Balım'dan
Gediz'in yoğun ısrarları üzerine bir kafeye gitmek için hazırlanmış ve onu bekliyordum. Uykum geldi ama beklemekten. Bildirim sesiyle telefonuma baktım.
Fino: Bal'ım yarım saattir bekliyorum. Acaba ne zaman teşrif edersin?
Siz: Ben de seni evde bekliyordum.
Siz: Bekle iniyim.
Fino: Sabır.
Dudaklarımı dişledim ve aceleyle evden çıktım. Aptal kafam. Gerçi aptal taraf o. Geldiğini söylese inerdim, değil mi?
Görüş alanıma girer girmez parmak uçlarımda yükselip kollarımı boynuna sardım. Zürafa kadar boyu var sevgilimin.
Saçlarımın arasına öpücük kondurup "Beklediğime değiyormuş." dedi. Kıkırdadım.
Beni kolunun altına çekerek yürümeye başladık. Gediz'in annesi üşütmüştü de çorba götürmüştüm. Gelininden de haberi var artık.
"Fatma Teyze nasıl?" diye sordum. Kolunun izin verdiği kadar ona dönerek.
"O senin annen annen." diyerek dalga geçince karnına dirseğimi geçirdim.
Acıyla sızlanırken "Ne var kızım? Bu işin sonu evlilik. Töreler bunu gerektirir." dedi.
Oflayarak "Kanser edeceksin beni." dedim.
Adımlarını durdurup saçlarımdan öptü. "Öyle deme güzelim."
"Eee annen nasıl?"
"Çorbanı çok beğenmiş. Kesin evleniyoruz. Ben vazgeçsem o geçmez. E tabi benim de vazgeçmek gibi bir niyetim yok. Valla senin çorbadan sonra kendine geldi."
Gülerek "Hele bi' vazgeç. Önce seni sonra... Yine seni vururum." dedim. Kendimi mi öldürseydim?
"Sahilde oturalım mı?" diye sordum. Evlerimiz zaten yakındı. Beni başıyla onaylayınca sessizce yürümeye devam ettik.
Kısa sürede varmış ve ilk boş bulduğumuz banka oturmuştuk.
Beni kendine çekince başımı omzuna yasladım. "İlk tanıştığımız günü hatırlıyor musun?" diye sordu. Aklıma gelmesiyle güldüm.
"Unutmak mümkün mü?"
"Sırtıma binmek isteyen bir adet Balım ve çelimsiz bir adet Gediz."
"Valla kendine hakaret etme. Çok da kas-" dilimi ısırıp sustum ve gözlerimi kapattım. Aynen kızım, kaslısın de. De de, egosu tatmin olsun.
"Çok da neyim?"
"Şey işte." diyerek üstüne daha çok sindim. Allah'ım al beni yanına.
Oflayarak "Kaslı ve yakışıklısın Gediz. Ne yapabilirim. Çalışmışsın, vücut yapmışsın. Yalan mı söyleyeyim?" dediğimde kahkaha attı. Yanaklarım kızarmaya başlamıştı kesin.
Yüzümü elleri arasına alarak kafamı kaldırmamı sağladı ama gözlerimi hala açmıyordum.
"Güzelim gözlerini aç." dediğinde istemeden de olsa açtım gözlerimi.
"Utanınca çok tatlı oluyorsun be. Isırasım geliyor yanaklarını."
Kendimi geriye atarak gülerken gözlerimi de kapatmıştım. Gediz'in yanağımı ısırmasıyla gözlerimi açtım. Sol yanağıma geçmişti. Manyak mı be?
Canımı acıtmamış olabilir ama deli gibi hareket ediyordu.
"Gediz delirdin iyice."
"Yoo. Söylemiştim."
Bankta ona sarılarak deniz manzarasını izlemeye başladım. İçim huzur doluydu. Kendimi burada güvende hissediyordum.
"Gediz!"
Duyduğum tiz sesle kafamı çevirdim. Bu kız çok tanıdık geliyordu. Kimdi bu makyaj güzeli kız? Ezgi, Elif?
Ezgi.
Geçen sene sonu ayrılmışlardı. Şu aldatmayla bitenlerden.
Gediz hala kızın kim olduğunu çıkarmak istermişçesine bakıyordu. Tanımamış olamazsın.
Kız biraz daha yaklaştı yanımıza.
"Benden sonra kaliteyi düşürmüş olamazsın." dedi sinir bozucu sesiyle.
"Aynen çitayı en üste çıkarttım." Kız bozarmış suratıyla yanımızdan topukladı.
"Bir yerden pörtlemeseler olmazdı değil mi?" diye mırıldandım bakışlarımı denize çevirirken.
"Kimdi o kız?" Bunu da sormazsın.
Kaşlarımı çattım. "Geçen yıl, sene sonunda aldatıldığın Ezgi!" Sabır istiyorum. bir de bana soruyor ya.
Sahte bir üzgünlükle "Tüh, daha ağır şeyler söyleseydim." dedi. Gülmemek için kafamı çevirip dudaklarımı birbirine bastırdım.
Bana daha sıkı sarılırken "Özür dilerim." dedi.
"Neden?"
"Benim yüzümden her taraftan çıkıyorlar."
Omuz silktim. "Yüzük takacağız artık." dedim. Gayet mantıklıydı. Okul bitince de evlenebilirdik. Hiçbir şey olmazsa.
"Akşama gelelim mi kız?" Gediz'in çocuk gibi sevinen haline gülerek "Önce ailelerimiz doğru düzgün kaynaşsın Gediz." dedim.
"Benim babam yok." derken yüzünde buruk bir gülümseme oldu. "Neyini tanışacaklar." diye ekleyince onun için üzüldüm. Onun istediği gibi olsun istiyordum.
"O zaman anneni ve seni bu akşam yemeğe beklerim. Onlar da en yakın tarihi konuşurlar."
Yanağıma sulu bir öpücük kondurdu. "Seni seviyorum Bal." Bende 'seni seviyorum Göl' mü desem.
"Seni seviyorum." diyerek yanağından öptüm.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİR BEBEĞİM |TEXTİNG| ✓
HumorTAMAMLANDI 0508 * **: Bir doktor hayatımı kurtarabilir, 0508 * **: Bir avukat hayatımı savunabilir, 0508 * **: Bir asker hayatım için savaşabilir, 0508 * **: ama sadece sen bana hayatın gerçek anlamını verebilirsin. 0508 * **: Seni seviyorum...