5

4.2K 164 12
                                    

Duydum ki yorum yapıp yıldızlıyormuşsunuz.


***

0508 *** ****: Günaydın Amir Bebeğim, ben seni seviyom.

0508 *** ****: Hadi evlenek.

0508 *** ****: Sen kendini hiç yorma. Ayçin teyzeciğimden isterim ben seni.

0508 *** ****: Sen sadece nikah dairesine gel.

Amir Bebeğim: Oha amk.

Amir Bebeğim: Hızınız 102, yavaş aq.

0508 *** ****: Ama bebeğim neden öyle diyorsen?

0508 *** ****: Seni seviyor ben.

Amir Bebeğim: İki yüz verdik diye tepemize çıkma.

Amir Bebeğim: Canım sıkıldığı için seninle konuşuyorum.

Amir Bebeğim: Ötesi yok.

Amir Bebeğim: Saçma sapan konulardan da bahsetme bir daha.

0508 *** ****: Ben özür dilerim.

0508 *** ****: Rahatsızlık için kusura bakma.

0508 *** ****: Kendine başka oyuncak bul.

***

Telefonu sinirle yatağa fırlattım ve sessizce ağlamaya başladım. Yontulmamış odun. Başka ne olacak ki? Hiç böyle hayat etmemiştim. İkimiz de eğlenecektik. Belki zamanla bana alışacaktı falan.

Aynadan kendime baktım. Ağladığım hiç belli olmazdı. Yüzümün bir yerleri kızarmadığından. Ama ne zaman asık suratla gezsem yakın çevrem ağladın mı sen diye sorardı. Onlar ağladığımı böyle anlıyordu.

Annem işe gittiğinden kendime basit bir kahvaltı hazırladım. Atlar gibi yulaf yiyor olabilirim. Gediz görse hemen dalga geçerdi. Ama napıyım en kolayı bu.

Bulaşıkları topladıktan sonra hazırlanmaya başladım. Okulumuz serbest olduğundan istediğimi giyebiliyordum ama benim tercihim bol tişörtlerdendi. Siyah taytın üstüne siyah, bol, baskılı bir tişört giydim. Okulda tayt da yasak ama kimsenin dikkatini çekmiyor.

Çantamı da alıp kapıya yöneldiğimde kapı çaldı. Gediz'den başka kimse olamaz diyerek kapıyı açtım ve bam. Tabi ki de karşımda Gediz vardı. Hiç konuşmadan kabanımla siyah spor ayakkabılarımı giydim.

Gediz beni kolunun altına alarak yürümeye başladık. "Yolun aşağısında Amir de bize katılacak." dedi sevimli suratıyla.

"Küsüm ben ona." diyerek cebimden telefonumu çıkarttım ve ona verdim. Mesajları okurken yüzü şekilden şekle giriyordu.

"Ayıp etmiş benim kardeşim." Hala kardeş diyor ya utanmadan. Telefonumu elinden çekerek "O kardeşinse ben neyim? Eşek başı mı? Hasbinallah."diye çemkirdim.

"Tamam değil o benim kardeşim falan. Sensin, tamam mı mor kafa?" Yola gel adamım.

Omuz silkerek "Tamam." dedim. İçimden gülüyordum.

"Ha sen ondan ağladın?" diye teyit etmek için sordu. O sırda da Amir bize doğru geliyordu. Gölcük o kadar yüksek sesle konuştu ki bu söylediğini duymama ihtimali yoktu Amir'in.

Kafamı sallarken "Sen mi ağladın?" diye sordu. Ona da kafamı salladım. Gediz'le selamlaştıktan sonra yürümeye devam ettik. Bir tarafımda Amir, diğer tarafımda kolu omzuma dolanmış Gediz vardı.

"Neden?" diye sordu Amir. Sana ne acaba? seni seviyor olabilirim ama beni kırdın bebeğim. Seni affetmek istiyorum.

Dalga geçercesine "Ben hobi olarak günde üç posta ağlarım." dedim. Bana gözlerini devirip sorar gözlerle Gediz'e baktı. Onun ne diyeceğini merak ettim.

"İt herifin teki sabah sabah ağlatmış." dediğinde gülmeye başladım. Amir anladım anlamında kafasını salladı.

Sus pus okula doğru yürürken Gediz'e kaş göz işareti yapıp Amir'i gösterdim. Bugün gereğinden fazla sinirli ve suskundu. Gediz demek istediğimi anlayınca kafa salladı.

"Sana n'oldu oğlum?" diye sordu Amir Bebeğime. O hala benim bebeğim.

Dışarıya derin bir nefes vererek "Ben de bir kızın kalbini kırdım." Ben de bir kızım.

Gediz anlamıştı o kişinin ben olduğumu. E tabi ben de. "Hayır yani evlatlarım anlamıyorum. Neden böyle ponçik insanların kalplerini kırıyorsunuz?" diye beni gösterdi. Geri zekalı anlayacak şimdi.

"Bunun da kalbini kırdılar. Sen de gidip başkasınınkini kırmışsın. Sonra bunlar ağlıyor, salya sümük. Olan benim gibi mükemmellik abidesi arkadaşlarına oluyor." Hayır yani abiciğim bir işe de kendini karıştırma.

Amirin adımları durunca biz de durduk. Boş boş bana bakıyordu. Elini uzatarak "Özür dilerim." dediğinde kalpten gidecektim. Hayır, bu kadar çabuk anlayamaz. Off düşüp bayılacağım.

Sesimin titremesine engel olarak "Neden?" diye sordum.

"Senden özür dilersem belki ondan dilemiş gibi olurum." dediğinde derin bir oh çektim. Kendimi toparlayarak elini sıktım ve "Niye gidip ondan özür dilemiyorsun ki?" diye sordum.

Omuz silkerek "Onunla hiç karşılaşmadım. Hem seninki senden özür dilemeyecek kadar aptaldır. Bence bırak sen onu." dedi. Hee bırakayım da öyle dımdızlak ortada kal.

Kafamı sallayıp elimi elinden çektim ve yürümeye devam ettim. Gediz'in arkamda olan bakışlarını tahmin edebiliyorum. Otuz iki diş sırıtıyordur mal deyneği.

Okula gidem de bebeğime yazam.

Bekle beni çocuklarımın babası!

Şu an sevinçten zıplaya zıplaya okula gidesim var ama kendimi zar zor frenliyorum.

AMİR BEBEĞİM |TEXTİNG|  ✓Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin