Önceki bölüm
Hong Pinggao, derin bir iç çekti. Bu tarikata bir devrim getirecekti. Aklında harika planlar vardı.
.
.
.
.
Çocuklar ilk defa tıkabasa doymuşlardı. Enerjileri bile yerine gelmişti. Yine de şüpheleri, sevinçlerinden ağır basıyordu.Hong Pinggao, çocukların şüpheli bakışlarını gördüğünde ellerini sıkıca sıkmıştı. Bir süre düşündü. Herkesin uykuya ihtiyacı vardı. Çocuklar da uzun süre uykusuz kalmak için eğitilmişlerdi.
Madem iyi bir yemek yemişlerdi. O zaman biraz da uyumalıydılar. Sonra onlar için harika bir eğitim programı hazırlayacaktı. Yüzünde bir gülümseme oluştu. Fakat dışardan bakan birisi için bu gülümseme tuhaf ve korkunç idi.
-Beni takip edin.
Hong Pinggao, aslında çocuklarla sohbet etmek ve onlarla iyi anlaşmak istiyordu. Fakat bunu yapamazdı. Karakter dışına aşırı çıktığı zaman bir ceza alacağı sistemde yazıyordu.
Boşuna kendisini oyun karakteri gibi hissetmiyordu!
Onun yaptıklarını sistemi henüz anlayamamış olmalıydı. Bu yüzden de ceza programı başlatılmamıştı. Hong Pinggao da ceza almak istemiyordu.
Yemek salonundan çıktıktan sonra anılarında yer alan boş bir binaya doğru yürümeye başladı. Bu binalar misafirler için yapılmıştı. Fakat onları yurda dönüştürecekti.
Sade binanın önüne geldiğinde kapıları açtı ve içeriye girdi. Fena değildi. Bir çok odaya sahipti. Kendisini zorladı ve soğuk bir sesle konuştu.
-Gidin yatın. Uyumayanı görürsem...
Çocuklar hala şüphe içindeydi. Akılları çok karışmıştı. Lidere ne olmuştu?! Neden birden iyi şeyler yapmaya başlamıştı?
Çocuklar sanki robot misali evin içine girdi ve dağıldılar. Kendilerine uyuyacak bir yer bulmuşlardı. Gözleri açık bir şekilde uyumaya çalıştılar.
Hong Pinggao, bir süre çocuklara baktı. Onlara acıyordu. Fakat artık Hong Ping yoktu. Kendisi vardı! Bu düzeni değiştirecekti.
Hong Pinggao, en sonunda iç çekerek ayrıldı. Taht odasına geri dönüyordu. Aklında belirlediği düzeni tarikatın sadık üyelerine söyleyecekti. Onu izleyen gözleri zaten sürekli hissetmişti.
Taht odasına gelip de tahta oturduğunda kendisini zorladı ve kendisinden emin ve kibirli, aynı zamanda soğuk bir hale büründü.
-Ortaya çıkın!
Hong Pinggao'nun soğuk sesi ağzından çıktığı anda 13 kişi taht odasında belirmişti. Hepsinde hayvan maskeleri vardı. İki kadın ve 11 erkek vardı. Üstlerinden korkunç bir aura yayıyorlardı.
Fare, öküz, kaplan, tavşan, ejderha, yılan, at, koç, maymun, horoz, köpek, domuz ve son olarak da kedi!
Bunlar 12 zodyak burcuna dayanıyordu. Kedi aslında olmamalıydı. Fakat eklenmişti. Çin zodyak hayvanlarının bir hikâyesi vardı.
Efsaneye göre, uzun zaman önce Yeşim İmparatoru tüm hayvanlar krallığını muazzam bir yarışa katılmaya davet etti! Nehri geçebilen ilk 12 hayvan, görünüm sırasına göre Çin zodyak sisteminin bir yılına atanacaktı. Haber hızla yayıldı ve her hayvan heyecanlandı.
Yarış günü tüm hayvanlar nehir kıyısına toplandı. Sıçan, küçük olduğu ve iyi bir yüzücü olmadığı için imkansız görünen bu yarışın galibiydi, ancak akıllıydı ve bilgisini her hayvanı yenmek için kullandı.
Fare, birlikte çalışırlarsa yarışı kazanma şanslarının daha yüksek olacağına dair öküzü ikna etmişti. Öküz güçlüydü, bu yüzden öküz fareyi bitiş çizgisine taşıdı. Yaklaştıklarında fare öküzden atladı ve bitiş çizgisini ilk geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The devil's test[BL] {TAMAMLANDI}
FantasyBen neyin içine düştüm?! Şimdi bütün bu sorunlarla tek başıma mı yüzleşeceğim? Benim lanet olası suçum neydi!? Doğru, bir suçum var. O da lanet olası manhwa'yı okumaktı. Siz, siz olun. Asla şiddet içeren kitapları okumayın. Bir gün sizin de başınız...