Leo, kendini zorlukla eve attı. Koridordan geçti ve salona girdi. Bu gece çok içmişti. Artık dayanamadığı bir acıyla boğuşuyordu. Dylan'ı... Onun güzel Dylan'ı o lanet piçin kolları arasındaydı.
Leo, ilk gördüğü andan beri Dylan Alcott' a âşıktı. Onda başka kadınlarda olmayan bir şey vardı. Dylan güçlü ve cesurdu. Onda zayıflığın en ufak bir parçası dahi yoktu. Bu Leo' yu çeken bir şeydi. Onu ilk gördüğü zaman bu özelliğini görmüştü.
Dylan, iş başvurusu için gelmişti. Onun gözlüklerinin ardından meydan okuyan güzel gözlerine baktığı anda ona âşık olmuştu.
Dylan'ı o piç kurusunun ellerine bırakmamalıydı. Ancak işler planladığı gibi gitmemişti. Dylan'ın o adamla başa çıkamayacağını biliyordu. Ancak genç kadın inatçıydı. Biraz zorlamayla o inadı görülecekti. Dylan, Bressler' ı oyalarken içerideki ajanda yazıyı halledecekti. Öyle de olmuştu ama sonra işler yoldan çıkmıştı.
Dylan, ikisi arasında seçim yapmak durumunda kalınca Zack' i seçmişti. Bressler, ona iyi bir şeyler sunmuş olmalıydı. Aksi halde Dylan kendini onun ellerine bırakmazdı. Buna dayanabilirdi ama onunla yattığını bilmek, onun altında kıvrandığını ve inlediğini düşünmek onu delirtiyordu.
Salon kapkaranlıktı. Leo, ışıkları yakmamıştı. Silahı cebinden çıkarıp masanın üstüne koydu. En sonunda gözlerinden yaş geldi ve hıçkırmaya başladı. Dylan'a zarar vermeyi asla istememişti. Ancak onun bu şekilde yaşamasındansa ölmesini tercih ederdi.
Dövüş Kulübü adı altında oranın liderleri Leo' nun sevdiği her kadını almıştı elinden. Annesi, oradaki kaltaklardan gelen hastalıkla ölmüştü. Babası onu yanında sürüklemişti. Kız kardeşini, Bressler çalmıştı. Hepsini almıştı elinden. Şimdi de Dylan'ı ondan alıyordu.
"Acı çekiyormuş gibi davranman ne kadar da zavallıca"
Leo, aniden dikkat kesildi. Ensesindeki tüyler dikilmişti ve sırtından aşağı bir ürperti indi. Leo, başını çevirdiğinde o, oradaydı. Zack Bressler, kendi evindeymiş gibi rahat bir şekilde kanepeye kurulmuştu. Bacak bacak üstüne atmış, elindeki bir biblo ile oynuyordu. Yeşil gözleri o kadar keskindi ki karanlıkta bile belli oluyordu.
"Burada ne arıyorsun?"
Zack dudaklarını büzdü. "Bende aynı şeyi sana soracaktım. Karımın evinde hangi akla hizmetle kurşun yağdırıyorsun?"
Leo, kızmıştı. "Dylan senin karın falan değil" diye bağırdı. "Sen onu kandırdın ve kendi yanına aldın." Elini uzattı. "Bir gün senin gerçek yüzünü görecek ve o zaman geldiğinde senden kaçacak. Buna emin olabilirsin"
Zack, omuz silkti ve ayağa kalktı. Omzundan yaralanmıştı ama yara yokmuş gibi rahattı. "Haklısın" dedi. "Dylan, henüz beni tam tanımıyor. Neler yapabileceğimi bilmiyor. Onu ilk gördüğümden beri o kadar tolerans gösterdim ki kendisine, herkese karşı öyle olacağımı sanıyor." Başını iki yana salladı. "Yine de beni bırakmayacak. O farkında değilse bile ben biliyorum. Kalbi avuçlarımın içinde." Leo' nun hemen önünde duruyordu. Ölüm saçan gözlerini ona dikmişti. "Tıpkı benimkinin de onun avuçlarının içinde olduğu gibi"
Leo, geri doğru savurdu kendini ve masanın üstündeki silahı almaya çalıştı ama yarı yolda bir el, bileklerini tuttu. Zack, onu masaya dayadı ve üzerine abandı. "Bu pozisyonda sana yaptırabileceğim türlü eziyetleri bir düşünün, Bay Callaway" diye fısıldadı. "Ama ben çok merhametli bir insanım bu yüzden çok canınızı yakmayacağım."
Leo' yu yere savurdu. Ayaklarından birini eline, diğerini de boğazının üstüne koydu. Leo, kalan tek eliyle boğazındaki ayağı çekmeye çalıştı ama olmadı. Zack, rahat bir şekilde ceketinin cebine uzandı ve bir kutu çıkardı. Bir bileklik kutusu kadardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Dövüş Kulübü
Romance"Bir randevumuz var sanıyordum" Zack Bressler! Dylan, gözlerini açtı. "Kabul ettiğimi hatırlamıyorum" dedi sert bir sesle. "Sen bana sadece emrivaki yaptın." Zack, cıkcıkladı. "Dylan" dedi kınar bir sesle. "Sana bir tavsiyem var benim sevgili müstak...