Nefes Nefese

51 9 4
                                    

Hava almak için teneffüse çıktığımda yanımda Doruk bitiverdi. "Lâl, iyi misin? Neler oluyor anlamıyorum. Anlatmak ister misin?" dedi. Ben ise sinirle sert bir şekilde cevap verdim. "Hayır istemiyorum. Çünkü ortada anlatacak bir şey yok. Lütfen yanımdan gider misin? Hava almak istiyorum." Başıyla onaylayarak uzaklaştı. Çok büyük bir çıkmazın içerisindeydim. Ne yapacağımı bende bilmiyordum. Tek istediğim bir an önce eve gitmekti. Gözlerimi kapatıp uyursam belki her şey düzelirdi.

Zil çaldı ve yavaş adımlarla içeri girdim. Herkesin gözü yine benim üzerimdeydi. Tolga yanıma gelip "Gerçekler er ya da geç ortaya çıkar Lâl" dedi. Cevap vermeden yerime doğru yürüdüm. Yine aynı dersteydik ama Allah'tan konu kapanmıştı. Tolga'nın bunu uzatacağına emindim ama. Moralimin bozulduğunu gören Rüzgar yanıma yaklaştı. "Seni rahatsız edecek bir şey mi söyledi Tolga?" diye sordu. Kafamı hayır anlamında salladım. "Bir şey olursa yanıma gelebilirsin ben hep buradayım" diyerek yerine oturdu. Rüzgar Doruk'a karşın kumraldı ve kahverengi gözleri vardı. Giyim tarzıyla gerçekten yakışıklı gözüküyordu. İyi bir çocuğa benziyordu. Hoca sınıfa girince ders işlemeye başladık. Ders benim gözümde büyüyordu. Bir an önce bitmesi için dua ediyordum.

Sonunda zil çaldı ve çantamı alıp çıktım. Eve şimdilik yürüyerek gidip gelecektim. 

Derken yanıma Tolga yaklaştı. "Özledin mi beni Lâl? Ben seni çok özledim" dedi ve bana doğru yaklaştı. 

Bu durumdan çok rahatsız olmuştum. " Ne yapmaya çalışıyorsun sen?" diyerek bağırdım.

 Bileğimi sıkıca tuttu. Canım çok yanmıştı. Bağırdığımı duyan Rüzgar yanıma koştu. Tolga'ya bakarak bir yumruk attı. Tolga'nın eli yüzü kan içinde kalmıştı. Sonunda Rüzgar'ı durdurdum. Herkes bize bakıyordu ve konuşuyordu. 

"Bir daha Lâl'i rahatsız ettiğini görürsem kötü olur" diyerek cümlesini bitirdi Rüzgar.

 "Sen öyle san, sana bunun bedelini ödeteceğim" diye sırıtarak ayrıldı Tolga. Topluluk dağılmıştı. Rüzgar ve ben kalmıştık sadece. 

"Tolga ile aranda ne var?" diye tekrar sordu bana. 

"Gerçekten önemli bir şey değil. Teşekkür ederim olanlar için." diyerek tam gidiyordum ki Rüzgar durdurdu. "Eğer anlatmazsan teşekkürünü kabul etmiyorum" diyerek bir kahkaha attı. Yüzümü güldürmeyi başarmıştı. "Peki öyleyse tamam" dedim. "Ama burası pek uygun değil bence. Bunun için çok güzel bir yer biliyorum. Hadi atla arabaya" diyerek arabayı gösterdi ve kapısını açtı. "Buyurun hanımefendi" diyerek gözlerimin içine baktı. Gerçekten iyi birisine benziyordu Rüzgar. Davranışları öyle gösteriyordu. Arabada biraz konuşarak gideceğimiz yere ilerledik. Bugün biraz da olsa yüzüm gülmüştü. Bakalım yarın neler olacaktı. Sonunda dediği yere gelmiştik Rüzgar'ın. Beni deniz kenarına getirmişti. Gerçekten çok büyüleyiciydi. Derken olanları anlatmaya başladım teker teker. Bir yandan ise beni daha nelerin beklediğini düşünüyordum...

DUYGULARIN RENGİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin