"Unutamadığım şeyler var, anlatamadığım için..."
Kulaklarıma dolan müzik ile parlak ışık yüzünden yüzümü buruşturdum. Kafamı eğip de ışığı gözlerimden uzak tutmaya çalıştığım sıra kemanın sesi tekrardan beynime nüfus etti.Belimde büyükçe bir el, ayaklarımda rahatsız edici bir ayakkabı vardı. Kamaşmış gözlerim düzelirken, beni yönlendiren, adamın elini sıkıca tuttum. Birkaç adım attıktan sonra hafifçe sendelemiştim ki birden belimi sıkmış ve beni kendine doğru çekmişti.
Kamaştığından bir şey göremeyen gözlerim bu hareketi ile anında düzeldi.
Ne yapıyoruz biz?
"Bizi rezil etmek mi istiyorsunuz?" Kulağımın etrafında dolanıp enseme doğru akıp giden ılık ama tedirgin edici nefesi ile kaşlarımı çattım.
"Ne?" dediğimde bir anlığına durmuştu.
Bu durgun ile gözlerim etrafta gezindi...
"Ne?!"
Şatafatlı, prenses elbiseleri içerisindeki onlarca insan ve onlarla dans eden çakma prensler vardı. Şaşkınca gözlerimi kırpıştırıp da adamın adımlarını kaçırdığımda beni sertçe sarsmıştı.
" Leydi Elizabeth?" diyerek kendisine bakmam için beni zorladı. "Nasıl benim ile bu şekilde konuşabilirsiniz?" dediğinde dudaklarımı açıp kapadım ancak gözüm sürekli süslü avizelere kayıyordu. Şatoda mıydık? Bu bir balo mu?
Gözlerimi birkaç kez açıp kapattığım sıra yanımdan geçen bir prens çakması ile ağzım açık kalakaldım. Üzerindeki kumaşın kalitesi ışığın altında ışıktan daha fazla parıldamasından belliydi. Herkes bir döngü içerisinde bir sağa bir sola süzülüyor, adeta bir peri masalı gibi dans ediyorlardı.
"Müzikal bir kurgu mu?" diyerek beni tutan adama bakınca bir kez daha beynimden vuruldum.
Kızıl sakal?
Daha fazla yakışıklı kaldıramam. Kusursuz insanlar olmak zorundalar mı? Yani ne bileyim. Burnu azıcık eğri olsa olmaz mı? Kemerli ya da çenesi kırılmış falan. Ya da dümdüz insan olsun. Bu ne böyle? Gökten özene bezene indirilmiş, insan evladı gibi.
"Anlamadım?" diyerek gergince etrafa bakındı. Saçları hafif kızıla çalıyordu. Sakallarını ise dibine kadar kazımıştı sanki. Ancak o kadar biçimli bir çenesi vardı ki, iyi ki kazımış. Bu çeneyi herkes görüp keyiflenmeli.
Aman Elisa çok yanlış şeylere odaklandın, asıl konuya dönmen lazım.
"Neredeyiz?" dedim ve elimi sertçe tutan eline kaşlarımı çatarak bir bakış attım. "Üstelik elimi acıttığının farkında mısın?" dediğimde kaşlarını çatarak gözlerime baktı.
"Bu ne cüret!?" dedi bir anda. Öyle çok kabalaşmıştı ki anlam verememiştim.
"Dans edecek kadar yakınız ama soru soramayacak kadar uzak mıyız?" diyerek tek gözümü kısıp yüzümü buruşturdum.
Aklı karışmış gibi bir müddet yüzüme sonrasında ise tedirgince insanlara baktı. Aptal ve oldukça sahte bir gülümseme ile gözlerime baktıktan sonra mırıldandı.
"Gidip fıçı falan mı devirdiniz acaba? Kafanızın bu kadar güzel olmasının başka hiçbir açıklaması olamaz leydim." dediğinde son kelimesi durmama sebep oldu.
"Ben senin leydin miyim?" dediğimde o da durmuştu.
Birkaç saniye öylece bakıştığımız da en sonunda telaşla elimi tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Kitap Evi
FantasíaAt havaya; yazı gelirse sağa , tura gelirse sola... Her şey bir bozuk paranın, yağmurlu bir günde, düşüp kaybolmasıyla başlamıştı. Dünyaya ait olmayacak bir binaya giren Elisa, kitapların arasında, şaşkınca dolanırken bir kaza sonucunda kitabın...