35

2.1K 168 36
                                    

" Gel melisacım  müsaittim " sesini duyunca içeriye girdim. Müdüre hanım yatağını çıkarıp hazırlamış eşyalarını düzeltmişti. Ben de kendi valizimi köşeye koydum ve konuşmadan yatağımı hazırlamaya başladım

" ben sağ tarafı kaptım ama eğer istersen sen de geçebilirsin "

" öyle takıntılarım yok siz kalabilirsiniz "

" peki " demişti. Ben yatağımı düzeltirken tekrar konuşmaya başladı

" sanki üzülmüş gibisin bir şey mi oldu melisa "

" ne fark eder "

" anlamadım " dedi şaşkınlıkla

" yani üzgün olsam bile ne fark eder "

" sadece sordum melisa neden tersliyorsun anlamadım " dedi kırılmıştı bu kırgınlık ses tonundan anlaşılıyordu ama pek umursamadım çünkü umursayamayacak kadar sinirli ve gergindim

" sormayın o zaman " diyip işime konsantre olmaya çalışmıştım

" saygılı ol melisa karşında arkadaşın yok "

" o zaman müdürüm gibi davranın " demiştim yatağımı düzeltirken

" sadece üzgün olduğunu gördüğüm için sormak istedim neyse bu yersiz çıkışını üzüntüne veriyorum " demişti sinirle

' ayy ver verme ne olacak sanki ' demiştim boğuk bir sesle ama müdürün duyduğu kesindi çünkü sinirle çadırdan çıkıp gitmişti.
Ben de yatağımı düzeltip yatağın üstüne oturdum. Az önce neden öyle saçma bir çıkış yaptığımı ben de anlamamıştım ama ona patlamıştım. Aslında arkadaşlarımla aram bozulmuştu hem de onun yüzünden ama o bunu bilmiyordu yani onu bunun için suçlayıp ona patlamam ne kadar doğruydu tartışılır. Düşüncelerimden kurtulup çadırdan çıktım. Herkes birileriyle yan yanaydı. Çok acıkmıştım yemek saatine az kalmıştı. Kamp için belirlenen toplanma alanına gitmiş telefonumla oynayarak yemek saatinin gelmesini bekliyordum. Kafamı kaldırıp etrafa baktığımda müdür öğretmenlerle bir yere oturmuş derin bir sohbete dalmıştı. Kızlar ise yine yan yana bir kaç adım öteme oturmuşlardı. Aslında ezgi yanıma gelmek için ayaklanmıştı ama ben kafamı çevirince cesareti kaybolmuş yanıma gelmekten vazgeçmişti.

Herkes kendi halindeydi arada bir bi kaç öğrenci gelip benimle sohbet edip gidiyordu. İstersem aralarına katılabileceğimi falan söylüyorlardı ama teşekkür edip reddediyordum. Temsilci olduğum için biraz şanslıydım çünkü istesem de yalnız kalmıyordum. Bir süre sonra yemek saati gelmişti. Ben de herkesle beraber yemek sırasına girecekken biyoloji öğretmenimiz hülya hanım yanıma gelip

" melisacım yemek için bize yardım eder misin " demişti aslında reddedip yemeğimi alıp yiyip ordan uzaklaşmak istiyordum ama mecburen kabul etmiştim.

" tabi efendim "

" hadi beni takip et sıranın önüne doğru gidelim " demişti ben de dediğini yapıp onu takip etmiştim. Menüde sucuk ekmek ve ayran vardı. Diğer öğretmenler dürümleri hazırlayıp dağıtırken ben de ayranları dağıtıp yemek alanların adının yanına aldığını belirten tik atıyordum.

Sıra bizim kızlara gelmiş tek tek ayranlarını verip isimlerinin yanına tik atmıştım. Ezgiye sıra gelince ezgi önümde durmuştu onun da isminin yanına tik attıktan sonra

" işaretledim geçebilirsin " demiştim

" hep böyle mi olacağız melisa özür diledim daha neden uzatıyorsun " demişti hâlâ kendince haklı olduğunu özür dileyince her şeyin hallolacağını sanıyordu

" lütfen sırayı meşgul etmeyin " demiştim

" bana bir yabancıymışım gibi davranmayı kes artık kırıcı oluyorsun " diyip sıradan çıkıp gitmişti. Bu durum benim de canımı sıkıyor olsa da ezginin ve diğerlerinin burnunun biraz yere sürtmesi gerekiyordu. Çünkü bunu hak etmişlerdi. Hatalarını anlayana kadar da bu durumu devam ettirecektim. Herkese yemeğini dağıttıktan sonra ben de kendi yemeğimi alıp bir köşeye geçip yemeye başladım. Yemeğimi yedikten sonra çadıra gidip akşam için üstümü değiştirip rahat bir şeyler giyinmeye karar verdim. O an dalgınlıkla izin almadan çadırı açıp içeriye girdiğimde müdüre hanımı iç çamaşırlarıyla görmüştüm.. Neden seslenmeden girmiştim ki aptal kafam

İMKANSIZIM | gxgHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin