24. Bölüm

42 2 16
                                    

Yoongi gözlerini kararsızlıkla benden kaçırırken içimdeki tuhaf hissi bir türlü çözemiyordum, sanki büyük bir şey vardı ortada benim bilmediğim ama ve lakin herkesin bir haber olduğu büyük olan bir sır  o sırın ardındaki özgürlüğü bir tek ben mi bulamamıştım?

gizlenmiş kapının ardındaki gizemi bir tek  ben mi anahtarını bulamamıştım? Kafamı kurcalayan yeni sesler ürkütücü yankılanan sesler, bana sürekli şunları tekrar ediyordu.

Seni yok edecek gizemi çöz!

Senin hayatını sona erdirecek gizemi çöz!

Çöz şunu en kısa sürede çöz, çöz ki daha fazla parçalanma!

"her neyse boş ver ve yemeğini ye. Ayrıca ben asla ağlamadım tamamı!"

Bir anda ani duygu değişimi beni şaşırtırken şaşkınlığımın ardından büyük bir soru işareti bırakmıştı, jungkook'un böyle yapmasının bir nedeni mi vardı? Aklıma takılan sonu olmayan sorular geride bırakarak sandalyeye oturarak soğumuş  lakin lezzeti üstünde olan krepten bir parça daha almıştım.

"ben gidip üstümü değiştirip geleceğim sende yemeğini bitirdikten sonra üstünü giyersin sonrada çıkarız" kafamı istemsizce heyecanıma engel olmayarak hızlı bir şekilde bir yukarı bir aşağıya salayarak cevap vermiştim "" "tamamdır! " yoongi gülümseyerek arkasını dönüp gitmişti

Benimle ilgilenmesi için yoongiyi tutan jungkook aklımda neler vardı acaba sürekli aklıma takılıyordu, karşımdaki kapıların ardındaki sırları hiç birini çözmemiştim ve bu kapılar giderek artıyordu.

Kafamı iki yana salayarak bu düşüncelerden kurtulup dışarıya çıkarmanın verdiği heyecana bırakmıştım kendimi, lakin şu vardı dışarıya çıkmak beni heyecanlandırırken bir yandanda korkutuyor du, bir yıldan aşkın bir süredir kalabalık bir ortamda bulunmamıştım, ve bu biraz beni korkutuyordu özelikle son olanlardan sonra çok fazla tereddüt ediyroum, Ama ve lakin yoongi bir sorun olmayacağını söylemişti ve bu nedense beni güvende hissettiriyordu.

______

" taehyung ben hazırım sende hazırlan ve  çıkalım-"

Yoonginin sesini duymamala birlikte elimdeki son bardağıda bulaşık makinesine yerleştirmiştim. " hazırsan gidelim!" diyerek hızlı ve heyecanlı bir şekilde yoonginin yanına gidi vermiştim " taehyung daha yedi sekiz dakika oldu ben hazırlanalı, ya ben çok yavaş hazırlanıyorum, yada sen çok hızlısın"  ağzı açık bir şekilde bana bakıyordu, bu şekilde durması açıkçası biraz komikti!

" neden şaşırdın ki?" diyerek ona bakmıştım soru sorar gözlerimle
" çünkü hem masayı toplamıştır ter temiz olmuş mutfak ve bunu geçtim mükemmel bir şekilde hazırlanmışsın şırın ne!" anlayan bir yüzle ona bakarak
" yok söylemem sırımı ve bu kadar konuşmak yeterdışarı çıkmak istiyorum"

Yoongi kendine gelmek için kafasını bir sağ bir sola salayarak kendine gelmeye çalışmıştı.

" o zamana güzeller önden" diyerek eliyle kapıyı işaret etmişti,

Kapıya doğru ilerlemeyi başlamıştım, içimdeki heyecan biraz daha arterken mutlu oluyordum, bir yıldır bu evin bahçesinden başka bir yere gidemiyordum, hoş bu bahçenin ardında sonu gözükmeyen bir orman vardı ha bahçe, ha büyük bir orman fark etmiyordu benim için.

Kapıyı açtığımda yüzüme çarpan hafif esinti, rüzgarın dansına eşlik eden kuşların cıvıltıları farklı renklere bürünmüş ağaçları sonbahar mevsiminin habercileriydi.
Bunlar beni daha da mutlu ederken hafif bir gülümseme yerlestirmistim yüzüme.

Birden arabanın gürültülü kornasını duyamamla yerimden sıçramam bir olmuştu, bir anda bütün hisselerimin yerini korku kaplayı vermişti.

Sesin geldi yere sağ tarafıma baktığım gibi arabanın içinde delicesine gülen bir yoongi sinirimi bozmuştu, düzgün dürüst bir nefes bilene aldırmıyorlar! Yoongi eliyle gelmem için işaret ediyordu, zaman kaybetmeden hızlı adımlarla arabaya ilerlemiştim.

Arabanın ön koltuğun oturarak yoongiye kızgın bakışlarımı atıyordum " korkudan ölüyordum az kalsın birisi sana böyle yapsa hoşuna gider mi!" yoongi ona kızmam şaşırmış gibiydi, ama ve lakin bu çok uzun sürmemişti " bana biri bunu yapacak bende onu yaşatacağım, rüyasında görür anca" diyerek altan, altan gülmeye devam ediyordu,

Arabayı çalıştırarak  kapısı açık olan araba girişinden çıkarak arabayı son sürat sürüyordu.

Uzun süren bir yolum ardından karşımıza bir kaç tane ev çıkmıştı ve  dışarıdaki insanların bir birlerine olan mutluluklarını görüyordum, ben ne zaman acı olmayan bir mutluluğum olacaktı peki ya o mutluluk hiç gelmezse nolacaktı? Diyerekten aklımda olan cevapsız soruların yanıtını arıyordum.

" sana bir şey sormak istiyorum."

Kafamı yasladığım camdan çekerek üzgün görüntümü değiştirip "sor bakalım" diyerek yolu seyretmeye devam etmiştim up uzun bir yol, uzadıkça uzayan bir yoldaydık.

Ses gelmeyince tekrar yoongiye dönmüştüm. Önce biraz duraksasada sonradan toparlamıştı " bu kadar acının içinde nasıl böyle hem enerjik, hemde mutlu olabiliyorsun? Amacım seni üzmek değil! asla üzmek istemem seni ama ve lakin merka duyguma yenik düşüyorum, sürekli, kendimi senin yerine koyuyorum ve.... sonu çıkmaz bir sokağa sapıyor"

Kafamı tekrar cama yaslayarak " o çıkmaz sokaklar sandığından daha da fazlası var tek bir çıkış, milyonlarca çıkmaz sokak denemekten vaz geçemediğin sürece bir şey olmayacaktır ta ki ayağın kırılana kadar"


Ve yol boyu sessizlik hakimiyet sürmüştü ta ki şehrin içine girene kadar.

_____

Yb geldi umarım beğenmişsinizdir geç geldi farkındayım üzgünüm

Oy ve yorum verirseniz sevinirim 🍓

DeceivedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin