"Ruhumu yıpratan her cümle ruhsuz birkaç insan tarafından kurulmuş..."
Gözlerimi etrafta gezdirdim ve bir kez daha nefes aldım. Üvey abi kitabı. Mükemmel. Şimdi gel çık bu işin içinden.
Artık cidden bu saçmalıklardan sıkılmaya başladım. Başta, başta eğlenceli olabilir gibiydi. Hayır, hatta eğlenceliydi. Sadece bedenimin dünyada kaldığı ve bu yüzden burada başkalarının bedeninde olduğum aklıma gelince...
Kaşlarım çatıldı.
Peki yabancı? Onun bedeni neden dışarıda kalm-
"Ringiringiringi!"
Bir anda çalan alarm ile sıçrayarak yataktan kalktım. Korkuyla açtığım gözlerim telefona kaydı. Allah'ın belası, üç kuruşluk canımı benden alıyordu.Ellerimi kalbimin üzerine koymuş soluklanırken gözlerimi kapattım. Ellerimi kaldırdım ve saçlarımı geriye attım tamam. Halledebiliriz. Sadece birazcık karışıklık çıkartmalı ve yabancıyı yanıma gelmek zorunda kılmalıydım.
Sinirle doğruldum ve susmak bilmeyen alarmı alıp karşı duvara fırlattım. Metalik parçaların kırıp dağılmasının ardından çıkan gürültüye boş gözlerle baktım. Duvarda ufak bir çizik, yerde garip saat parçaları kalmıştı.
Böyle alarm kullananlar mı vardı?
Gözlerimi devirerek lavaboya ilerledim. Ne yapmam gerekiyordu ki bugün? Yine ne kılişeler silsilesi vardı başımda?
Lavabonun kapısını açıp bir iki adım atmıştım ki aynaya yansıyan görüntüm gözlerimi kocaman açtırtmıştı. Bu okul forması da ne? Kolej bebesi gibi olmuşum. Barbie gibi.
Yüzümü buruşturarak telaşla banyodan çıktığımda bu sefer elimde bir telefon, sırtımda okul çantası belirdi. Kaşlarımı çattım. İnanılmaz. Gelişi güzel yazılmış bir kitap daha.
Gözlerimi devirerek odamın kapısını açtığım da karşı odanın da kapısı açıldı. Ne güzel zamanlama. Kesinlikle tesadüf. Bunlar hep tesadüf.
Gözlerinde aptal düşmanlığı bir tarafıma takmadan kafamı çevirdim ve merdivenlere yöneldim. Ne yapsam, ne yapsam buradan çıkabilirdim? Başımı yine belaya soksam mı?
Merdivenleri inmiştim ki salondan gelen kokular dikkatimi çekti. Sessiz adımlarla içeri yöneldiğimde gülüşerek kahvaltı yapan ikili takıldı gözlerime.
"Umarım annen bu birkaç günlük tatilinin tadını güzel çıkarır."
Gözlerimi, mutlu çiftin üzerinden çektim ve ensemdeki ölüm kokulu adama çevirdim. Niye bu kadar dibime girdiyse?
"Çünkü yakın zamanda sizi ait olduğunuz yere postalayacağım."
Tehditkâr tavırları bir gözümden girip öteki gözümden çıkarken öylece durdum. Bazen duvara bakıyormuş hissi bazense insandan daha duygusal hissi. Neydi bilmiyorum. Niyeydi bilmiyorum. Ama gözlerine bakınca acı çektiğini görüyor gibiydim.
"Ne zaman?"
Yine de yapmadan duramadım."Ne?" dediğinde boş gözlerle suratına baktım.
"Ne zaman sordum?"
Gözlerini kısıp gözlerime anlamsızca baktığında bir anda gülümseyip kafamı yana yatırdım.
"Umurumda değilsin." dedim sahte bir neşeyle. "Enayi."
Saçlarımı savurarak arkamı döndüm ve çifte kumruların midemi bulandıran sahnesini beynimden silmeye çalıştım. Sofradan bir poğaça alıp kaçmaya çalıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Kitap Evi
FantastikAt havaya; yazı gelirse sağa , tura gelirse sola... Her şey bir bozuk paranın, yağmurlu bir günde, düşüp kaybolmasıyla başlamıştı. Dünyaya ait olmayacak bir binaya giren Elisa, kitapların arasında, şaşkınca dolanırken bir kaza sonucunda kitabın...