Fizik dersini bitiren zili duyunca not aldığım defteri kapatım sıradaki dersimiz biyolojiy'di bu sene her seneki gibi ortalamamı yüksek tutucaktım Çantamdan biyoloji kitabını ve defterimi çıkartıp masamın üstüne koydum. konuları tekrar edip not alacaktımen son olan konumuza bakmak için defterimi açtın kemosentez bu konu benim için kolay olduğu için çok fazla zorlanmadan testleri çözmüştüm ve karıştırdığım yerleride deftere aldığım notlara bakmıştım
"taehyung yeni öğretmen seni çağırıyor okul bahçesindeki cardakta " yeri'nin söyledigiyle kafamı kaldırıp ona baktım bana küçümser bakışlar atıyordu ama bunu umursamadım "tamam" bu yeni öğretmen denen herifi bir yerde sanki görmüştüm ama çıkartamıyordum ve ya ben öyle sanıyordum test kitabımı kapatıp okulun bahçesine gitmek için yol aldım.Koridorda yürürken insanlar her zamanki gibi bana küçümser bakışlar atıyordu açıkçası bende neden nefret ettiklerini bilmiyordum ama bu benim işime yarardı oh ne rahat hiç sahte arkadaş derdi yok dışlanma derdi de yok ama yalnızlık vardı ama bunu giderek alışıyordum ama bir yandanda bu duyguya tamamen alışmaktan delicesine korkuyordum. Hayatımın sonuna kadar yanlız olmak ürkütücü geliyordu.
Yeri'nin dediği gibi cardaga ilerledim cardakta oturmuş çayını yudumluyor bir yandanda kitabını okuyordu"merhaba hocam beni istemişsiniz " demle birlikte Jin denen hoca kitabından kafasını kaldırıp gülümseyerek" hoş geldin taehyung geç otur şöyle "dediğini yapıp karşısına oturdum" Eee... nasılsın bakalım "
" iyim" siz nasılsınız demeye gerke duymadım bir an önce ne söyleyecekse söylemesini istiyordum " biliyormusun senin babanla çok iyi arkadaştık" demesiyle beraber şaşırmıştım babamın arkadaşı mı eğer öyleyse...
"nasıl yani" babamın çevresi o kadarda geniş değildi babamın zaten çok fazla arkadaşı yoktu en fazla üç tane vardı yani ben o kadar sanıyorum "biliyorsun senin baban matamitk öğretmeniydi benim eski okulda tanışmıştık ve iyi anlaşmıştık babanla iyi gecinirdik benimde o öldüğünü bir kaç gün sonra haberim oldu sana bunu vermek istedim ama seni bulamadım ama şansa bak ki seni yeni atandığım okulda buldum ve bunu sana artık verebilirim " ağzım dahada açılabilirmiş gibi daha çok açık kaldı ben ne diyeceğimi bilemiyordum içimdeki özlem sürekli kendini hatırlatıyordu. Bir şey diyemeden önüme bir kutu koydu ben hayal kafamın içinde ki sorulardan kurtulmazken çıkamamıştım ki o sesi tekrara duydum "ah... Hiç bilmiyor ki en yakın arkadaşını senin öldürdüğünü"
birden babamın en yakın arkadaşı olduğunu öğrendiğim adamın arkasından yine o yaratık beliri vermişti ama onu görmemezlikten gelmeye çalıştım ama sadece çalıştım. İstemiyordum.
"Biliyormusun çok merak ettiğim bir şey var ne zaman ölçeğin ah... Dur tahmin edeyim mi? "
ellerimle kulaklarımı kapatım "neden ölmemi istiyorsun bırak yalnız bırak artık beni" ağzımdan fısıltı gibi çıkan cümlelere karşı burnundan güler gibi bir ses çıkardı" aptal taehyung sen ölmediğin sürece benden özgür olamam öldüğün gün sonunda buradan kurtulacağım "
Yine yerlerden kan fışkırıyordu sanki havada parlayan güneş bir anda yok olmuştu ki her yer karanlık kap karanlık olmuştu etrafımdaki fısıltılar artıyordu. Kulaklarımı daha sıkı kapatmaya çalıştım ama nafileydi
Yaratığa son baktığımda parçalara bölünerek kaybolmuştu gözlerimden yaşlar akıyordu yere değdiği an kan gölüne karışıyordu. omzumda hisetigim elle irkilemem bir olmuştu "taehyung iyimisin bir kaç dakikadır sana sesleniyorum neden beni duymuyorsun ve amanın neden ağlıyorsun ben... Üzgünüm sana olanları-"
önümde duran kutuyu alarak hızlıca oradan uzaklaştım sınıfa doğru yönümü ayarladım arkamdan bağıran hocayı duymamazlıktan gelip ordan uzaklaştım.
Sınıfın kapısını açıp içeriye girdiğimde sırama doğru ilerledim çantamı alarak eve gitmeyi umdum benden izinsiz akan göz yaşlarımı kolumumla sertçe sildim ama nafileydi yerini yeni göz yaşları kaplıyor'du çantamın fermuarını kapatarak sınıftan çıktım.
Merdivenlere doğru ilerliyorken bir anda bir kişiye crapmamala düşecek gibi oldum "hey önüne baksana" kulağıma dolan o nayif sesiyle beraber kim olduğunu anlamıştım ama kafamı kaldırmadım beni böyle görmesini istemedim " taehuyung " sesimi çıkartamadım titrek ve yorgun sesimi duymasını istemedim.
gitemeye yeltendigimde jungkook kolumu tutarak geri çekti "taehyung gerçekten iyimisin neden bana bakmıyorsun?" bir anda elini çeneme koyup kafamı kaldırdı ah... sevdiceğim beni böyle görmeni hiç istemiyordum lakin beni zaten böyle görmüştün benim ne kadar acınası halimi görmüştün "taetae neden ağlıyorsun? Birimi üzdü seni"
"ne tür bir insana konuştuğunu bilsen böyle yakın davranırmıydı çok merak ediyorum"
"kimse bir şey yapamadı eve gitmek istiyorum" dediğimde hayla bir çift meraklı gözlerle bana bakıyordu "o zamana beraber gidelim" kafamı iki yana saldım "hayır sen kal ben gidicem" kolumu ondan çekmeye çalıştım ama olmadı bir anda beni sürüklemeye başladığında o kadar yorgundum ki artık bütün enerjim sömürülmüş hissettim okuldan çıktığımızda arabasına doğru yol aldı ön kapıyı açarak beni oturtup kapıyı kapattı.
Oda şoför koltuğuna oturup önce benim sonra kendisinin emniyet kemerini taktı " seni harika bir yere götüreceğim ve mutlu olacaksın bak gör" diyerek arabayı çalıştırdı ve nereye gittiğimiz bilemeden sadece yolu seyrettim artık bu yük giderek beni yoruyorudu bir gün bu yorgunluğa dayanamıyıp düşmekten korkuyorum ve bir daha kalkamamtan
#########
Bir bölümün sonu daha bugün army bonbum geldiği için çok mutluydum bende dedimki bu bölümü erken yazda okurlar mutlu olsun
Bir dahaki bölümde görüşürüz herkese mutlu günler dilerim
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deceived
Teen FictionKaranlığından kurtulmak için ışığına sığındı taehyung, lakin ışığında yok olmak istemedi.