"Onca duvar yıktım senin için, sense beni yıktın menfaatlerin için. "
Elimde yastık saatlerce pencereden dışarıyı izledim. Ağlamak zor geldi, ağlamak istemedim. Ben mi kaybettim cidden? Yoksa o mı vazgeçti, onu da bilemedim. Ama üzülmedim. İlk defa, sebep o olup da üzülmedim. Çünkü düşününce ona hiç sahip değildim zaten. Hiç sahip olmadığım bir adamı kaybettiğimi iddia edemezdim.
"Günaydın! "
Annem kapımı açtığında göz göze geldik.
"Demek savaşı kaybettik he? " dedi gülümseyerek. Yastığımı yatağa bırakıp doğruldum.
"Neden gülüyorsun ki?" dedim bozuk bir ses ile.
"Bilmem. Her kazandığın zafer bir başkasının kaybı olduğunu öğrenmeni isterim." diyerek yanıma geldi ve elini kafama koyup gözlerime baktı. "Bu içindeki üzüntüyü asla unutma Elisa. Her zaman kazanırsan ne kazanmanın ne kadar değerli ne de kaybetmenin ne kadar acı olduğunu bilebilirsin." demiş ve saçlarımı okşamıştı. "Seni sevip reddedilmiş platoniklerini düşün."
Gülerek arkasını dönmüştü ki bir anda donup kaldı. Dün, sırf onu etkilemek için, odayı darmadığınık bir hale getirmiştim. Mesela yere attığım çanta hala yerdeydi!
"Hiçbir üzüntü seni odanı toplamaktan kurtaramaz Elisa! Çabuk odanı topla ve aşağı gel! Sarma saracağız! "
"Anne! " dedim ağlamaklı bir ses ile.
"Bana 'anne' deme! " diye bağırdı sinirle.
"Ne diyeyim? 'Diyarbakır yaylası' mı?"
Kaşlarını hırsla çatınca dudaklarımı bir birine bastırdım. Sarma sarmak aşk acısından büyüktür.Annem ile uzunca sarma sararken bir anda bağırdı.
"Çabuk git odamdan telefonumu getir! Teyzeni aramam lazım. " dediğinde elimdeki sarma ile kala kaldım.
"Dur şunu sarayım. " demiştim ki elime vurdu.
"Çabuk, çabuk! "
Elimdeki ecüş bücüş olunca ağzıma attım. Ne gıcık kadın ya. Oflaya poflaya sarmanın kirlettiği ellerimle içeri gittim. Ayağımla kapı kolunu aşağı çekip içeri girmiştim ki gözlerim sonuna kadar açıldı.
Kafasını kitaptan kaldırıp da bana baktığında nefesimi tuttum.
"Yanlışlıkla oldu. "
Arkamı döndüm ve açık kapıdan hızla geçtim ama çıktığım yere geri girdim tabii ki!
Sinirle nefes aldım ve içimde tuttum.
"Kapıyı açar mısın? " dediğimde ellerini masaya dayadı ve ayağa kalktı. Bu kadar ciddi ne vardı acaba? İnsan neden böyle sert bir yüz ifadesi ile kitap okur ki?
Yanıma geldiğinde kirli ellerimi havada tuttuğum için bana garip bir bakış attı.
"Ne yapıyordun? "
"Sana ne? "
Cevabımın beklenmedik oluşu ile ikimiz de şaşırdık tabii. Tam bir şey diyecekti ki odaya dalan Mimi sarma kokan ellerime atladı.
"Beni yiyecek! " diye bağırdım telaşla. Sırt üstü yere düşmüş, telaşla tepinirken Mimi'yi üstümden almaya çalıştı."Dur, sabit kal! " dedi ama hayvan ellerimi yalıyordu ve arada dişi de çiziyordu. Normal bir şey de değildi ki bu!
"Yardım et! "
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sihirli Kitap Evi
FantastikAt havaya; yazı gelirse sağa , tura gelirse sola... Her şey bir bozuk paranın, yağmurlu bir günde, düşüp kaybolmasıyla başlamıştı. Dünyaya ait olmayacak bir binaya giren Elisa, kitapların arasında, şaşkınca dolanırken bir kaza sonucunda kitabın...