Komiser önümdeki toprağa yaklaşırken ellerim bir an belindeki silaha gitti.Düşündüğüm iki seçenekten biri silahını alıp onu vurmak ve kötü yanımın bu işin içinden sıyrılmasına izin vermekti.
Yanıma oturup eşelediğim yere baktı.Önümdeki et parçalarının üstüne dizimi koyup ona döndüm.
"Komiser Seonghwa."
Kuruyan dudaklarımı yaladım.
"Gömülü şeyin yaşananlarla bir ilgisi yok.Olsaydı sizi arayıp gelmenizi isterdim.Burada olduğumu nereden bildiniz?"
Toprağı dağıtmaya başladığında cevap verdi.
"Zaten gelecektim.Tesadüfe bak ki sen de buradasın."
Bulduğu polaroid fotoğrafları incelemeye başladığında küçük et parçalarını alıp ayağımla ayakkabımın kenarındaki boşluğa sıkıştırdım.Bunu yaparken bedenimle elimi perdeledim.Komiserin elindeki fotoğrafları uzandığımda bakışları beni buldu.
"Bunlar neden burada?"
"O gece üzerimdeydi.Hoşuma gittiği için çoğaltacaktım ama..."
Beni dikkatle dinlediğinde derin bir nefes aldım.
"Kaçarken bir şey olmaması için gömdüm.Beni zaten bu yavaşlatıp yakalattı.En önemli sebebi de bana bir şey olursa bulmanız içindi.Bir ipucu olur diye düşündüm."
Gözlerimi birkaç saniye kapatıp açtım.
"Dosyayı okumam için bıraktığınızı biliyorum,işe yaradı.O geceki bu anı hatırladım.Zemine yakın gömdüm çünkü ortaya çıkar ve bulursunuz diye düşündüm.Gündüz gelip dikkat çekmek istemedim,havanın kararmasını bekledim."
Elimi üzerinde gezdirdim.
"Gördüğünüz gibi hala nemli ve çamurlu."
Ona döndüm.
"Ayrıca bugün iki kere "tesadüfen" karşılaşmamıza inanmamı beklemiyorsunuz umarım."
Ellerimi iki yana açtım.
"Üzerimi aramak ister misiniz?Arabam da hemen ileride."
"Gerek yok."
"Katil,yaş profiline uymadığım için beni öldürmedi çünkü planlı ve prensipli biri ama bu beni sizin gözünüzde şüpheli yaptı."
"Yoongi-"
"Fotoğrafları Hoseok'a sorabilirsiniz.Evime o getirmişti."
Sesim titremeye başladı.
"Ondan kalan şeyler sadece bunlar,iyi ki saklamışım."
Gözlerim dolduğunda bakışlarımı başka yere çevirdim.Komiserle olan bu seferki konuşmalarım ve davranışlarım sahte değildi.Canım yanıyordu,çok yanıyordu.
"Yoksa siz..."
Dolu gözlerim onu buldu.
"Ayrıldık."
"Üzüldüm."
"Ne yapacağımı ya da nasıl devam edeceğimi bilmiyorum."
Gözyaşlarım akmaya başladığında şaşırdım.Sanırım o da benim gibi bunu beklemiyordu.Zorlukla yutkundum.
"Kaçırıldığımdan beri iyi hissetmiyorum.Sürekli kabus görüyorum.Hoseok'u ve çocukları endişelendirmemek için iyiymiş gibi davranıyorum."
"Kolay bir şey yaşamadın."
Bakışlarımı tekrar fotoğraflara çevirdim.Birkaç damla gözyaşım üzerine düştü.
"Öleceğimi düşündüm.Kendimi korumak için birini bıçaklayarak öldürdüm.Annem kalp hastası,duymaması için çok çabaladım.O hissetmesin diye ağlarken ses tonumu ayarlayıp konuşmak zorunda kaldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Wake me up | Sope
Fanfiction"Beni uyandır." "Anlamadım?" "Eğer uyursam,beni uyandır."