Gözlerimi açtığımda Doruk kanepede uyuyakalmıştı, ben ise hâlâ hastane yatağında kolumda serumla uzanıyordum. Kolumu çok kıpırdatmadan kalktım ve üstümdeki örtüyü Doruk'un üstüne örttüm. O beni iyileştirmişti. Şimdi sıra onun iyileşmesindeydi. Onu da ben iyileştirecektim...
Üstünü örttükten sonra uzun bir süre onu izlemeye başladım. Sarı saçları bozulmuştu ama hala güneş gibi parlıyorlardı. Evet sarı saçları... Ben onun sarı saçlarına aşık olmuştum.
Kısa bir süre sonra odamın kapısı açıldı. İçeri giren teyzemdi. Yanıma gelip bana sımsıkı sarıldı. Yüzünün kızarmasından ağladığı belliydi. Onu üzdüğüm için kendimi çok kötü hissediyordum.
Sonra konuşmaya başladı. "Teyzem, nasılsın bir tanem?" Ona bakarak gülümsedim ve elini sımsıkı tuttum. O da aynı şekilde bana gülümsedi.
"İyiyim teyzeciğim merak etme. Ufak bir kazaydı sadece." Teyzem gözlerini devirerek "Küçük bir kaza olduğundan buradasın zaten demi Lâl?"
Sonra gözüyle uyuyan Doruk'u işaret etti ve konuşmaya başladı. "Bunun burada ne işi var?
"Beni Doruk kurtardı teyze. Yani hayatımı ona borçluyum. Ayrıca bu değil, Doruk."
Teyzem bana imalı bir bakış attıktan sonra konuşmaya devam etti. "Eee hastaneden ne zaman çıkıyormuşsun bakalım?"
"Doktor öğlene doğru taburcu olursun demişti ama bilmiyorum yine de" "Teyze" diyerek konuşmaya devam ettim. "Seni korkuttuysam özür dilerim. Böyle olsun istememiştim"
"Beni aradıklarında o kadar korktum ki anlatamam sana. Ama çok şükür iyisin ya önemli olan o kuzum benim. "
Gözleri yavaş yavaş açılan Doruk'un gözleri beni buldu ve o güzel gülümsemesiyle bana gülümsedi. Teyzem Doruk'un uyandığını görmüş olacak ki Doruk'a bakıp "Günaydın oğlum" dedi. Doruk biraz daha ayık bir şekilde teyzeme gülümseyerek ve biraz da yanakları kızararak "Size de" dedi. Onu ilk kez yanakları kızarırken görmüştüm. Bu hali o kadar tatlıydı ki...
Sonra teyzem anlayışlı bir şekilde bana göz kırparak "Neyse ben biraz dışarı çıkayım. Acıkmıştım zaten, bir şeyler atıştırıp gelirim. İstediğiniz bir şey var mı?" İkimizde kafamızı hayır anlamında sallarken teyzem odadan çıktı.
Teyzemin odadan çıkmasıyla Doruk'un gözleri yine beni buldu. "Günaydın sevgilim" dedi. Sevgilim kelimesini ondan ilk kez duyduğum için kalbim o kadar hızlanmıştı ki anlatamam...
"Günaydın" dedim soğuk bir şekilde. " Sevgilim?" dedi şaşırmış bir şekilde.
"Doruk tamam abartma ama yaa" dedim yanaklarım kızarmış bir şekilde.
"Tamam tamam" dedi bana doğru yaklaşırken. Sonra yanıma geldi ve bana sarıldı. "Utanınca o kadar tatlı oluyorsun ki anlatamam" diyerek gülümsedi ve saçıma bir öpücük kondurdu.
"Bende aynısını senin için diyecektim. Teyzem sana günaydın dediğinde o kadar tatlıydın ki..." diyerek cevap verdim.
" Bak bak bak, sevgilisine iltifat da edermiş." "Ya Doruk dalga geçme" diyerek kendimi ondan çektim.
Doruk bu durumdan o kadar hoşnuttu ki gülmekten duramıyordu. "Ben gidiyorum ya" dedim trip atar gibi. "Sevgilisine trip de atarmış" diyerek dalgasına devam ediyordu Doruk.
Cama doğru yaklaştım ve camı açıp temiz havayı içime çekmeye başladım. Bir anda beni belimden kavrayan elle irkildim. Bunu yapan tabi ki Doruk'tu. Rahatsız olmadığım için kendimi çekmedim. Aksine onun bana sarılması beni mutlu ediyordu. O beni dünyanın en mutlu insanı yapan tek kişiydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DUYGULARIN RENGİ
Teen FictionLâl, annesi ve babası olmayan teyzesiyle yaşayan bir kızdı. Teyzesi bir karar alıp İzmir'e taşınmalarını istemişti. Yeni bir yer demek yeni bir okul demekti. Lâl okuluna orada devam edecekti. Lâl'in hayatı boyunca pek arkadaşı olmamıştı. Hep yalnızd...