9 #İlk Öpücük
Adar, elini boynuma attığında onu geri itmeyi ve çekilmesini söylemeyi düşündüm ama hayır onu durdurmyacağımı biliyorum.
Dudaklarıma yakın durdu.
"Seni öpmek istiyorum," dedi. "Bana izin verir misin?"
Şaşkınca açılan gözlerle ona baktım.
"Senin de beni öpmeni istiyorum," dedi tekrar konuştuğunda. "Ben seni öperken."
Nasıl yanıt vereceğimi bilemedim. Kalbim delice çarpmaya başladı. "Bu çok erken," diye mırıldandım.
"Herkesi sevgili olacağımıza ikna etmemiz gerekecek," dedi, gözleri dudaklarımdaydı. "Şimdiden biraz provaya ihtiyacımız olabilir biliyorsun. Bana alışman gerekebilir ve tabii ki benim de sana."
"Teklifini kabul etmedim ki."
"Evet ama edeceksin," dedi. " Elbette kabul edeceksin, buna inanıyorum."
İç çektim. "Bundan emin değilim."
Dudakları biraz daha yanaştı. "Bence ikimiz de birbirimize çekiliyoruz. Mıknatıslı olan her şey gibi."
Yutkundum. Aklıma birbirine çekilen mıknatıslı müthiş kolyeler ve harika bileklikler gelmişti. Bu aralar modaydı zaten.
Sonra dudaklarını dudaklarıma bastırdığı an dünya durdu, öpüyordu. Ya da dur biraz öpmüyordu. Ama dudakları orada hemen dudaklarımdaydı.
Dudakları hareketlendi.
Gerçekten öpüşmeye başladığı o anda ona karşılık vermeye başladım. Bir öpücüğün bu kadar güzel olmasını beklemiyordum. O an yanlış yaptığımı hissettim ama diğer yandan sanki dünyam tepetaklak oluyordu.
Ruhun içinden ruh sökülür müydü?
Ben biraz öyle hissettim. Eğer şimdi bir son vermezsem. Adam beni öte tarafa gönderecek. Ya da öte taraftayım.
Eli bir anda olmaması gereken yere gitti. Göğsüme. Sıktı. İnledim. Sıktı. Kıvama geldim.
Bir anda onu geriye ittim. "Yeter bu kadar," dedim. Islandığımı hissettim gerçekten. Fena hâlde ıslandım ya.
Fena. Fena. Fena.
Bu adam beni sobeledi galiba.
"Peki." Güldü. Nede olsa istediğini almıştı. "Yarın görüşürüz."
"Görüşürüz," dedim ve arabadan indim hemen.
Kafam bir dünyaydı. Ya da dünya fena halde dönüyordu. Bilmiyorum. ÇOK tuhafım. Çok.
Kapıyı açıp kendimi dışarı attım direkt. Eve nasıl girdiğimi bile bilmiyordum. Aklım hâlâ arabada bıraktığım bana evlenme teklifi eden adamda kalmıştı.
Beni öyle bir öpmüştü ki ona aşık olabilirim. Tek bir öpücükle aşık olabilirim. Tamam. Ben hazırım gerçekten. Evlenelim biz.
Şaka. Şaka.
Kızlara bir şey demeden odama girdim. Yatağıma geçtim.
İlay odama geldi. "E nasıl gitti? Hemen anlat. Neredeydin bu saate kadar."
"İşe alındım, hem de nasıl alındım bir bilsen. Bugünü anlatsam, bir sezonluk dizi çıkar İlay. Neler oldu neler."
"Neler oldu?"
Anlatmaya başladım. İlay her cümlemde yok artık falan diye tepki veriyordu.
İlay, "İnanmıyorum kızım ya. Adar Bey ha? Çok şanslısın gerçekten." dedi. "Evlenecek misin onunla?" diye sordu.
"Saçmalama kızım." dedim. "Nasıl evlenim?"
"Öpüşmüşsün."
"Bir anda oldu ben istemedim ki be."
"Ay sus şimdi. İstemem yan cebime koy yapmışsın ya adama. O da fark edip basmış dudaklarını dudaklarına. Olay bu yani."
"Saçmalama kızım. Sevgilim değil."
"Kes sesini." dedi kaş çatarak. "Öpüşürsen sevgili olursun. Bitti." dedi. "Benim kafada siz sevgilisiniz artık. O kadar bitti."
Gözlerimi abarta abarta koca koca devirdim. "Manyak," deyip güldüm.
"Eeee, ne olacak şimdi?"
"Bilmiyorum."
"Acaba nasıl biri."
"Bilmiyorum."
"Her şeye şöyle cevap verme mal."
"Ne yapim bilmiyorum aptal salak."
"Neyse. İleriki günlerde ne olacak çok merak ediyorum ben ya. Hem de çok fena merak ediyorum."
İlay çıktı. Ben kendi başıma kaldım. Yatağa uzandım.
Ruhun içinden ruh kopuyorsa var ya benim ki koptu gitti. Adam beni genç yaşımda öte tarafa gönderdi.
Yarın neler olacak?
Yarın neler yapacağım?
Neler bekliyor beni?
Gözlerimi kapattım.
Utanmayı ve diğer her şeyi yarına erteledim.