Aşk nedir? Uğruna her şeyi yapabileceğin kişi, canından çok sevdiğin kişi, canını bile vereceğin kişi mi? Evet bunlarda var ama eksik. Aşk, kişinin kalbini hızlı bir şekilde attıran en önemli hislerden biridir. Onu görünce kalp atışlarının hızlanması, karnında kelebeklerin uçuşması ve daha bir çok şey... Benim Doruk'a karşı hissettiğim şey tam olarak buydu. Ben basbayağı Doruk Korhan'a aşıktım...
Doruk ile konuştuktan sonra duyduğum şeylerin şokuyla hızlı adımlarla sınıfa yürümeye başladım. Sınıfa geldiğimde hemen sırama geçtim ve oturdum. Doruk'u seviyordum evet ama söylediği şeyi kabul edecek miydim bilmiyordum. Ya imkansız olarak kalacaktık ya da aşkın en güzel örneği olacaktık. Peki ben her zamanki gibi imkansızı mı seçmeli yoksa mutluluğa giden yolu mu seçmeliydim? Her zamanki gibi yine ne yapacağımı bilmiyordum.
Yaklaşık iki dakika sonra sırıtarak içeri Doruk girdi. Bana bakıp göz kırptıktan sonra sırasına oturdu. Ne yapmaya çalışıyordu gerçekten anlamıyordum. On dakikadan uzun bir süre beklememize rağmen hoca gelmemişti. Arka sıralardan bir çocuğun sesi duyuldu sonra. "Arkadaşlar ders boş" Çocuğun dersin boş olduğunu söylemesiyle içimden bir oh çektim ve sınıftan çıktım.
Hızlı adımlarla bahçeye çıkarken omzumda bir el hissettim. Arkamı döndüğümde bu Doruk'tan başkası olamazdı.
Sinirle bakıp göz devirerek "Ne var Doruk? Ne istiyorsun benden?" deyiverdim.
"Sen iyi misin Lâl? Normalde bana böyle davranmazdın."
"Gayet iyiyim ben. Doğru, sana böyle davranmazdım ama o günler geride kaldı üzgünüm." diyerek kapının önünde taksi beklemeye başladım. Hava yağmurluydu, bu yüzden serindi de.
Doruk bana doğru yürüyüp kolumdan tutarak "Lâl ,eğer sana kafede yaptıklarım için bana kızgınsan gerçekten çok ama çok özür dilerim. Ben sana inanmalıydım biliyorum ama o anlık öfkeyle ne diyeceğimi bilemedim, çok üzgünüm."
"Tek yaptığın bu mu gerçekten?" diyerek konuşmaya başladım. "Ben senin yüzünden ne kadar acı çektim ya. Şimdi gelmiş benden özür diliyorsun. Sen bana inanmadın Doruk. İnsanın sevdiği birinin ona inanmaması ne kadar acı verici biliyor musun?
Doruk bana şaşırmış gözlerle bakıp konuşmaya başladı. "Ne yani sen beni seviyor musun gerçekten?"
"Evet" dedim "Seviyordum ama eskiden. Artık böyle bir şeyin mümkün olduğunu düşünmüyorum" Konuşmamı bitirdim ve hızlıca yürümeye başladım. Taksinin geleceği yoktu. Arkamdan Doruk'un da yürüdüğünü biliyordum ama umurumda bile değildi.
Çantamdan kulaklığımı çıkardım ve telefonumdan "Altüst Olmuşum" adlı şarkıyı açtım. Şu an beni anlatan şarkı buydu. "Nasıl başlarsa öyle bitermiş aşklarda." diyordu ve devam ediyordu şarkıcı. "İnsan sahipsiz kalır ya. Anlar o zaman. Hep sendin, hep özeldin. Nefes almak zor" Karşıya doğru geçecektim ve Doruk hala arkamdaydı.
Lâl Arsal. Kimdi bu Lâl? Hayatı boyunca yalnız olan ve ölene kadar da hep öyle kalacak bir kız. Kimsenin inanmadığı, sevmediği bir kız. Hatta herkesin onu "yalancı" diye nitelediği bir kız...
O sırada şarkı şöyle devam ediyordu. "Üstüm, başım altüst olmuşum. Bana verilen candan hesap sormuşum. Bir varmışım, bir yokmuşum acı çekerek ölmek için doğmuşum." Bu şarkı tam beni anlatıyordu. O an yaşadığım bütün her şey gözümün önünden geçti. Ben gerçekten altüst olmuştum. Ben acı çekerek ölmek için doğmuştum. Belki ölürsem bütün acılarım geçerdi. O an hiç düşünmeden kendimi bir arabanın önüne attığımı hatırlıyorum...
Gözümü açtığımda hastanedeyim. Doruk ise başımda bekliyor. Yüzüne baktığımdaysa mahvolmuş bir şekilde ağlıyor. Onu ilk kez ağlarken görüyorum. Umarım bir daha hiç görmem... "Doruk" diye sayıklıyorum sessizce. O an gözyaşlarını siliyor ve bana bakıp gülümsüyor. Ağlamasına rağmen o kadar yakışıklı gözüküyor ki... "Efendim güzelim?" diyor gözlerimin içine bakıp ellerimi tutarken. Ona karşı kızgın olsam da ellerimi geri çekmiyorum. Çünkü benim ona ihtiyacım var. Sıcacık ellerine, denizi andıran gözlerine, içimi ısıtan gülümsemesine... Kısacası benim Doruk'a ihtiyacım var.
Ben cevap vermeyince Doruk konuşmaya başlıyor. "Hepsi benim yüzümden. Allah benim belamı versin. Benim yüzünden geldiğin hale bak." Bunları derken gözünden bir damla yaş akıyor. Elimi uzatıyorum ve o gözyaşını elimle siliyorum. Teşekkür edermişçesine bana bakıp gülümsüyor. Bende ona bozuk bir gülümsemeyle gülümsemeye çalışıyorum.
Sonra ilk defa konuşmaya başlıyorum. "Senin hiçbir suçun yok. Ben seni üzmemeliydim. Özür dilerim Doruk"
"Özür dilemesi gereken asıl kişi benim Lâl. Tekrar ve tekrar senden çok özür dilerim..."
O anda o halini görmeye içim el vermiyor ve bir anlık cesaret ve içimdeki aşkla "Evet" diyorum. " Ne eveti?" diyor Doruk şaşırmış gibi. "Seninle yeni bir hayata varım Doruk" diyorum ve ona sımsıkı sarılıyorum. O da bana aynı şekilde sımsıkı sarılıyor. Tamamlanmış gibi hissediyorum kendimi. Sanki bir parçası kayıp bir yapbozum ve Doruk ise o yapbozun kaybolan bir parçası. O bana sarılıyor, o parça yerine oturuyor. O benden kopuyor, o yapboz yarım kalıyor. Şimdi o parça yerine oturdu ve ben artık tamamım...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGULARIN RENGİ
Teen FictionLâl, annesi ve babası olmayan teyzesiyle yaşayan bir kızdı. Teyzesi bir karar alıp İzmir'e taşınmalarını istemişti. Yeni bir yer demek yeni bir okul demekti. Lâl okuluna orada devam edecekti. Lâl'in hayatı boyunca pek arkadaşı olmamıştı. Hep yalnızd...