BORDO'NUN SAVCISI (ARA VERİLDİ)

8. Bölüm

Selaam, nasılsınız?
Ben de eh işte teşekkürler.
Yeni bölüme başlayalım mı?
Hadi başlayalım!!!

🦋🦋🦋

"Hazal kızım hadi kalk artık."

"Annem beş dakika daha..."

Rahat ve sıcacık yatağımda bir tur daha döndüm.

"Hazal, bu gün Esma teyzenler gelecek hadi"

"Anne Esma teyzem yeni döndü görevden bırak dinlensin."

Annem yorganımı üzerimden çektiğinde serin bir hava sardı bedenimi. Uykum koşarak benden uzaklaşırken cumartesi günü keyfimde bozulmuştu. Oflayarak kalktığımda annem odada yoktu onun yerine elinde bir bardak suyla Hazar bekliyordu. Sakın Hazar sakın!

"Uyanmasan az daha döküyordum üzerine"

Elindeki suyu bir dikişte içti ve yatağa zıpladı.

"Hazar ya! Ne bu enerji! Olan hayat enerjimi falan mı sömürdün!"

Hazar zaten karışık olan saçlarımı katıştırıp ela gözlerini üzerime dikti.

"Kızım ben askerim saat beş dedinmi açılır benim gözlerim"

"Seni şakacı! Bir de kafiye uyduruyor. Hazar doğru söyle bunu çok mu düşündün."

Bir kolu ve bir bacağı benim bedenimi sarmıştı, kol kasları altında eziliyordum şuan. Allahım hayatımda bir göbekli insan yok ya.

"Bana bak abi diyeceksin bana, ayrıca şu yüzbaşı hala dönmedi mi göreve."

Sesindeki kıskançlık nidaları hoşuma gitse de ortada kıskanılacak bir şey yoktu. Ellerimi zor da olsa onun üzerimde duran kaslı koluna dayadım .

"Yüzbaşının görevi benmişim öyle diyor."

Gerildiğini kasılan kaslarından anlamıştım ben ne dedim ki şimdi.

"Lan! Kim diyormuş, gözlerini oyar kulak memelerine küpe yaparım bak!"

Altından kurtulmaua çalıştıkça daha da sıktı beni

"Yaa! Benim ne suçum var! Ayrıca babam dedi görevi sensin diye ne bu kıskançlık!"

"He, babam mı dedi. Tamam o zaman uyuyan güzellik kalkta güneş kendinden daha parlakları görsün"

Bak bak nasıl da U dönüşü yapıyor.

"Koca gövdeni üzerimden kaldır da kalkayım yılışık şey."

Oflayarak kendini yana atınca söylenerek yataktan kalktım.

"Ne yapışkan şeysin ya bence Murat komutan sana ahtapot desin, şimdi sülük desek hakaret olur bir de gülmekten göreve odaklanılmaz, ahtapot en iyisi."

O da ayağa kalkmış kapıya yönelmişti.

"Söylenme, söylenme, abilere söylenilmez."