Sorunsuz bir sabaha uyanmak gibisi yoktur. Uykulu bir şekilde çarşafların arasında kıvrılmak ve uyanık olsan bile yataktan çıkmana gerek olmadığını bilerek gereksiz yere saatlerini orada harcamak...
Hayır, Zack Bressler ile uyuyan kimse bu keyfe sahip olamaz! O gece yatağa girdikleri anda genç kadını saatlerce uyutmadan ve ona saatlerce zevk dolu işkenceler yapıyordu ve sabah kalktığı anda bile sağlıklı bir erkek olduğunu kanıtlama işine giriyordu.
Belki de gerçekte erkekliğini kanıtlıyordu ama buna pek gerek kalmamıştı doğrusu. Dylan'ın aklında ona dair en ufak bir şüphe bile yoktu çünkü. Adam kendisini delirtmek için fısıltıyla adını söylemesi bile yeterdi. Zack' in o güneyli aksanı ve fısıltılı sesiyle zaten aklında bir sürü erotik şey oluşuyordu. İşin kötü tarafı Zack bunun gayet farkındaydı ve bunu kullanmaktan çekinmiyordu.
Genç kadın, çalışma odasındaki koltukta uzanmış elindeki kitabı okuyordu. Bu onun sahip olduğu nadir sakin anlardan biriydi. Zack, kulüple ilgili işleri halletmek için çalışma masasına gömülmüştü.
İşin aslı Zack' i izlemek çok zevkliydi. Gözlerinde kare çerçeveli bir okuma gözlüğü vardı ki bu Dylan'a çok komik görünmüştü. Özellikle kendi gözlükleriyle o kadar dalga geçtikten sonra bunları görmek büyük zevkti. Zack, homurdanarak ona bakmış ve kaşlarını çatmış ve işine dönmüştü ama Dylan uzun süre gülme krizini engelleyememişti.
Şimdiyse sakin bir şekilde oturmuşlardı. Dövüşler yeniden başlamıştı ve Zack, dövüşçülerle ilgili durumları kontrol altında tutmaya çalışıyordu. Bahisler idarenin gözetimi altında yapılıyordu aksi takdirde cezalandırılıyorlardı. Zack, bunun üzerinde kesin kurallar koymuştu.
Dövüş Kulübü, ciddi paralar kazanıyordu doğrusu. Dylan, daha önce kulübün özellikleriyle ilgilenmemişti ama Zack onun bunları bilmesini istiyordu. Onun fikrini soruyor ve onunla önemli konularda uzun tartışmalar yapıyordu.
Nişan yüzüğünü tekrar takmıştı parmağına. Zack son derece ciddi bir şekilde eğer bir daha yüzüğü çıkarmaya kalkarsa onu zindana- evine- kilitleyeceğine dair yeminler etmişti. İşin aslı Dylan'ın bundan hiç de sorunu yoktu.
"Bu lanet hesaplardan artık bıktım" dedi Zack sert bir şekilde. Gözlüklerini masaya bıraktı ve arkaya yaslandı. "Bu şeylerden nefret ediyorum. Yapılacak daha eğlenceli şeyler varken neden bunları yapmak zorundayım ki?"
Dylan, kıkırdadı. "Çünkü bu şekilde burayı ayakta tutabiliyorsun ve bu şekilde parasal açıdan sıkıntı çekmiyorsun"
Zack, masadan kalktı ve ona doğru yürüdü. "Tatlım ben yeteri kadar zenginim zaten"
Dylan, doğruldu. Kitabını bir kenara bıraktı ve sırtını koltuğa yasladı. "Bunun böyle devam etmesini istiyorsan çalışman gerekiyor" dedi ancak sesinde bir dalga vardı. "Her neyse sanırım sıkıldın artık"
Zack başını salladı dalgın bir şekilde ama dikkatini çoktan başka şeylere vermişti. Dylan'ın iç çamaşırı giymemesinin faydalarından yararlanıyordu. Zaten ufak bir dokunuşa bile cevap veren hassas ete bayılıyordu. Şimdi uçlarını çimdikleyip sıkıyordu. "Oyun oynamak istiyorum" dedi Zack o lanetli seksi sesiyle.
Kapı çalındığı anda her ikisi de biliyordu ki oyun buraya kadardı. Dylan, dışarıdakine girmesini söyleyeceği sırada Zack onu durdurdu. Kaşlarını çatmıştı ve dişlerini sıkıyordu. "Eğer güzel bir haber vermeye gelmediysen girme"
Dylan, ona delirmiş gibi bakmaya başladı. Zack, başını iki yana salladı. "Hep aynı şey" diye homurdandı. "Ne zaman güzel bir saat geçiriyoruz ve sonra Dane ya da bir başkası gelip bize rezalet haberler veriyor"
Dane, o anda içeri girdi. "Bu haberin iyi ya da kötü olduğundan emin değilim, Zack" dedi. "İşin aslı dediğin gibi şu kaseti buldum"
Zack, kaşlarını çattı. Dane'yi Leonardo Callaway' in evindeki gizemli kaseti bulmaya göndermişti. Çünkü kadın artık ne hamileydi ne de Zack üzerinde bir hâkimiyeti vardı. Bu yüzden Zack işini sağlama almış ve Dane'yi sözü geçen kaseti bulmaya göndermişti.
"Bu neden kötü bir haber olsun ki?" diye sordu Dylan.
Dane, dudağını sıktı ve bir an durdu. "Ah şey ben pek de gizlenme gereği görmedim doğrusu" dedi. Ardından başını iki yana salladı. "Leonardo oradaydı ve söylemeliyim ki en kötü düşmanımın bile o halde olmasını istemezdim"
Dylan kaşlarını çattı. "Ne geveliyorsun, Dane? Leonardo, AIDS hastası ve bu hastalığın getirileri büyüktür evet ama neden ona acıyasın ki? Hele de bize yaptıklarından sonra"
Genç adam başını salladı. "Ölmek üzere" dedi. "Bu çok belli. Her yeri yara bere içinde ve gözlerini bile zar zor açıyor ve o kadın o evdeydi. Salonda. Yatak odasına gitmiyor ama ikisi de berbat bir halde. Sanırım o da hastalıktan nasibini almış"
Zack, dudaklarını büzdü. "AIDS aylar süren bir hastalık" dedi. "Bu kadar çabuk ilerlemez"
Dane, başını salladı. "Leonardo zaten hastalıklıymış" dedi. "sanırım senin ona aşıladığın kan süreci daha da hızlandırmış. Bu da neden aniden bize yüklendiklerini anlatıyor. Son zamanı gelmeden önce dövüş kulübünü yok etmek istedi."
Dylan, başını salladı. "Mantıklı geliyor"
Ancak Zack düşüncelere dalmıştı. "Bu durumda o çocuk da benden değildi ve doğacak çocuk da AIDS hastası olacaktı. Vay canına, bilmeden de olsa iyilik yapmak bende hazımsızlık yaratıyor"
Zack, Dane ve Dylan'ın şaşkın bakışlarına aldırmadan odadan çıktı. Dylan, gözlerini kırpıştırdı. "Bir şeyler planlıyor" dedi sakince.
Dane, başını salladı. "Kesinlikle." Ardından kadına döndü. "Jenner hamile..."
Zack' in aracı makul bir hızla gidiyordu. Acelesi yoktu. Aslında huzur ve mutluluk bedeninde geziniyordu. Telefonunu çıkardı ve Dylan'ın eskiden çalıştığı gazeteyi aradı. "Merhaba, Jensen" dedi sakin bir sesle. Gazetenin patronuna.
"Uzun zaman oldu, Bressler" dedi Jensen. "Senin için ne yapabilirim"
"Kadronda bir eksik olduğunu duydum" dedi. "Genel yayın müdürün ölüyormuş." Bu durumu o kadar normal bir şekilde söylemişti ki. "Sana bir haberim var. Karımı tanıyor olmalısın, Dylan Bressler. Eskiden senin gazetende çalışıyordu. Müdürün onu kovana kadar"
"Böyle bir durum olduğunu bilmiyordum, Zack" derken Jensen' ın sesi kafasını taşlara vurmak istiyor gibi geliyordu.
"Önemli değil" dedi Zack. "Yine de sana bir şey söyleyeceğim. Dylan'a benden her zaman istediğin şu röportajı vereceğim. Ancak onu yayınlamak için güzel bir teklifte bulunabilirsen bunu yaparım. Bu arada bunun benim başımın altından çıktığını bilmemeli"
Jensen güldü. "Sen bir kahramansın sanırım, Zack" dedi. "Bunu halledebilirim"
Zack herhangi bir şey söylemeden telefonu kapadı ve arabadan indi. Ev gerçekten de Dane'nin anlattığı gibi rezalet durumdaydı. Hastalardan biri salonda diğeri yatak odasındaydılar. Zack, yataktaki kalıntıya baktı. "Demek aşkının sonu bu oldu" dedi gülümseyerek. "Sanırım öldüğünün farkındasındır"
Leo gözlerini açtı. Ancak ağzını açamıyordu. Zorlukla nefes alıyordu. Zack, başını yana eğdi. "Dylan'a bir röportaj vereceğim" dedi. "Onu senin pozisyonuna yerleştireceğim" ardından gülümsedi. Cebine uzandı. "Bence bundan hoşlanacaksın"
Leo' nun gözlerinde korku büyüdü. Zack başını yana eğdi. "Hayatında bir kerecik olsun erkek ol" dedi. "Artık kaybedecek bir şeyin yok" ardından ona baktı. "Bu sana hediyem olsun, Callaway" dedi ve bıçağı gırtlağına bastırdı. Kan dışarı fışkırdı ama Zack bundan uzak durdu. Elindeki eldivenleri bir dikkatle çıkardı ve bıçağı salondaki kadının yanına bıraktı.
"İyi uykular, tatlım" dedi gülerek. "Umarım yarına güzel hediyeler bulursun"
Ertesi gün Dylan gazetedeki habere bakakaldı. Ardından gözlerini hızla kocasına baktı. Zack sakin bir şekilde hesaplarla uğraşıyordu.
AIDS HASTASI KADIN SEVGİLİSİNİN BOĞAZINI KESTİ...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövüş Kulübü
Romance"Bir randevumuz var sanıyordum" Zack Bressler! Dylan, gözlerini açtı. "Kabul ettiğimi hatırlamıyorum" dedi sert bir sesle. "Sen bana sadece emrivaki yaptın." Zack, cıkcıkladı. "Dylan" dedi kınar bir sesle. "Sana bir tavsiyem var benim sevgili müstak...