Yoongi açısından
Taehyung'un fazlaca canını yaktığımın farkındaydım. Sahiplenici olduğumda fazla acımasız olduğum söylenebilirdi. Bu acımasızlığımın bedelini aynı şekilde ödemem gerekiyordu. Ancak böyle çözebilirdik.
Bunları düşünmeyi bıraktığımda projeyi birlikte yürüttüğümüz Jackson'la görüşmek için şirkette toplanmamız gerekiyordu.
Üyeler gelemeyeceklerini söylediklerinde temsili olarak benim gitmem gerekiyordu.Yürüyerek gitmek istemiştim ama geç kalacağımı bildiğimden arabayı tercih ederek sürücü koltuğuna yerleştim.
Telefonumun çalmasıyla ön cebimden kimin aradığına baktım. Jackson.
Telefonu açtığım anda konuşmaya başladı. "Toplantı için konum atacağım yere gel" cevap vereceğim sırada çoktan kapatmış, sinyal sesini duymamla çok sinirlenmiştim.Bildirim sesinin gelmesiyle attığı konumu açtım. Navigasyonu kullanarak sorgulamayarak devam ettim. Yalnız bir sorun vardı. Geldiğim yerde kocaman bir evden başka etrafında bir şey yoktu.
Garipsesemde arabaya dün bıraktığım kağıtları alarak indim.
Eve vardığımda kapının önünde zili çalmak için durdum. Kapı zilini kullanmak yerine kapınının tokmağıyla bir iki kere vurdum.
Bir iki saniye beklediğimde kapıyı hizmetçi bir kadın açmıştı. "Buyurun efendim, Jakson bey sizi bekliyor" diyerek içeri girmem için işaret etti.
İçeri adımlayarak etrafı süzüyordum ki tam o sırada Jakson'un sakin ton sesiyle irkildim.
"Hoşgeldin Yoongi, içeri gel lütfen"Bana karşı bu kadar nazik davranmasını normal karşılayamıyordum. Şirkette ki hali ile şimdiki hali arasında çok fark vardı.
Adının Nathalie olduğu hizmetçi kadına el işareti yaparak çıkmasını söyledi. Evde sadece ikimiz kalınca ilk konuşan ben oldum.
"Üyeler gelemedi fakat onların yerine ben temsil edeceğim"
Umursuz tavırlarıyla sorun olmadığı söyledi. Ah gerçekten neden garip davranıyordu, bunu ona şirkette söylemiş olsaydım büyük ihtimalle ukala bir şekilde cevap verirdi.
"Ne içersin?""Su alabilirim" dedim. Salonla birleşik olan mutfak tezgahından aldığı bardağa su doldurarak masaya, önüme koydu.
Bende salondaki uzun ve geniş masaya yönelip boş olan sandalyeye oturdum. Kendine yaptığı kahveyi elinde alarak, masanın üzerindeki kağıtlardan birini bana uzattığında yanımdaki sandalyeye kendisini yerleştirmişti.
Elime aldığım proje kağıdını incelemeye başladığımda "Nasıl olmuş?" diye sordu.
Sahte ve yapmacık gülüşümü ona sundum "Evet, güzel"
Ben projeleri incelerken elimdeki kağıtlara bakmak amacıyla fazlaca yakınımda duruyordu.
Aniden elindeki kahveyi üstüme dökmesiyle yerimden sıçrayarak sirkelemeye başladığımda endişeyle
"Özür dilerim yanlışlıkla oldu, yandın mı yoksa?" diyerek üstümdeki tşörtü eliyle temizlemeye başladı.Sakin ve nazik bir şekilde konuştum "Sorun değil, sıcak değildi"
Endişeli ve şüpheli tavırlarıyla
"Üstün mahvoldu ben sana tşört çıkartayım değiştir istersen"Gerek olmadığını söylemiştim. Israrcı olmasıyla mecburen kabul etmiş, yukarı kata bana tşört vereceği odaya çıkıyorduk.
Koridorun sonunda küçük bir odaya girdiğimizde Jackson'un odası olduğunu anlamıştım. Çekmeceden bana bir tşört uzattığında nazikçe teşekkür etmiştim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Rope Of Fate - Taegi
RomanceGülümsedim ve kendime bugün bunu itiraf etmiştim. "Galiba bu kediden hoşlanıyordum" 🤍