.

"Kızım kaç kişiyi aldılar şüpheli diye!"

Tahmin edilebilir, insanlar hâlâ bu konu hakkında konuşuyorlardı.

"Evet ya!"

"Bence sarışın olan masum ya! Sadece hakkında konuştu diye de almazlar yani. Herkes konustu sonuçta!"

"Bizden bir yaş büyük olan birini almışlar. Görünümü falan da iyi yazık olmuş!"

Arkadaşıda buna karşılık "Olsun kızım, bizden büyük sonuçta. Belki de o yaptı. Boşuna almamışlardır içeri. Sessiz biriymiş zaten. Asıl sessizlerden korkacaksın!" dedi.

Bunu çok iyi biliyordum. Sessiz diye Ayaz'dan şüpheleniyorlardı. Kendime hakim olamıyordum gözlerim yanıyordu. Boğazım düğümlemişti. O suçsuz demek istiyordum, o masum diye bağırmak istiyordum.

Hışımla kabini açtım ve dışarı çıktım kızlar durmuş bana bakıyorlardı. Ayaz'ın sessiz biri olduğunu biliyorlarsa beni de fark etmişlerdir.
Biri hemen makyaj malzemelerini toplamaya başlamıştı.

Ellerimi yıkıyordum. Aynadan beri diğer kızın gözlerinin tam içine bakıyordum. İkisi birden tuvaletten çıktıktan sonra bende çıktım. Her yer çok kalabalıktı, herkes bir şeyler konuşuyordu.

İlk defa kalabalık bir yere geçtim.

"O değil mi?"

"Evet o, o!"

"Onunla takılıyordu."

"Bence net onlardan biri."

"Canımız tehlikede, ne bileceğiz intikam almayacağını?"

"Ağzını bıçak açmıyor! Ben her şeyi beklerim bunlardan."

Kaçmak bana göre değildi ama biraz daha kalırsam onlara saldıracaktım ve bu yüzden Ayaz'ın başı belaya girebilirdi.

Sınıfa doğru çıktım ve koridorun sonundaki yangın merdivenine doğru ilerledim. Orası sessiz olurdu, kimse gelmezdi. Fakat bu sefer doluydu, iki farklı ses fısıldaşıyorlardı. Hızlıca kenara çekildim, koştuğum için nefesimi kontrol edemiyordum. Göğüsüm hızlıca inip kalkıyordu. Sesimin duyulmasından korkuyordum.

Kapı aralığından bakmaya çalıştım. Bu sesler oldukça tanıdıktı. Emir, şiddetle bir şeyler konuşuyordu. Net göremiyordum ama ona karşılık olan sesler Çağrı'ya aitti. Aralarında Akın yoktu. Bekleyecek zaman yoktu, telefonumda ses kaydını açtım.

"inanamıyorum buna! Plan böyle devam ediyormuş. Bizi hedef göstericek her şeyden uzak duracağız!" dedi Emir.

Ne diyordu bu! Nasıl yani? Beynim durmuştu ve sanki kalbim artık kan pompalamıyordu.

"Zaten hazır üç kişiyi aldılar. Bunu bozmak aptallık olur." dedi Çağrı.

Gözlerim dolacaktı. Ayaz'ın kurtuluş fırsatı şuan elimdeydi.

"Akın'ın bundan haberi yok değil mi?" dedi.

"Hayır, birlikte olduğumuzu bile bilmiyor. Şuan babasıyla eski yıkık binanın oradalar." dedi ve devam etti. "Seninle konuşma fırsatı yakalamak için onunla gitmedim!"

Duyduklarına inanamıyordum. Emir ve Çağrı bunca zaman Akın'ı kandırmışlardı ve ondan saklamışlardı. Büyük ihtimalle babasının polis olmasından korkuyorlardı.

İstediklerimi almıştım artık gidebilirdim. Elim tam kaydı bitirecek olan durdurma tuşuna gidiyordu ki dikkatimi çeken bir cümle daha duydum.

"Peki ya Kaan'a ne demeli? Aramıza girmek için o kadar uğraştı ve yıllar sonra bizi ele verdi."

Tuşa bastım. Tüm dünya 10 saniyeliğine durmuştu sanki. Kaan, gerçekten suçluydu! Ben ona güvenmiştim.

İçeriden tıkırtılar geldi. Zaman yoktu gitmeliydim. Arkama bakmadan hızlıca sınıfa koştum. Eski binayı biliyordum.

Ayaz'ı düşündüm. Elimdeki kayda baktım bunun sayesinde çıkacaktı. Sınıfa geçtim, aklımda Ayaz'ın kelepçeli hali vardı. Yanında Kaan vardı. Ne şartlarla duruyordu bilemiyorum.

Kaanla olan anılarım aklıma geldi. Ayaz'a "Arkadaşlarımın arasına girmek için istediklerini yaptım bir daha kavgaya karışamam." demişti.

Sonra sahilde konuştuklarımız aklıma geldi "Masal, sana karşı bir şeyler hissediyorum."

Hayır hayır Hayır! Yapmış olamaz. Bunun için yapmış olamaz. Benim yüzünden Ayaz'a suç atmıştır. Vera'yı aradım.

"Alo!"

"Vera yıkılmış binanın oraya gel. Kanıtım var. Akın'ın babasına, sorumlu polise gidiyorum."

"Ne? Masal ciddi misin?"

"Evet, kurtulacaklar." Gözünden bir damla yaş düştü.

"Tamam, hemen geliyorum." dedi ve telefonu kapattı.

Defterimi çıkardım ve katilin kim olduğunu yazdım.

Katil Emir ve Çağrı.

Yıkılmış binaya ilerlerken istemsizce gözümden yaşlar akıyordu. Ayaz çıkınca bu sefer ona, onu sevdiğimi soylecektim. Her şeyi, içimdeki her şeyi söyleyecektim. Ne olursa olsun sımsıkı sarılacaktım ona.

Git gide daha çok yaklaştım binaya. Adımlarım hızlıydı, nefesim boğazıma dizilmişti. Kavuşmamıza az kaldı Ayaz.

DinleyiciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin