6. Sihirli Kitap Evi 🕯️

1.1K 207 66
                                    

  "Saatlerin bir önemi yoktu, mesafelerin olmadığı gibi..."

 Saçlarımı geriye attıktan sonra oturduğum eski sandalyeye bakıp göz devirdim. Yazar neden böyle bir mekan seçmişti bilmiyorum ama sanırım baş role işkence etmekten zevk alıyordu. Bu durumun hiçbir açıklaması olamazdı.

   Gözlerimi aynada gezdirdikten sonra hafifçe gülümsedim. Bazı sayfaları atlamış ve güzellik algısı nirvana çıkartacak bir modaya gelmiştim. Oben'in aklını başından alabilecek bütün niteliklere sahiptim.

   Saçlarımı yeniden düzeltip rujumu tazeledikten sonra gülerek ayağa kalktım. Hadi gidip rolümüzün hakkını verelim Mai.

    Beyaz eteğimi özenle düzeltip odamdan çıktım ve ahşap merdivenleri inip iki dilimlik kahvaltıma oturdum.

   "Sana bira-" arkasını döndüğünde benimle karşılaşan kadın ağzı beş karış açık kaldı. "Mai!" dedi bağırarak. "Bu sen misin?" diyerek elindeki kaşığı masaya koyup yanıma geldiği sıra bir anda yeniden aydınlanma yaşadım. Yazar sıkıcı yerleri yeniden atlıyordu sanırım.

   "İyi dersler evlat." Arkamdan gelen ses ile gülerek arkamı dönüp de baktığımda arabanın camında gördüğüm şey beni yere çivilemişti. Yüzümdeki gülüş anında kaybolmuş, şaşkınca ellerimi bedenimde gezdirmiştim.

  "Hayır, hayır! Kıyafetlerim!?" Takmadığım gözlüğümün burnumun üzerinde olduğunu fark ettiğimde öfkeyle ayağımı yere vurdum. "Kahretsin!"

   Giydiğim bol pantolonun üzerine beyaz bir tişört ve garip, çirkin bir gömlek giyiyordum. Kahrolası bir moda anlayışım yoktu ama böyle berbat bir kombini ben yapmazdım. Yapamazdım! Gözü olan hiç kimse yapamazdı. Sinirle kafamı kaldırdığımda kızların ileride gülüşerek bir şeyler konuştuğunu görüp derince bir nefes aldım.

  Aptal yazar. Bu zevksizliğinin bedelini ağır ödeyeceksin.

   Ayaklarımı yere vura vura kahrolası okula yürürken bir anda önümden geçen son derecede lüks araçlar ile durmak zorunda kaldım. O kadar yabancı bir seviyedeydi ki gözlerimi defalarca kez kırpıştırmama sebep oldu. Uzaydan gelmiş bir teknoloji...
 
   Çantamın kollarını sıkıca tutup merakla arabaları incelemeye başladım. Yüzüme doğru düşen saçımı geriye attığım sıra bir anda ortaya çıkan, ne yaptıklarını anlamadığım, kalabalık bir kız grubu koşmaya başladı. Aralarında düşmemek için verdiğim çaba ile gözlüğüm yere düşünce sinirle burnumu çektim. Okulun kralı geldi herhalde.

   Gözlüğüme uzandığım sıra, beyaz bir ayakkabı, gözlüğümün üstüne basmıştı. Kırılınca çıkan cam sesi kaşlarımı çatmama sebep oldu. Uzattığım elimi yumruk yaparken kendimi telkin etmeye çalıştım.

   Bu sadece bir kitap Elisa. Bu insanlar gerçek değil. Bunlar insan bile değil!

   Kafamı kaldırıp, dün bana bulaşan, kıza ters bir ifadeyle baktım.

   "Ne yaptığını sanıyorsun?" diyerek ayağa kalktığımda yalandan bir gülücük ile gözlerime baktı.

  "Sana yeni bir gözlük alman için fırsat veriyorum. Çok çizilmişti zaten, gözlerini göremiyorduk." dediğinde gülerek saçlarımı inek örüğümde gezdirdim. Bu tipte hiç de ciddiye alınacak bir insan değildim ama ...

  "Güzel, gözlerimin görünmesini istiyordum ben de." dediğimde yüzündeki o aptal ifade silindi.

  "Sen kendini ne sanıyorsun? Son zamanlarda kafan hep bir dik. Geldiğin yeri ve olman gereken yeri unutmuş gibisin." dedikten sonra üzerime yürüdüğünde kaşlarımı çatarak yüzüne baktım. "Çok daha fazla canının yanmasını istemiyorsan emirlerime itaat et ucube." dedikten hemen sonrasında bir anda beni geriye ittirince boşluğuma geldi. Birkaç adım geriledikten sonra yere düştüm. Avuç içlerim betona vurunca ciddi bir şekilde canımı yakmıştı. 

Sihirli Kitap EviHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin