"Sihirli olan her şey sözlerindeydi..."
Gözlerimi etrafta gezdirdikten sonra dönüp koluma baktım. Serumu çıkarttığım sıra kaybolan adam dikkatimi çekti. Aslında biraz garipti. Yani neden Brean bir anda gelip beni öpmüştü? Amerikan tarzı bir kitap falan mıydı hani? Üç günde haşna-"Neden hâlâ buradasın?" deyince biri koluma baktım.
"Serum vardı. " dedikten sonra ayağa kalktım ancak bir anda başım döndü. Tutunamadım da bir yerlere. Dizlerimin üzerine gürültüyle düştüğümde etraftan hiçbir ses gelmedi.
"Numara yapmıyorsun değil mi?" dedi temkinli bir şekilde.
"Düşerken dizlerimi kıracaktım(!)" diyerek kendisini terslediğimde birinin eli belime kondu. Bir anda havalanan vücudum ile derin bir nefes aldım."Sana güvenmek konusunda problemlerim olduğu için beni suçlayamazsın." dediğinde dudaklarımı birbirine bastırdım.
Etraf eski netliğine kavuştuğunda siyah gözleri ile göz göze geldim. Kimsenin gözleri bu kadar siyah olamazdı.
"Neden?" dedim merakla. Elleriyle hâlâ belimi tutuyor, ayakta durmam için yardımcı oluyordu. "Neden Brean beni son anda telaşla öptü?" dediğimde gözlerini kaçırdı ve ellerini çekti belimden. Hızla gömleğini tuttum. Kaçmasına izin vermedim kendimce. "Benden kaçamazsın beyefendi."
Kafasını çevirip yüzüme baktığında gergince yutkundum. Ayağımı bile kaydırırdı...
"Asıl siz benden kaçamazsınız hanımefendi (!)." derken aşağılayıcı bir tavır ile beni süzdü.
"Ne vardı azıcık kitaplarda gezseydim?" dedim sinirle. "Yani böyle bir şey keşfedip kullanmamak..." dediğim sıra bir anda uzanıp elimi tuttu ve beni çekiştirdi. Ne olduğunu anlayamadım ama serumun iğnesi nedeni ile kolum bir hayli acıyordu.
"Biraz daha kibar..." derken açtığı kapının saçtığı ışık gözlerimi kamaştırdı. Sonrasında bir odaya girdik. Yerlerde kitapların , her yerin darmadağınık olduğu bir odaya.
Kaşlarımı çattığım sıra beni bir sandalyeye oturdu ve sandalyeyi gürültülü bir şekilde ittirip çalışma masasına götürdü.
"Bunlar..." dedim ellerimi bir şeylere değdirmeye çekinerek.
"Mahvettiğin kitaplar. " dediğinde kafamı kaldırıp gözlerine baktım.
"Nasıl yani?"
"Gidişatını, karakterlerin karakterini bozduğun kitaplar. Senin mahvettiğin her şeyi tek tek eski haline getirmek zorundayım." deyince anlamsızca yüzüne baktım."Bunlar yazılmamış mı? Nasıl değişiyor?" dediğimde kaşlarını çatarak yüzüme baktı.
"Bir kitaba girmen normal ama sen olayları değiştirince yazıların değişmesi mi anormal?"
Sözleri ile öylece yüzüne baktım. Haklıydı. Vallahi haklıydı. Diyecek bir şey de bulamadım. Ne diyebilirim? Kendi kendime düşündüm durdum ama bir cevap bulamadım.
"Yardım edebilirim." dedim hızla. "Bozulanları olması gerektiği gibi yazmana yardım edebilirim."
Kafasını iki yana salladı.
"Daha fazla bela istemiyorum." dediğinde hızla ayağa kalktım. O ise geri çekilmişti.
"Gerçekten yaramazlık yapmayacağım. Yaptığım hatayı telafi etmek istiyorum sadece."
Siyah gözlerini gözlerimde gezdirdiği sıra hafifçe gülümseyip ikna etmeye çalıştım. Hayır, diyecek gibiydi. Gözlerimi kaçırdım. Burası büyüylüydü abi. Çekip gitmek mantıksızdı sanki.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Kitap Evi
FantasiAt havaya; yazı gelirse sağa , tura gelirse sola... Her şey bir bozuk paranın, yağmurlu bir günde, düşüp kaybolmasıyla başlamıştı. Dünyaya ait olmayacak bir binaya giren Elisa, kitapların arasında, şaşkınca dolanırken bir kaza sonucunda kitabın...