12.Bölüm- Telaş ve Korku

135 9 4
                                    

İyi okumalar<33

Oy ve yorum yaparsanız sevinirim<33

Takip ederseniz sevinirim<33
(medyayı gece görmesin)

(Pazartesi Kampta 10.Gün)

Bugün Pazartesi’ydi. Son 3 gün hiçbir şey olmadı. Ne mektup nede farklı bir şey. Aslında bizim için bir yandan iyiydi. Bir yandan ise kötü katili acaba ne gibi planları vardı? Bilmiyorduk ve tehlikedeydik. Ailemiz ne durumdaydı acaba bilmiyorduk. Acaba Yaman’ın ailesi öldüğünü biliyor mu? Keşke bunlar yaşanmasaydı. Ama bazen keşke'ler yetmiyor. Düşüncelerimden kurtulup yattığım yerden kalktım. Üzerimi değiştirip çadırdan çıktım. Dışarıda Ece hariç hepsi vardı. Galiba yatıyordu hala.

“Günaydın” dedim yeni uyanmış sesimle.

“Günaydın” dedi nazlı. Diğerleri de günaydın dedikten sonra yanlarına oturdum.

“Ece nerde yatıyor mu?” dedim onlar bakarak.

“Evet yatıyor uyanır birazdan” dedi emir.

Emir oturmuş yerdeki odun parçalarıyla oynuyordu. Mert oturmuş bir şekilde dal parçası ile toprağı kazıyordu. Nazlı oturmuş yere bakıyordu. Ateş ise bir dakika o nasıl bütün paketi azına kattı?

“Ateş boğulacaksın yavaş ye zaten kimse yemiyor” dedim ona bakarak. Her zamanki gibi bisküvi yiyordu.

“Bono boşo olmoz goco mo-“daha cümlesini bitirmeden öksürmeye başladı. Ben dedim değil mi?

“Şu iç su iç al” dedim panikle ah ateş biraz yavaş yeseydin ölür müydün? Bir süre sonra boğulma tehlikesini atlatıp konuşmaya başladı tekrardan.

“Sağ ol gece ama konuşmasaydım bir şey olmazdı bana sağlamım ben kolay kolay yıkılmam” dedi göğsünü gere gere biz ateşin bu hallerine gülerken Ece çadırın fermuarını açıp yanımıza geldi.

“Günaydın” dedi uykulu bir sesle.

“Günaydın” dedik hepimiz. Kısa bir süre konuşmadık ama kısa! Emir konuşmaya başladı.

“Bu gün ormana girelim kaç gündür girmiyoruz. Belki bir şeyler buluruz “dedi emir hepinizden onaylar şekilde mırıltılar yükselince karar kesinleşmiş oldu.

“Hadi gidelim” dedi Mert.

Ayağa kalkıp bir bütün halinde ilerlemeye başladık. Birimize bir zarar gelmesin diye. Öğlene geçiyordu çıkmıştık. Bu aralar hepimiz biraz geç kalkıyorduk. Ormanda ilerledikçe korkum artıyordu. Her an her şey olabilir diye. Gözlerim hep ağaç gövdelerindeydi. Ben, nazlı ve Ece ortada Mert ve Ateş önde emir arkamızdaydı. Arada Emire baktığımda etrafa bakıyor yada göz göze geliyorduk.

“Mola verelim biraz sonra geri döneriz kampa” dedi emir.

2 buçuk saatte yada daha fazla şekilde yürüyorduk. En sonunda mola verdik. Ayaklarım fena halde ağrıyor. Hepimiz oturmuş dinleniyorduk. Ama hala etrafa bakıyorduk.

“Kamp alanına dönelim artık. Geç olmadan karanlık çöker  kampa varınca.” dedi emir ve ayağa kalktı.

Bizde ayağa kalkıp tekrar yürümeye başladık. Bu mola hepimiz için iyi olmuştu böyle devam etseydik düşüp kaplamaya bilirdik. Bu sefer farklı bir yol tercih etmiştik. Hep aynı yoldan ilerlemek yerine diğer taraftan ilerledik. Belki oralarda bir şey bulmak amacı ile ama bulamadık.

Kamp alanına bir saat yolumuz kalmıştı. Ve hava hafif kararmaya başladı. Yürümeye devam ediyorduk ki. Mert konuştu.

“Durun! Orda bir kutu var” dedi eliyle uzattığı yeri. Ne kutusuydu şimdi bu? Bizden sonra kattıkları kesindi çünkü giderken görmemiştik. Ve bizim sadece bu hamlemizi bilmiyorlardı. Hangi yoldan gideceğimiz ve geleceğimizi. Bilmemesi birazda olsa beni mutlu etmişti.

“Durun burada ben gidip bakacağım sizde dikkatli olun her şeye hazır olun tamamı?” dedi emir bizde kafamızı sallayıp onu izlemeye başladık emir yavaş yavaş kutuya doğru gidiyordu.

Kutunun kapağını yavaşça açıp içine baktı. Sonra kucağına alıp geri geldi.

“Ne varmış içinde?” dedi ateş.

“Yine yiyecek ve başka şeyler vermiş. Sanki burada uzun süre kalacak mışız gibi” dedi eliyle yüzünü sıvazlarken.

Kutunun etrafına toplandık. Açtığımızda ambalajlı yiyecekler, su ve kişisel bazı eşyalar vardı sanki temelli kalacağız emir'in  dediği gibi.

“Ne kadar düşünceli bir katil değil mi?” dedi Ece alayla. Hem bir arkadaşımızı öldürüp diğerinin parmağını kesen bir insandan ne sevgi ne merhamet nede insanlık beklerim ben onun hak ettiği tek şey yüzüne tükürülmesi pislik herif.

“Kutuyu alın burada açmayalım geç olur kampta bakarsınız.” dedi emir.

Hepimiz kamp alanına doğru gittik. Yaklaşık bir saat sonra vardık. Hemen oturup kurutun içine daha dikkatli bakmaya başladık.

“Ne olur püskevit olsun yaşayamam ben on- AAA buldum ah canım püskevitim benim” dedi ateş çocuksu bir heyecanla biz onun bu halini gülerek izliyorduk.

İçinde paketli yiyecekler vardı. Kek, bisküvi, çikolata, yoğurtlu salatalar ve bizim içinde ped vardı. Katil de olsa ped koyması güzel bir şeydi. Sanki ramazan kolisi vermişti içinde bir kuru malzemeler eksikti. Kutuya baktığımızda her şeyden ikişer üçer vardı. Hepsini çıkardığımız da altta bir zarf vardı.

“Burada yine zarf var” dedi ece.

“Neredeydi? ”dedi nazlı.

“Kutunun en altında” dedim. Ona bakarak.

“Okuyorum sessiz olun” dedi Ece bizde durup onu dinledik.

24.Gün KampıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin