Neden...

119 10 2
                                    

  Minho'suz geçen 2. yıldı. Hyunjin hâlâ eski Hyunjin olmayı başaramamıştı. Tek yaptığı onunla kurdukları hayalleri tek başına gerçekleştirmekti ve Minho'nun en çok istediği ise Hyunjin'in gerçek bir takımda basketbol oynamasıydı ve Hyunjin bugün ilk kez gerçek bir maça çıkıyordu. Heyecanlıydı çok heyecanlıydı annesi ve arkadaşları sevdiği herkes ordaydı bir kişi hariç sevdiği adam hariç.

  Bu iki yılda çok şey olmamıştı. Chan sırf Changbin ile beraber aynı okula gidebilmek için onun yazdığı üniversiteyi yazmıştı e tabi zeki adam olduğu için kazanmıştı. Changbin kadar çalışmamıştı bile. Jisung ve Felix hâlâ beraberlerdi ve çok güzel bir ilişkileri vardı. Jeongin ve Seungmin hâlâ kedi köpek gibiler Seungmin açılamıyor bir türlü Jeongin'e . Seonghwa ve Hongjoong ise ilişki insanı değiliz biz diyorlar ama her gece beraberler. Hyunjin ise çalışıyor her gün her gece antreman yapıyor en iyisi olmak için. Seonghwa'nın Minho ile ilgili hiçbir şey bilmemesi Hyunjin'i çok daha üzüyor ve hâlâ yokluğunu kabullenemiyor. Şuan çıkıp gelse sımsıkı sarıl affederim onu diye düşünüyor.

  Maçın başlamasına yarım saat kalmıştı. Seyirciler çoktan yerlerini almış, oyuncular ise antreman yapıyorlardı. Chan Hyunjin'in her zaman en iyi destekçisiydi ve yine yanındaydı. Oyun başlamıştı . Hyunjinler iyi gitmiyorlardı. İlk maçlaında yenilmeleri hiç iyi olmazdı. Taraftarlarda sessizdi. Fakat bir anda simsiyah giyinmiş,siyah şapka ve maske takmış biri takımın adını bağırarak ayağa kalktı. Hyunjin kendisine tanıdık gelen o sesle tribüne döndü ve o ses sadece Hyunjine değil Seonghwa'ya da çok tanıdık gelmişti fakat daha sonrada herkes ayaklanmıştı ve o simsiyah adam unutulmuştu.

  Maç bitmişti ve yenilmişlerdi. Taraftarlar yerlerini terketmişti. Her zamanki gibi Hyunjin sinirliydi ve salonda tek kalıp antreman yapmıştı. En sonunda dayanamayıp kendini yere bıraktı buz gibi yerle sırtı bir araya geldiğinde nefesini güçlükle kontrol ediyordu. Yukarıdan aşağı doğru maç alanının önüne gelen ve az önce o tanıdık sesin sahibi olan adama baktı. Tek değilmiş. Adamın fırlattığı suyu yakaladı ve içmeye başladı sonradan aklına gelen o an ile duraksadı ve hızla yerinden kalkıp az önce salondan çıkan adamın peşinden koştu. Çok emindi Minho'ydu o adam. Fakat çıkışa kadar koşmasına rağmen o adamdan en ufak iz bulamadı.

 
  "Minho" sesin geldiği tarafa doğru baktı Minho ve ona doğru koşan Seonghwa'ya kollarını açtı. Sımsıkı sarıldılar." Beni görmeden gitseydin yine işte bu sefer gerçekten affetmezdim seni. " "Özür dilerim tekrar ve tekrar nedenini anlattım sana ama çok özledim seni." "Ben de aptal ben de. Peki neden onunla konuşmadan gidiyorsun?" "Onu o hale getirdikten sonra bir andan karşısına çıkamazdım. Hem geri dönüyorum hemen zaten sadece ilk maçını kaçırmak istemedim. Birde o kadar özledim ki her detayını inceleyip onu çizmeyi. Bak 2 sene sonra canlı canlı çizdim. Ama keşke kokusunu alabilseydim bir kez." "Ah be salak çocuk böyle yaparak onu korudun belki ama sadece o adamlardan sana olan kızgınlığı öfkesi kırgınlığı eğer bir gün karşılaşırsanız sana söyleyeceklerini kaldırabilecek misin?" "Seonghwa gerçekten tek istediğim sizin iyi olmanızdı bana olan kızgınlığınız umrumda bile değildi. Bunu açıklayamazdım anlatsam öylece çekip gitmeme izin vermezdiniz." "Vermezdik." "İşte. O yüzden tek çarem buydu. Şimdi gidiyorum. Bir daha gelir miyim bilmiyorum ama bana her zaman haber ver tamam mı çocuklar nasıl Hyunjin nasıl her şeyi bilmek istiyorum." "Tamam ama bir gün buraya tekrardan geri dön temelli ve eskisi gibi beraber uyuyalım söz mü?" "Söz" dedi Minho ve arabaya doğru ilerlemeye başladı. Tam o sırada arkasından gelen ses ile donup kaldı

  "Minho Hyung " derince yutkundu Minho ve arkasında ağlamaktan gözleri şişmiş bir Felix gördü. Felix karşısındaki gence sımsıkı sarıldı ve bir eliyde Minho'nun sırtına vuruyordu. "Nasıl bırakırsın gidrrsin bizi he nasıl yaparsın. Hiç mi üzülmedin bizi bırak onu hiç mi düşünmedin. Hyunjin hyungu neden bırakıp gittin neden yine gidiyorsun?" "Sen nasıl buldun bizi ?" "Ben diğerleri kadar salak mıyım Hyung anlamadım mı sanıyorsun Seonghwa Hyung'un yalan söylediğini bana bir açıklama yap yine nereye gidiyorsun neden bizden kaçıyorsun." Minho ilk kez Felix karşısında ağlıyordu "Bak Lix bebeğim benim çok acil gitmem gerek sana her şeyi Seonghwa anlatır ama bunları kimdeye anlatmak yok sadece üçümüz bilicez sakın ama sakın beni gördüğünü söyleme tamam mı şimdi gidiyorum dikmat et kendine" dedi Minho ve arabaya bindi. Seonghwa Felix'i zor tutuyordu. Felix hiçbir şey anlamamış bir şekilde sadece ağlayıp Minho'ya bağırıyordu.

  Hyunjin eve geçmişti aklı hâlâ o adamdaydı. Deliriyor muyum acaba diye düşünmeye başlamıştı. "Ben gerçekten kafayı yiyeceğim bu adam yüzünden. Neden çıkmıyorsun aklımdan Minho neden canımı yakıyorsun. Neden hâlâ deli gibi aşığım sana?" Diyerek ağlamaya başlamıştı Hyunjin ve öyle ağlarken uyuya kalmıştı. Minho ise uçakta 'Neden böyle olmak zorundaydı, neden sevdiğim adamın yanında olamıyorum, neden öpemiyorum' diye düşünürken ağlamaya devam ediyordu ve Minho da uçakta ağlarken uyuyakalmıştı. 




 

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

 Çok üzülüyom he niye böyle yaptım ki

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

. Çok üzülüyom he niye böyle yaptım ki. Umarım beğenirsiniz❣

Passion Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin