Bindik bir alamete, gidiyoz kıyamete. Gediz'in küçük aklına uyarak sinemaya gitme kararı aldık. Aldık, iyi hoş da son seansa niye aldık.
Gediz malı da zaten filmin yarısını uyuyarak izledi. Anneannem küçükken yatarak izleyene götün izliyor derdi. O da bu hesap.
Film bitmiş, bizim dışımızdaki bir diğer grup da çıkıyordu ama Gediz'i uyandıramadık.
"Balım Gediz'den ayrılmış!" diye bağırdığımda "Siktir!" diyerek gözlerini açtı.
Biz kahkahalarla gülerken "Ne diyonuz lan!" diyerek silkelendi.
"Diyoruz ki; film bitti, kalk." Derince bir nefes alarak ayaklandığında sevgilisine sarılıp saçlarına öpücük kondurdu.
"Gitmedin değil mi Ballı kekim."
Onların mıç mıçlığını izlememek için "Yürüyün Lan." diyerek Amir bebeğimin elinden tuttum ve yürütmeye başladım.
Amir Bebeğim çıkış kapısından geçtiğimizde beni kolunun altına aldı.
"Film çok güzeldi değil mi bebeğim?" Yaa ne demezsin.
"Bi korkudan sıçmadığımız kalmıştı." Söylediğime öndeki gruptan birkaç kişi daha gülerken "Bana sarılmış oldun, fena mı?" dedi Amir bebeğim.
"Ben sana sarılmak için bahane kollamıyorum ki. Bak." diyerek tekrar sarıldım.
Önümüzdeki çocuk adımlarını durdurup bize döndü.
"Çok güzel çiftsiniz. Bizimkisi de çin malı romantikliği taşıyor."
Çocuğun söylediklerine gülerken arkadaşları da durdu ve gülmeye başladı.
"Bizim racona ters." 1.55 boylarındaki kız böyle konuşunca kıkırdadım.
"Ama sevgilim haklı. Çok yakışmışsınız." Sanki karşımda iki farklı tip vardı.
"Sizinki de zürafanın yanındaki kedi gibi olsa da çok yakışıyorsunuz."
Kız söylediğime alınmamış, üstüne gülmüştü. Alıngan bir tip yoktu zaten.
"Yüzyüze gelebilmek için çok çaba sarf ediyor."
Önlerden birisi "Barış'ın fıtık olmasından korkmuyor değiliz." dedi.
Dışarı çıkmış açık otoparka doğru beraber yürürken isim olarak tanışamamıştık. Elinde bira şişesi olan birkaç ayyaş bize doğru "Yavru civciv baksana." dedi. Düşünüyorum ki bunu Barış arkadaşımızın sevgilisi olan kıza söylemişlerdi.
Tabi ki kız onları takmadı ama Barış "pezevenk göt veren siktirtme belanı." diyerek adamın üstüne yürüdü. Arkadaşları onu tutarken diğer adamlar da ayaklandı.
"Noldu lan? Sevgilin böyle açık şeyler giyince suç olmuyor da benim bakmam mı suç." Adamın bunu demesiyle Barış tasması çıkmış gibi adamın üstüne uçtu. Yüzüne yumruklar atarken bizimkiler de koştu yanına.
Ben kızın yanına gidip kolumu omzuna koydum ve onlar gibi izlemeye başladım.
Ağzını 'o' gibi yapan arkadaşı "Seninki de iyi koydu." dedi bana ithafen. Güzel dövüyor Amir Bebeğim.
Balım cebinden çıkardığı çekirdeği çitlerken "Bu arada sizin isimler neydi?" diye sordu. Çekirdeği nerden buldun lan!
"Haa doğru biz tanışmadık. Ay bir an unuttum. Ben Ülkü. Bu da deve İdil."
İdil, Ülkü'ye dönüp "Senin boyun kısa olunca ben deve mi oluyorum?" diye sorunca Ülkü omuz silkerek "Evet." dedi.
"Ben Lila. Bu yanımdaki mahalle teyzesi de Balım."
"Güzel isimler." dedikten sonra Barış'ın geçirdiği yumruğa 'ufff' dedi Ülkü.
Siren seslerini duymamla öksürmeye başladım. Bunların gözü dönmüş gibi hiçbir şeyi takmadan dövüyorlardı.
Onları ayırmaya çalışana kadar polis Bey Amca gelmiş bizi götürüyordu. Hem de emniyete. Babamın olduğu emniyete.
Yedin ayvayı Liloş.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
AMİR BEBEĞİM |TEXTİNG| ✓
فكاهةTAMAMLANDI 0508 * **: Bir doktor hayatımı kurtarabilir, 0508 * **: Bir avukat hayatımı savunabilir, 0508 * **: Bir asker hayatım için savaşabilir, 0508 * **: ama sadece sen bana hayatın gerçek anlamını verebilirsin. 0508 * **: Seni seviyorum...