13.Bölüm- Geri Dönüş

136 12 3
                                    

İyi okumalar<33

Oy ve yorum yaparsanız sevinirim<33

Takip ederseniz sevinirim<33

(14.gün cuma)

Yine her zaman ki gibi normal olamayacak ama normal gibi görünen bir güne günaydın. Saat 07:21 idi. Bu aralar bir şeyler olmuyordu ve çok şüpheliydi. En son çadırda yılan çıktı. Sonra ormanı bir iki defa gezdik ama bir şey bulamadık. Dün bir karar vermiştik. Bu gün ise harekete geçeceğiz. Üzerimi düzeltip eşyalarımı topladım çoğu eşyamı bırakmıştım. Zaten kirlilerdi ve onları giydikçe aklıma buradaki olanların gelmesini istemiyorum. Çantamı alıp çadırdan çıktım. Emir, nazlı, Mert, ateş ve Ece hepimiz hazırdık. Saat 8 olmuştu.

“Hadi gidelim, yolumuz uzun” dedi emir. Hepimiz kafamızı sallayıp peşinden gitmeye başladık. Yolumuz uzun olduğu için erken kalmıştık. Buraya kaç saatte gelmiştik hatırlamıyorum.

“Hangi taraftan geldiğimizi hatırlıyor musunuz? ”dedim.

“Doğru biz ne taraftan gelmiştik? ”dedi nazlı düşünür bir şekilde.

“Galiba bu taraftan” dedi mert düşünceli bir şekilde.

“O taraftan gidelim.”dedi emir.

“Ya yanlış tarafsa dahada kaybolmayalım” dedi ece. Doğru dahada kayıp olsak kötü olurdu.

“Birimiz kaybolmasın yeter. Bugün eve gitmeliyiz ama”dedi emir.

Belirlediğimiz yolsan gitmeye başladık.
İlerlerken etrafa bakıyorduk. İçimde biraz mutluluk vardı ama onun yerini korku alıyordu. Her an herşey olabilir diye. Emir en arka da biz kızlar ortada Ateş ve Mert önde ilerliyorduk.

Emir, ateş ve Mert yanlarına kalın odun almışlardı. Ve bu halleri bana çok komik geliyordu. Hepimiz kıyafetlerimizi alırken ateş çantasına yemekleri ve olmazsa olmazı bisküvi almıştı.

Katil kimdi acaba? Bizi tanıyan biriydi mektuplardan öyle çıkarmıştım. Ama onun derdi bizimle olmadığını kendisi söylemişti.

“Masumlardan alınır hep bedel.”

Demişti.

Bazen insanlar çok acımasız olabiliyor. Ya yaşadıkları şeylerden dolayı ya da insanları indirmeyi, kırmayı, üzmeyi sevdikleri için. Bu katil ise, içinde insanlık duygusu olmayan, cani, kalpsiz, pislik bir herif. Ona karşı nefret duygusundan başka bir şey hissetmiyorum sadece ben değil eminim ki diğerleri de hisset mi yordur.

Düşüncelerimden ayrılıp etrafa bakmaya başladım. Yanımdakilere yani benimle aynı şeyleri yaşayan insanlara

Hep beraberdik ilk günden beri. Aramızda görünmez bir bağ oluştu âdeta. Kim bilebilirdi ki onların senin yanında olup destek çıkıp seni bırakmayacaklarını bilip hissetmek. İyi ki varlar. Onca yaşadığımız zorluğa rağmen hep birlik olduk. Aramızdan ayrılanlar oldu am pes etmedik. Ayrılanlar maalesef iyi bir karar vermemişlerdi. Zaten Eslem başkası olsaydı eminim gitmezdi ama abisiydi.

Düşüncelerimden ayrılıp etrafa bakmaya başladım. Uzun bir yolculuk olacaktı.

“Durun! ”dedi emir birden.

Etrafa bakmaya başladı. Acaba bir şey mi gördü?

“Ne oldu emir? ”dedi mert.

“Ses duydum” dedi etrafa bakıyordu hala.

“Ne sesi duydun? ”dedi ateş.

“Bilmiyorum daha önce duymuştum ama hatırlamıyorum” dedi bu sefer bizde etrafa bakmaya başladık.

“Ne sesi emir yanlış duymuşsundur devam edelim” dedi nazlı.

“Olabilir hadi daha çok yolumuz var” dedi emir ve devam ettik tekrardan yolumuza.

1 buçuk saattir yürüyoruz ve yorulduk. Güneş tepeden vuruyordu ve hava çok sıcaktı.

Kafamı şuan haşlanmış yumurta gibi hissediyorum. O kadar pistim yani of.

“Şu an’a kadar bize engel olmaması tuhaf değil mi?”dedi ece birden.

Doğru bir şey yapmamıştı şu ana kadar. Mümkünse hiç bir şey yapmasın çünkü ben artık evime gitmek istiyorum. Babamı özledim ve annemi de ne zamandır mezarına girmiyordun. Ama buradan çıkınca ilk isim annemin mezarına gitmek olacak.

Kim bilir ailelerimiz ne haldedir acaba?

Şuan kamp alanından çok uzaklaştık. 2 saat daha yürümüştük. Toplam 3 buçuk saattir yürüyoruz ve bitmiş durumdayız. Mola vermemiz lazım.

“Emir mola mı versek?”

“Tamam ama kısa olacak. Daha çok yolumuz var”desi emir.

Hepimiz bir ağacın kenarında oturduk. Bugün eve gitmemiz lazımdı. Saat 11:34 idi yani neredeyse öğlen olmuştu. Kampa geri dönmek istesek bile dönemeyiz. Akşamda burada kalamayız eşyalarımızın hepsini kamp alnında bıraktık hepimiz. Sadece gerekli olanları aldık.

Ağaca sırtımızı yaşlanmıştık. Etrafa bakıyorduk. Ta ki arkamdan bir ses gelene kadar.

Hızla arkamı döndüm. Ama bir şey göremedim. Dikkatle bakıyordum etrafa. Emindim ses duyduğuma. Sanki fotoğraf makinesi sesiydi.

“Gece ne oldu? ”dedi emir.

“Ses duydum” dedim hala etrafa bakarken. Emir ayağa kalktı oda bakmaya başladı. Onun pesinden bende kalktım.

“Ne sesiydi  emin misin?”diye sordu emir.

“Evet, sanki fotoğraf makinesi sesiydi galiba ona benziyordu” dedim.

“Tabi ki  ya benim hatırladığım ses aynı sesi duymuşuz gece ikimizde duyduysak biri bizi çekiyor. ”dedi emir.

“Ay durun poz verim güzel çıksın” dedi ateş ve poz vermeye başladı.

“Ateş ciddi bir durumda bile nasıl böyle olabiliyorsun acaba? ”dedi mert.

“Ne yani biri bizimi çekiyor? ”dedi ece.

“Evet hala peşimizdeler. Ve bizi izliyorlar” dedi emir.

“Bence artık ilerleyelim” dedi nazlı.

“Tamam hadi gidelim”dedi emir son bir kez daha ormana bakarken.

YAZARDAN

“Hâlâ mı bir şey yok hasan? ”dedi cihan bey.

“Maalesef cihan bulamıyoruz. Okullarına gittik arkadaşlarına sorduk. Ama hiç biri nerede olduklarını bilmiyormuş en son hepsini kantinde masada otururken görmüşler. Başka bir şey bulamadık zaten. Ama siz merak etmeyin bulacağız onları” dedi hasan bey.

“Kim bilir neredeler hastalarımı? Korkuyorlar mı? Hepsi çok savunmasız daha çok küçükler” dedi kemal bey.

“Doğru. Kim bilir ne haldeler kim onlara bunu yaptıysa cezasını en kısa sürede çeksin” dedi demir bey.

“Komiserim size bir zarf geldi” dedi bir polis ve elindeki zarfı hasan beye uzatarak.

Hepsi korku ile gözlerini Hasan’ın elindeki zarfa bakmaya başladı. Acaba hangisinin çocuğu ne haldeydi ve katil onlara fotoğraf göndermişti? Hepsinin eli kalbinde bekliyorlardı. Hasan bey çok geçmeden zarfı açmaya başladı.

Sanki zaman o kadar yavaş akıyordu ki insanı çıldırtacak derecede. Hasan bey açtı ve içinden fotoğraf ve mektup çıktı. Bir yandan eşleri ise göz yaşı döküyordu. Kolay değildi asla değildi. Bir annenin yavrusunu kaybetmesi hiçbir acı bunun kadar kötü ve acıtmazdı insanı. Mektubu okumaya başladı.

24.Gün KampıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin