Bölüm 17

19.6K 1K 15
                                    


Anı yaşamak, sadece o anı düşünmek ve onun tadına varmak anlamına gelirdi. Ancak Dylan, o anda sadece bulundukları zamanı değil bütün hayatını tekrar yaşıyordu. Kurşunlar üzerlerine yağarken Zack' in ona nasıl siper olduğunu, Dane'yi ilk gördüğünde ne kadar korktuğunu, Zack' e sübyancı olduğunu söylediği zamanı ve onu ilk öptüğü o anı.

Dövüş Kulübü'nden bile vazgeçmesine neden olacak kadar öfkelendiğini hatırladı. Zack, kızgın ve patlamaya hazır bir volkan gibiydi ama Dylan'ı öpmüştü. Asla kendisine zarar vermeyeceğini o anda öğrenmişti genç kadın.

Sonra anılarını onunla paylaşmıştı. Sevdiğini sandığı kadının onu nasıl yarı yolda bıraktığını ve hayatı boyunca taşıyacağı bir iz verdiğini. Bir sokak serserisiyken şimdi nasıl da saygı duyulan ve korkulan biri haline geldiğini... O gözlerin ne kadar çok şey gördüğünü...

Kendisi asla o kadar zorlu bir hayat yaşamamıştı. Orta halli bir ailenin üçüncü çocuğuydu. Ailesi daima onun da diğerleri gibi iyi bir eğitim görmesini, isteklerini karşılamaya çalışmışlardı. Dylan, üniversitedeyken bir çocuktan hoşlanmış ve bir süre çıkmışlar, bekâretini o gün kaybetmişti ama çok canı yanmıştı. Yine de şehvetli düşüncelerden kopmamıştı. Bu şekilde Jane Honey yazıları ortaya çıkmıştı.

Her zaman bir muhabir olmak istemiş olmasına karşın bir köşe yazarı olmuştu ve daha sonra bunu sevdiğini fark etmişti. Çünkü kendisine gelen e-postaları okumaktan hoşlanıyordu. Üstelik iyi bir maaşı vardı.

İki yıllık tasarruflu yaşam sonunda çok sevdiği mavi Hyundai'sini almayı başarmıştı ve bu arabayı Porsche'ye tercih edecek kadar benimsemişti. Asla hayatı heyecan verici ya da hızlı olmamıştı. Barlara bile nadiren giderdi. Çok arkadaşı yoktu. Kitaplarla zaman geçirmeyi daha çok sevmişti hep.

Her şey bu yakışıklı, güçlü ve kendisine karşı daima sevecen olan adamla tanışınca değişmişti. Artık Jane Honey yazıları dışında bir işi yoktu ve onun asistanlığını yapıyordu. Bundan hoşlanıyordu. Zack' in onunla uğraşmasından hoşlanıyordu. Dane ile zaman geçirmekten hoşlanıyordu. Hatta artık dövüşlerden bile hoşlanıyordu.

Zack, koltuğa oturmuş doktor onu muayene ederken onu izliyordu. 'Seni seviyorum' demişti. Oysaki Dylan, bu ilişkinin hep bir sonu olacağını düşünmüştü. Evlilik konusundaki konuşmalarının bir şaka olduğunu sanıyordu. Dudağını ısırdı. Onun için o kadar korkmuştu ki kalbini unutmuştu sanki. O zaten Zack' in idi. Ama Dylan o anda bunu dile getirememişti.

Zack, sanki onun kendini izlediğini hissetmiş gibi başını kaldırdı ve ona baktı. Dylan, anında kıpkırmızı kesildi ve erkek gülümsedi. Onun yanağında gamzeleri olduğunu fark etmişti. Gülünce çok yakışıklı görünüyordu.

Dane, elini kızın omzuna koydu. "Öfken geçti mi yoksa kafama bir vazo atacak mısın?"

"Fena fikir değil" dedi Dylan. Ardından onun elini tuttu ve başını omzuna yasladı. "Ama o kadar yorgunum ki artık kendimi zor taşıyorum."

Dane, güldü. "Seni kucağıma alıp odana götürürdüm ama bu raddeden sonra çok tehlikeli olur. Derimi seviyorum ve şuan bile Zack onu yüzmek istiyormuş gibi bakıyor."

Genç kadın, güldü ve omuz silkti. "Umurumda değil. Sen bunu hak ettin" dedi. Ardından derin bir nefes aldı. "Biraz bu şekilde duralım, Dane" dedi. "Kendimi taşıyamıyorum"

Dane onun omzuna sardı kolunu. İkisi de uykulu derin nefeslerle dikiliyorlardı. "Dylan?"

"Hımm?"

"Bir kadına en iyi evlenme nasıl teklif edilir?"

Dylan, gözlerini açtı ve başını kaldırdı. Tam tahmin ettiği gibiydi. Dane, bir kadını düşünüyordu. Dudakları bilmiş bir gülümsemeyle kıvrıldı. "Bir pırlanta al ve ona ne kadar çok sevdiğini söyle"

Dane gülümsedi. Bu öylesine yoğun ve şefkat dolu bir gülümsemeydi ki Dylan onun ne kadar âşık olduğunu anladı. Elini cebine soktu ve kadife bir kutuyu çıkarıp açtı. Dane'nin sert mizacının aksine çok zarif bir yüzüktü. "Sarı saçları var" dedi Dane. "O kadar güzel mavi gözleri var ki onlara bakmaktan alamıyorum kendimi. Sonsuza dek benim olduğunu bilmek istiyorum sadece"

Dylan gülümseyerek ona baktı ve parmaklarının ucuna kalkıp erkeğin yanağını öptü. "Bende bundan bahsediyordum" dedi ve gerçekten de Dane için çok aşk dolu sözcüklerdi bunlar.

"Umarım o yüzük benim sevgilime değildir" dedi Zack sert bir sesle. "Çünkü parmağında bana ait olmayan hiçbir şey taşıyamaz"

Dylan gözlerini devirerek ona baktı. Dane, hızla kolunu kadının omzundan çekti ve kutuyu cebine koydu. Dylan kaşlarını çattı. "Bakıyorum da iyileşmişsin" dedi sert bir sesle. "Bana kabadayılık mı tıslıyorsun? Bir yumruk daha ister misin?"

Zack güldü. "Burnum olduğu haliyle iyi" dedi. "Yine de elinin bu kadar sert olduğunu fark etmemiştim sevgilim"

Dylan gülümsedi. "Öğretmenim çok iyiydi."

"En iyisinden" dedi Zack ve dudaklarını onun dudaklarına bastırdı. Ardından onun yüzünü elleri arasına aldı. Gözleri ciddiydi. Dane ve doktor odadan çıktılar. Zack, onun çenesini okşadı. "Bu gece kanepede yatmamı ve yanıma bir fahişe almamı söylerken ciddi miydin?"

Dylan, dudaklarını ıslattı ve ona baktı. Gözleri yere kaydı. "Hayır" dedi. "Sadece çok kızgındım ve seninde üzülmeni istedim. Seni anlamıyorum, Zack. Oradan öyle kaçar gibi çıkarken ne düşünüyordun böyle?"

Zack durdu. "Seni güvenli bir yere götürmeyi düşünüyordum" dedi sakince. "Leonardo Callaway' in derisini yüzmeyi düşünüyordum. Her türlü kanlı şeyi düşünüyordum. Canımın acıdığını düşünüyordum ama en çok senin canının yanıp yanmadığını merak ediyordum"

Dylan dudağını ısırdı. Yüzünü tutan ellerini tuttu. "İyiyim" dedi gönülsüz bir sesle. "Seni çok merak ettim. Bir daha böyle yapma yoksa seni eve almam"

Zack gülümsedi. "sen nasıl istersen" diye fısıldadı. Sonra durdu. "Leonardo'ya ne olduğunu sormayacak mısın?"

Dylan nefesini tuttu onu tamamen unutmuştu. "Ne oldu?"

Zack başını iki yana salladı. "Bir şey yapmadım" dedi. "Leonardo, AIDS hastasıymış, Dylan. Onu bıraktım. Hastalığı zaten onu yavaş yavaş öldürecek."

Dylan gözleri dolmuştu. Gözlerini kapadı ve derin bir nefes aldı. "Biliyorum" diye fısıldadı elleri onun ceketinin içinden geçip tişörtünün belini tuttu. "Biliyorum o, seni benden ayıracaktı. Ama yine de çok kötü. Düşmanıma bile böyle bir kaderi istemezdim"

Zack, onu kendine bastırdı ve yüzünü saçlarına gömdü. Derin bir nefes aldı ve kokusunu içine çekti. "Üzülme, aşkım" diye fısıldadı. "Ben üzülmüyorum. Senin canını yakmaya çalıştığı için kimseye acımıyorum"

Gözlerini açtı ve karanlık pencereden dışarı baktı. Yeşil gözleri yansımalarına baktı. Dylan kollarında ufak, narin ve kırılgandı. Zack içinden onu bırakmayacağına dair yemin etti

Dövüş KulübüHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin