Dylan, uyuyamadı. Kalbi buna izin vermeyecek kadar güçlü atıyordu. Biranın ya da başka bir şeyin yardımı olmayacak kadar güçlüydü. Telefon çalmaya başladığında saat gecenin ikisiydi.
Dylan, yerinden sıçradı ve telefonu açtı. "Alo"
"Ben Dane" dedi karşıdaki erkek.
Genç kadın kaşlarını çattı ve zihnini toparlamaya çalıştı. "Dane" dedi şaşkın bir sesle. "Neler oluyor?"
Dane, derin bir iç çekti. "Geç olduğunu biliyorum, Dylan ama hemen buraya gelmen gerekiyor. İşler kontrolden çıktı."
Dylan'ın kalbi o anda korkuyla atmaya başladı. Ayağa fırladı ve üstüne bir etekle bluz geçirmeye çalıştı. Saçlarını atkuyruğu topladı ve anahtarlarını aldı. "Neler oluyor?" derken nefes nefeseydi.
"Zack, ölümüne dövüşüyor" dedi Dane. "Kulübü bir başkasına vermek adına. Eğer ölürse kulüp onu öldürene geçecek"
Genç kadın, telefonu kapadı ve Hyundai'sini son süratle sürmeye başladı. Muhtemelen yaşadığı bölgenin tüm trafik kurallarını ihlal etmişti ama umurunda bile değildi. Şöyle bir düşününce Zack' in ya da Dane'nin bunu onaylayacağını biliyordu.
Birden bire hayatında değerli olan iki erkekti onlar. Biri çok yakın bir arkadaş olmuştu. Diğeri ise onu delirtiyordu.
Kulübün önüne park etti ve koşmaya başladı ama Rick, onu durdurdu. "Giremezsiniz, Bayan Alcott" dedi sert bir sesle. "Bay Bressler' ın kesin emri var. Bu akşam sizi kulübe almamamızı söyledi"
Dylan, öfkeden delirecek gibiydi. "Rick" dedi sert bir sesle ve adamın üzerine yürümeye başladı. Yüz kiloluk erkek bu küçük kadının karşısında geri geri yürümeye başladı. "Eğer beni şimdi içeri almazsan bir daha emir alabileceğin bir Bay Bressler kalmayacak" derken sesi tehlikeli bir tıslamaydı.
Rick, kaşlarını kaldırdı ve elini ileri uzattı. "Lütfen zorluk çıkarmayın" dedi.
Dane, o anda ortaya çıktı ve Rick' i itti. Erkek yolu açınca Dylan, Dane'ye doğru koştu. Erkek ona bir an sarıldı. Sonra bıraktı. "Ben burayla ilgilenirim. Şimdi arenadalar ve işler kızışmaya başladı. Çabuk ol"
Dylan, gerçekten de hızlı koştu ve o, oradaydı. Beş erkek etrafını çevirmişti. Üst gövdesi çıplaktı ve altında terden ıslanıp bedenine yapışmış bir şort vardı. Güzel bedenine yeni yaralar eklenmişti. İki elinde de siyah vardı. Birinde bir kısa bir kılıç diğerinde bir balta duruyordu.
Savaş Tanrısı gibi görünüyor, diye düşündü Dylan. Onu ilk defa dövüşürken görüyordu. Dövüş alanının girişine geldi ve durdu. Ne yapması gerektiğini bilmiyordu. Dane, bu dövüşü engelleyemezse kendisi nasıl yapabilirdi ki?
Hayır! Dane, bu savaşı buranın bir parçası olduğu için durduramıyordu. Dylan, kalbinde tam tersini hissetse de o buranın bir parçası değildi. Zack' e ait bir parçaydı. Gözlerini kapadı ve durdu. Tam yan tarafında silahların ve aletlerin olduğu bir vazo duruyordu.
Hiçbiri Dylan'ın kullanabileceği şeyler değildi. Çok ağırlardı. Dylan, derin bir nefes aldı. Ve başını çevirdi. Ardından bağırdı. "YANGIN!" dediği anda her şey durdu ve bütün sesler kesildi. "Bina yanıyor. Canını seven kaçsın!"
İzdiham beklediğinden daha ani oldu. Sahadaki dövüşçüler bile yanından koşarak geçtiler ki bir an neredeyse eziliyordu. Bir el bileğini yakaladı ve onu devasa erkeklerin arasından çıkardı. Zack ile karşı karşıya durmaya başladı birden bire.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövüş Kulübü
Romance"Bir randevumuz var sanıyordum" Zack Bressler! Dylan, gözlerini açtı. "Kabul ettiğimi hatırlamıyorum" dedi sert bir sesle. "Sen bana sadece emrivaki yaptın." Zack, cıkcıkladı. "Dylan" dedi kınar bir sesle. "Sana bir tavsiyem var benim sevgili müstak...