6. Bölüm

445 27 16
                                    

Medyada Kaptan Martel var. <3

Umarım beğenirsiniz. Beğenmediğiniz yerler olursa lütfen söyleyin. Kendimi geliştirmeye çalışıyorum.

Beni buralardan bulabilirsiniz;
Instagram: palaxia_
Tiktok: palaxia_

Keyifli okumalar! <3

**************

Önceki Bölümden

"Ne oldu? Neyin var?" O sırada Kaptan Martel bir hamle yaptı ve Rüya'nın yanına gidip yürümesine yardımcı olarak onu kaptan koltuğuna oturttu. Kız gözyaşlarının arasında konuştu.

*************

"Rüyam korkunçtu. Hepiniz ölmüştünüz. Köylüler sizi öldürdü. Ceset kokusu hala burnumda." Ve iç çeke çeke ağlamaya devam etti. Yukah konuştu.

"Ama bu sadece bir rüya. Korkacak bir şey yok."

"Hayır, anlamıyorsun." dedi Rüya. "Herşey çok gerçekti. Bana yaptığınız o deneyle bir ilgisi olmalı bunun." Kaptan Martel'in kaşları çatıldı. Masum bir bireye istemeden de olsa zarar vermiş olma ihtimalleri onu sinirlendirmişti. Üstelik bu kız o kadar tatlı ve narindi ki. Kaptan durdu. Neler düşünüyordu böyle? Tatlı ve narin mi? Daha yeni gördüğü bir kızdan nasıl bu kadar kolay etkilenebilmişti? Kaptan Martel iç sesini susturdu ve konuşmak için ağzını açtı.

"Deneyden etkilenip etkilenmediğini öğrenin." dedi sert bir sesle. "Eğer ona zarar gelmişse bundan hepimiz sorumluyuz, bunu unutmayın Bay Yukah."

Yukah, Kaptan'ı başıyla onayladı ve hiçbir şey söylemeden Rüya'yla birlikte yavaş adımlarla köprüden çıktı. Turbosansörde hiç konuşmadılar. Rüya hala sessiz sessiz ağlıyordu. En sonunda biraz daha sakinleşti. Turbosansörden çıkarlarken konuştu.

"İstemeden başını belaya soktum sanırım. Özür dilerim." Yukah ona dönüp gülümsedi.

"Senin hiçbir suçun yok. Zaten Kaptan gemide olan her durumdan bilgilendirilir. Eninde sonunda öğrenecekti ve kızmakta da haklı zaten. Eğer yaptığımız deneyler yüzünden bunlar olmuşsa bunu tespit edip seni tedavi etmeliyiz."

Beraber revire vardılar. Yukah, Rüya'yı bir biyolojik yatağa oturttu ve başına küçük bir cihaz yapıştırdı.

"Bu cihaz beyin aktivitelerini okuyacak." dedi Yukah. Rüya başını sallayarak onayladı. Yukah dev bir holografik ekrana bakıyordu. Sessiz geçen birkaç dakikanın ardından konuştu.

"Şimdi anlaşıldı. Sana izlettiğimiz onca görsel hayal gücünü harekete geçirmiş. Ama endişe etmemize gerek yok çünkü bu geçici bir durum." Rüya biraz da olsa rahatlamıştı. Ama bir yandan da Yukah'a kızıyordu çünkü bu onun ikinci ihmaliydi.

"Pekala, artık odama gidebilir miyim?" dedi soğuk bir sesle. Yukah, Rüya'nın başındaki cihazı aldı ve kalkmasına yardım etti. Revirden birlikte çıktılar ve bir turbosanöre bindiler. Rüya odasının olduğu güverteye gelince inecekti fakat Yukah onu odasına kadar bırakmayı teklif etti. Rüya isteksizce kabul etmişti. Birlikte Rüya'nın odasına vardılar. Rüya parmak izini okutup kapıyı açtı ve içeri adım attı. Yukah da onunla birlikte içeri girmişti.

"Sana olanlar yüzünden kendimi suçlu hissediyorum. Özür dilerim." dedi Yukah. Rüya düşündü. İsteyerek yapmadığı belliydi fakat Rüya sinirlenmekten kendini alamıyordu.

"Sorun değil." diye mırıldandı Rüya. Yukah gülümsedi. Affedilince içi rahatlamış gibiydi. Birden Rüya'ya sarıldı. Rüya böyle bir şeyi beklemiyordu ama geri de çekilmedi. Rahatsız olmamıştı fakat istediği bir şey de değildi. Ne yapacağını bilemeyip öylece durdu. Derken ayrılmalarına sebep olacak gür bir ses duydular.

"İyi geceler." dedi Kaptan Martel. Yukah hemen geri çekildi. Kaptan gri keskin gözleri, lacivert rengi gür saçlarıyla kapıdaydı. Ayrıca şakaklarında mavi renkli, leopar desenine benzeyen benekler vardı. Bu onun türünün bir özelliğiydi.

"Rüya'nın gördüğü kabusa neyin sebep olduğunu bulabildiniz mi?" dedi Kaptan Martel aynı gür sesiyle. 'Sesi sinirli gibi.' diye düşündü Rüya. Niye sinirli olduğunu anlamamıştı. Yukah soruyu cevapladı.

"Ona izlettiğimiz onca görsel bir yan etkiye sebep olmuş. Hayalgücü aşırı artmış. Fakat bu geçici bir durum."

"Geçici olduğuna emin misiniz Bay Yukah?" dedi Kaptan sert bir sesle. Yukah ciddi bir ses tonuyla tek kelime söyledi.

"Eminim." Kaptan Martel, Yukah'a ters ters baktı. Sanki sözsüz bir konuşma geçti aralarında. Rüya neler olduğunu anlamaya çalışıyordu. En sonunda Kaptan konuştu.

"Pekala, siz gidebilirsiniz Teğmen. Bundan sonrasını ben hallederim." Yukah, Rüya'ya iyi geceler dileyip Kaptan'a baş selamı verdi ve odadan çıktı. Kaptan, o turbosansöre girene kadar bekledi ve girdikten sonra Rüya'ya dönüp konuştu.

"İzninle girebilir miyim?" İşte böyle olmalı diye düşündü Rüya. Yukah'ın az önceki davranışında onu neyin rahatsız ettiğini bulmuştu. Yukah izin istemeden odasına girivermişti. Rüya başıyla Kaptan'ı onaylayarak geri çekildi. Kaptan odaya girmişti. Rüya ona koltuklardan birini gösterdi.

"Oturmak ister misiniz?" Kaptan cevapladı.

"Buna gerek yok, sadece bilekliğinde küçük bir ayarlama yapmak istiyorum." Rüya buraya ilk geldiğinde ona telsiz, evrensel çevirmen, navigasyon, yer belirleyici ve daha birçok şey olarak işlev gören bu bilekliği vermişlerdi. Gri metal gibi duran ama metal olmayan düz bir şeydi. Üstünde görünürde bir tuş yoktu. Lakin herhangi bir noktasına dokununca önünüzde küçük, holografik bir ekran açılıyordu. Ve bu ekrandan bilekliği istediğiniz işlevde kullanabiliyordunuz. Bu bileklikten misafirler de dahil gemideki herkeste bir tane vardı. O yüzden Rüya'ya da bir tane verilmişti. Rüya bilekliğine baktı ardından Kaptan'a dönüp konuştu.

"Nasıl bir ayarlama?" Kaptan anında cevapladı.

"Direkt benimle iletişim kurmanı sağlayacak bir bağlantı eklemek istiyorum. Böylece bir sorun olduğunda bana haber verebileceksin. Normalde misafirlere direkt Kaptan'a bağlantı hakkı verilmez çünkü gemide 5000'den fazla kişi var ve bunların 2000'inden fazlası sivil. Herkes benle konuşabiliyor olsaydı çok fazla meşgul olurdum."

"Peki benim diğer misafirlerden ne farkım var?" Kaptan bu soruya verecek cevap aradı. En sonunda bulmuştu.

"Çünkü sen mürettebatımdan birinin ihmali yüzünden zarar gördün. Bu tekrarlanırsa hemen bilmek istiyorum. En ufak bir rahatsızlığını bile bana bildirmelisin." Rüya ikna olmuş gibiydi. Bileğini uzattı ve konuştu.

"Peki öyleyse." Kaptan bilekliğin holografik ekranını açıp kısa bir ayarlama yaptı ardından Rüya'ya kırmızı, küçük bir üçgeni göstererek konuştu.

"Buraya dokunduğun zaman benimle konuşabilirsin." Rüya başını sallayıp gülümsedi ve konuştu.

"Teşekkür ederim." dedi gülümsemeye devam ederek. Kaptan Martel bu ayarlamaları yapmak için Rüya'nın fazla yakınına gelmişti. Rüya boylarını karşılaştıracak fırsat bulmuştu. Kaptan Yukah'dan kısa, Rüya'dan uzundu. Rüya 1.90 - 1.95 olarak tahmin etti. Kaptan Martel ise o sırada başka bir şey düşünüyordu; Rüya'nın nasıl bu kadar güzel kokabildiğini. Ona sarılmak istedi fakat bunu yapmak için aralarında yeterli samimiyet yoktu henüz. Bu yüzden kendini durdurdu.

"İyi geceler." dedi Kaptan sessizce.

"İyi geceler, Kaptan Martel." dedi Rüya. Ardından Kaptan odadan çıktı. Kapı arkasından otomatik olarak kapanırken o turbosansöre yönelmişti.
___________________________________

Neredeyse 2 saat olmuştu Rüya uyuyalı. Yine kabus görüyordu. Görünüşe göre deneylerin yan etkisi bir süre daha devam edecekti. Rüya yine irkilerek uyandı. Rüyasında gördüğü siyah, yapış yapış yaratık şimdi yatağının başında durmuş onu izliyordu. Rüya ses geçirmez duvarları bile aşacak kuvvette bir çığlık attı.

Uzay RüyasıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin