"Aldanmak istemedim ama aldatmayı kafaya koymuştu; ben de izin verdim, bir sonu başlangıç sanmasına..."
Beynimde gezinen ufak bir şarkı ile ellerimi havaya kaldırdım ve uzunca esnedim. Mutluydum. Uykumu almış ve güzelce dinlenmiştim. Bunun verdiği mükemmel his ile doğrulduğumda bomboş oda karşıladı beni. Kaşlarımı çatarak etrafa baktığım sıra karşıdaki camda kendimi gördüm.
Kararmış gökyüzü nedeniyle oldukça net bir yansımaydı. Açıkça bana her şeyi gösteriyordu. Nedensizce moralim bozuldu. Bu ben değildim çünkü. Kendim olarak giremiyordum kitaplara. Sebebini düşünmek de pek mantıklı değildi. Çünkü kitaplara girmek başlı başına bir mantıksızlıktı.
"Uyanmışsın." arkamdan gelen ses ile korkuyla yerimden sıçradığımda patron elindeki dosyaları masasına bıraktı ve karşıma geçip oturdu. Üstündeki kıyafetler değişmişti. Saçları sabahkinin aksine daha derli topluydu.
"Ben özür dilerim, ilk günden..." dediğim sıra elini kaldırıp beni susturdu ve uzanıp sehpa üzerindeki sürahiyi tuttu. Süslü bir su bardağına suyu doldururken ciddi bir şekilde konuşmaya başladı.
"Ne planlıyorsun, bilmiyorum." Su dolu bardağı önüme koyduktan sonra geri çekilip bacak bacak üstüne attı. "Yaptıklarının doğruluğu da tartışılır. Bu kadar aç ve uykusuz kalacak ne yaptığını da bilmiyorum." dedikten hemen sonra gözlerini kısmış ve gözlerimin içine bakmıştı. "Ama kandırılmaktan hoşlanmam. İstersen her gün gel burada uyu, gece çalış. Bana hiç fark etmez." demiş ve biraz susmuştu. "Ama iyiliğimi suistimal etme. " dediğinde yapmadığım hırsızlık işleri vicdanımı sızlattı.
Ne alaka?
Ben bir şey çalmadım ki?
Tabii, senaryo ya. Kıza vicdan azabı çektirecek.
Derince bir nefes alıp kafamı salladım. "Merak etmeyin." dedim kendimden emin bir tavırla. "İşime sadık bir insanımdır." dediğimde kafasını sallamış ve doğrulmuştu.
"Ben çıkıyorum Peri Hanım. Size iyi geceler dilerim." dedikten hemen sonra pılını pırtını toplayıp gidince şaşkınca arkasından baka kaldım.
Nasıl yani?Benim evim nerede ki? Adresimi falan bilmiyorum.
Saçlarımı ellerime daldırmış ve ofiste birkaç tur atmıştım ki, o manyak, güneş hızla yükselmeye başladı. Katın aşağıdaki arabaların hızı bir hayli yükseldi. Sadece ışıktan çizgilere döndü her şey. Ellerimi kaldırıp dönen başımı durdurmak istediğimde ise üstümdeki kıyafetler bir anda değişmişti. Az önce kapanan kapı hızla açıldığında koskocaman gözlerim ile adama baktım şaşkınca.
"Günaydın Peri Hanım. Bugün erkencisiniz." diyerek açık mavi takım elbisesinin ceketini çıkardı ve askıya astı. "Şebnem Hanımdan bir aylık programımızı alıp gelir misiniz?" dediğinde kafamı salladım ve telaşla kapıya koştum. Bazen aklımı kaybetmeme ramak kalıyordu.Saçlarımı özenle geriye atmıştım ki önüme çıkan biri ile hızla geri çekildim.
"Sana hiç hesap sordular mı?" dedi gözlerini kısarak. Üzerindeki deri ceketi geriye atmış ve ellerini pantolonunun cebine sokmuştu.
"Ne hesabı?" dedim kaşlarımı çatarak.
"Çaldığın onca kalbin..." diyerek bir anda gülünce öylece yüzüne baktım. Ne yapabilirim ki? Hayatımda gördüğüm en garip tiplemeydi. "Yıldızları hiç saydın mı?" dediğinde gözlerimi devirdim.
"Sayamayacağım kadar fazlalar." diyerek geçiştirip yanından geçmek istemiştim. Lakin kendisi bir hayli yapışkan olduğu için hızla önüme geçmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Kitap Evi
FantasiaAt havaya; yazı gelirse sağa , tura gelirse sola... Her şey bir bozuk paranın, yağmurlu bir günde, düşüp kaybolmasıyla başlamıştı. Dünyaya ait olmayacak bir binaya giren Elisa, kitapların arasında, şaşkınca dolanırken bir kaza sonucunda kitabın...