Önceki bölüm
Sonuçta 1 yıl boyunca ölümüne çalışmıştı. Haliyle de biraz dinlenmesi gerekiyordu.
.
.
.
Hong Pinggao, kollarını Gui Tao'nun boynuna dolamış, hafifçe gülümsüyordu.-Sonunda konuşma zamanımız gelmişti değil mi?
Gui Tao da gülümseyerek yanıtladı.
-Haklısın.
Bir sonra ki an Gui Tao, Hong Pinggao'nun kalçasından tutup kaldırdı.
-Sırf sevişebilmek için boyunu uzatmanın yolunu bulmuşsun. Bu çok sevimlice bir hareketti.
Hong Pinggao, dinlendikten sonra sonunda sistemi akıl etmeyi başarmıştı. Karakter profilinden, boyunu 2 değil 4,5 metre olarak ayarlamıştı.
Bazen kendisini bir oyun karakteri gibi hissetse de elinde bu tür bir şeyin varlığından memnundu.
-Ellerin oldukça yaramaz Gui Tao. Kalçalarımı okşuyorsun. Hehehe.. Hiç masum değilsin.
Gui Tao, gülümsemesini bozmadı. Gözleri arzuyla koyulaşmış ve kısılmıştı.
-Masum olmamı mı tercih ederdin? Çok yazık öyleyse. Bunu sen istediğine göre hareket edemeyecek hale geleceksin.
-Hahahahaha...bu çok hoş olurdu. Tekniklerini görmeme izin ver. Yavaşça...eğlenelim..
Gui Tao, yarım bir gülümsemeyle Hong Pinggao'ya baktı. Her zaman onun fazla seksi ve dişi bir şeytan gibi olduğunu düşünmüştü. Yarım yamalak bir ayartmaya bile düşüvermişti.
Hızla odanın içinde ki yatağa Hong Pinggao'yu fırlattı ve üstüne çıktı. Tek eliyle kıyafetleri çıkartıp atmıştı. Kendi kıyafetlerini de çıkardığında ikisi de baştan sona birbirini süzdü.
-Düşündüğümden daha kaslısın.
-Sen de düşündüğümden daha seksisin. Bu yaralar nedir?
Gui Tao, Hong Pinggao'nun biraz daha kadınsı olacağını düşünmüştü. Fakat ince ve şekilli kaslar...onu büyülemiş hatta afallatmıştı.
Hong Pinggao ise Gui Tao'nun vücudunda gördüğü derin kesikleri görünce biraz şaşırmıştı. Kasların arasına gizlenen bu kesiklerin hepsi savaş yarasıydı.
Bir başkasından çirkin durabilirdi ama Gui Tao'da çok harika görünüyordu!
Parmak ucuyla yavaşça kesiklerin üstünden geçti ve elleri yaramazca alt bölgeye gitti ve sıktı.
-Burada bir canavar varmış. Hahahah.
Gui Tao'nun yüzü hafifçe kızardı ve kaşlarını çattı. Hong Pinggao'nun sıkması ile inletecek duruma gelmişti ama utançla inlemesini tutmuştu.
-Hah....
Hong Pinggao, eline sığmayan kocaman erkekliği görünce dudaklarını yaladı ve okşamaya devam etti. Kısa sürede sertleşip daha da büyümüştü.
Yüzüğünden bir kayganlaştıcı çıkarttı ve bacaklarını araladı. Krizantemini bulduğunda sırıttı.
-Beni yiyecekmiş gibi bakıyorsun. Genişletmenin ne demek olduğunu biliyor musun?
Gui Tao, başını salladı ve onayladı. Hong Pinggao'dan kayganlaştırıcıyı alıp biraz parmaklarına döktükten sonra ufak ve pembe krizanteme bir bakış attı ve parmak ucuyla yavaşça okşadı.
Bir parmağından bir daha küçük olan bu delik, nasıl erkekliğini alabilirdi ki? Akıl almazdı!
Yavaşça bir parmağını soktu ve Hong Pinggao'nun bedeninin kasılmasını, sırtını yay gibi germesini ve kaşlarını çatıp, gözlerini kapatmasını izledi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The devil's test[BL] {TAMAMLANDI}
FantasyBen neyin içine düştüm?! Şimdi bütün bu sorunlarla tek başıma mı yüzleşeceğim? Benim lanet olası suçum neydi!? Doğru, bir suçum var. O da lanet olası manhwa'yı okumaktı. Siz, siz olun. Asla şiddet içeren kitapları okumayın. Bir gün sizin de başınız...