Saat 07:02'yi gösteriyordu. Kaan yatağından kalkıp üzerini değiştirmişti. Aşağıya salona doğru indi fakat evde kimse yoktu. ''Duru ?'' diye seslenerek odaları dolaşmaya başladı. Tam o sırada birinin eve girdiğini duydu. Kapıya geldiğinde ise Duru'nun elinde bir sürü çanta vardı. Hemen koşup elinden aldı. ''Neredeydin ?'' dedi meraklı ve tedirgin bir ifadeyle Kaan. ''Birkaç şey almaya gittim. Mavi pakettekiler senin eşyaların, beyazlarda ise yiyecekler,sarı pakette kitabım var. Alacaktık bugün, erkenden gidersem fazla kişi olmaz diye düşündüm. Sende uyuyordun Uyandırmak istemedim. Gittim geldim hemen'' dedi neşeli fakat nefes nefeseydi. ''Sağol Duru keşke beni bekleseydin ama yorulmuşsun baya''. '' İyiyim Sorun yok Kaan, hadi kahvaltı yapalım'' diyerek neşeli bir şekilde mutfağa geçtiler. Kaan çayları koyuyor, Duru da ekmekleri kesiyordu. Kaan komik birşeyler anlatıyor, Duru kahkahalara boğuluyordu. Duru dikkatsiz anına isabeten parmağını kesti. ''Ah'' diye elini çekince Kaan hemen Duru'nun parmağını tuttu. Duru'nun parmağı kanamaya başlamıştı. Kaan yine boğazında yağ içmişçesine bir his gelmişti. Gözleri hemen tepki verip kırmızı olmuştu. Duru elini çekmeye çalıştı fakat Kaan parmağını sıkıca tutuyordu. Duru'yu banyoya kadar getirdi. Kanayan elini suyun altında tutup ilaç sürmüştü. Duru birşey diyemeden öylece izliyordu. Yara bandı alıp Duru'nun parmağını sardı. Kaan'ın boynu mosmor olmuştu. ''Kaan..boynun..''
''Eh..biliyorum. Kendimi tutarsam böyle oluyor. Üzgünüm''
''Ben özür dilerim daha dikkatli olmalıydım''
''Sorun etme Duru. Daha iyisin şimdi. Kan.. Kana karşı durabilmem önemli''
''Hiç içtin mi ? Kan ?''
''Eh..hayır içmedim. Asla da içmem. Ben canavar değilim Duru.'' diyerek gülümsedi Kaan. ''Kahvaltıya devam edelim. Ben hazırlarım sen otur ve parmağına dikkat et. Derin kesmişsin'' diyerek mutfağa ilerlediler. Duru oturup öylece Kaan'ı izliyordu. Duru öyle dalmıştı ki Kaan gülmeye başlamıştı. Duru fark edip utanmıştı. ve artık o da gülüyordu. Güle eğlene kahvaltılarını yaptılar. Kahvaltı bittikten sonra Araştırmalara devam ettiler.
***
Gece saat 01:19'u gösteriyordu. Duru doktorun raporlarını inceliyor. Kaan ise diğer kitapları araştırıyordu. Duru gözlerini şaşkınlıkla açmıştı. Boş bir sayfa alıp deneyleri yazmaya başladı. ''VC-17 virüsü ve Porfiria hastalığının belirtileri sende var. İkisininde hemde. Sanırım doktor gen yoluyla olabilir mi diye araştırıyordu. Biyolojik anne ve babana bu virüslerden birer tane enjekte etmiş. Diğer denekler ölmüş veya ağır Porfiria hastalıgında olup 1 haftadan fazla yaşamamışlar. Sadece D22 yani sen iki virüsle doğdun. Saçların beyaz ve gözlerin olağan dışı bir mavi. Bir nedenden renk pigmentleri yok. Tenin neden soğuk onu da bulmamız gerekir belki de Hipotermia'dır. Doktorun amacı vampirlerin gerçekten yaşayabilir olduğunu kanıtlamaktı. ve zamanı geldiğinde seni açıklayacaktı. Sen vampir özelliklerini göstermeyince normal bir çocuk gibi olacağını düşünüp araştırmalarını sonlandırdı. Yani seni sadece taşıyıcı olarak gördü. Olmayacağını düşünüp ondan laboratuvarından ayrıldı. Ama deney başarılı olup sen.. bir vampir oldun. Hemde kana tepki verebiliyorsun.'' Kaan şaşkınlıkla Duru'ya bakıyordu. ''Eğer böyleyse diğer şeyleri de bulmamız gerekiyor o zaman. Ten soğukluğu ve renk pigmentleri..'' ''Aynen öyle Kaan'' diyerek gülümsedi Duru. ''Harikasın Duru'' diyerek sarılmıştı Kaan. Duru'da sarılıp gülüştüler. Birlikte gülerek mutluluktan zıplıyorlardı. Bir anda durup yüz yüze geldiler. Gözleri birbirlerine bakıyor, nefesleri yüzlerinde dans ediyordu. Kaan gözlerini kapatıp Duru'yu öptü. Duru'da gözlerini kapatıp karşılık verdi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
D22
VampireD22, Bilim adamının deneyi sonucu olan bir varlıktı. Doktor amacına ulaştıktan sonra, D22 ile laboratuvarından ayrılma kararı aldı. Sakin bir hayat sürdürürken D22 artık büyüyordu. Doktoru babası olarak biliyordu. Yıllar sonra... olaylar iyice karı...