.
.
.
.Bulutlardan koparak yerle buluşuyorlardı, her bir damla hayattan bıkmışcasına terk ediyorlardı, Bulutlardan gürültüyle kopan ışık sanki sinirini dışarı atıyordu, çünkî her birine gözü gibi baktığı damlalar teker teker intihar ediyordu, üzüntünün verdiği acı, sinir, mutsuzluk hepsini o korkutucu selse birlikte saldığı ışık ile anlatıyordu.
Ve bunlar yaşanırken bir camın arkasında oturmuş ruhsuz bir beden onları izliyordu , düşünüyordu kaderleri aynı olan yağmur taneleri, sonu onların ki gibi olacağından korkuyordu. Önceki günlerinde ölüme bir koşan ruhsuz benden şimdi ise ölümden korkuyordu hemde ölesiye bunu ona yaştan, en büyük kişi sevdiği adam olmuştu, bir aralar onun ışığı olduğuna inandığı adam yapmıştı bunları ona ışığı dediği adam ışığında öldürdü.
Onun içindeki küçük çocuk da oda korkmuştu ruhsuz bedende küçük bir çocuk vardı içinde küçük ışığını eliyle tutuyordu sanki bir yıldız gibi olan ışığı eliyle tutuyordu o çocuk lakin elini yakmıştı o yıldız, küçük çocuk korkmuştu eline almayı lakin onu bırakmak istemiyordu çünkî eğer o yıldız giderse karanlık korkutucu seslerle dolu odada tek başına kalacağını oda biliyordu.
Tek umuduydu o lakin küçük çocuk bilmiyordu ki çocuğun karanlıktan oluşan iğrenç bir varlık olduğunu, küçük elleriyle tuttuğu yıldızı onu yok edeceğini bilmiyordu bunu acı şekilde sırtına işlenen acı ile öğrenmişti bunu.... Lakin her şey için çok geçti ta ki önüne bir sürü sır perdesi sarılana denk.
Pencereye yapışan her bir yağmur damlaları çok güzellerdi nasıl kıymışlardı kendilerine, her birinin hikayesini dinlemek isterdim sanırım bunun için çok geçti, belime dolanan kolar ile irkilerek daldığım yerden gözlerimi ayırmıştım "neden cevap vermiyorsun taehyung" yoongi hyungun sesini duymamla kafamı ona doğru çevirmiştim " özür dilerim sadece dalmışım" diyerek tekrardan camda asılı kalan su tanelerine odaklanmıştım" böyle yapmamalısın düşüncelerinin içinde boğulmak, denizde boğulmaktan çok daha acıdır hem sana bir sürprizim var" diyerek belime doladığı ellerini ayırmıştı bende oturduğum cam kenarında yoongiye doğru dönerek onu meraklı bakışlarıma maruz bırakmıştım " ne sürprizi?" diyerek bu sefer ben ona meraklı gözlerim ile bakmıştım " sana çilekli turta yaptım" diyerek sevimli gözlerle bana bakıyordu yüzü yüzüme çok yakın iken onun gözlerindeki korkuyu gözlerinin tireyişine şahit olmuştum o onun bir sorunu vardı çok derinden bir acısı vardı toprağı andıran o gözlerine bir şeyler gömüştü sanki yüzü gittikçe yüzüme yaklaşırken elini anlıma düşen saç tanelerini kulağımın arkasına koyup soğuk parmaklarını tombul yanağımda gezdiriyordu " bir sorun mu var taehyung?" az önceki ses tonunda ki ses değişimi beni şaşırtırken sıcak nefesini yanağımda hissediyordum bu düşüncelerimin içinde boğulmak istemiyordum artık " yoongi hyung her yerim ağrıyor özelikle de kalbim her şey bana çok ağır geliyor yoruldum. "
Yoongi derin bir nefes alarak
" taehyung neler hissettiğini nasıl açı çektiğini azda olsa biliyorum. Sevdiğin burnunun ucunda olsada sanki dağlar kadar fark var gibi hissettiğin... gözlerindeki parıltılarının teker teker sönmesi senin yanındayken sana yardım edemem de beni yakıp yıkıyor tae- "" toparklarına gömdüğün hisseler sanki kurtulmak istiyor gibi hyung. Gözlerinde ki acıyı görüyorum sanki büyük bir şey var neden onları orda tutuyorsun? " diyerek toprağı andıran gözlerindeki acıyı sanki anlamak istercesine daha derine bakmıştım. " lakin o toprağın altındaki yasaklı şeyler açığa çıkarsa her şey sonra ericek "
Andien açılan kapı ile yoongi hyung aniden geri çekilmişti " yoongi senin burda ne işin var? " diyerek sinirli sesi ile yoongi hyunga öldürücü bakışlarını atıyordu Jungkook.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deceived
Teen FictionKaranlığından kurtulmak için ışığına sığındı taehyung, lakin ışığında yok olmak istemedi.